Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

28 Mayıs '07

 
Kategori
Gündelik Yaşam
 

Her tarakta bezimiz olmalı mı?

Her tarakta bezimiz olmalı mı?
 

Türkçe'mizde çok güzel deyimler vardır. ''Her tarakta bezi olmak'' da bunlardan biri ve benim çok hoşuma giden bir deyimdir. ''Her işle ilgili olmak'' anlamına geliyor. İnsanların kendi meslekleri dışında birçok konularla ilgilenmeleri, hobilere değer vermeleri çok güzel şey... Ama hakkını vermeli her yapılanın.

Mesela bir arkadaşımız hukuk veya tıp tahsil etmiş, bunun yanında da ciddi bir şekilde edebiyatla ilgileniyorsa ben onun alnından öperim. Öperim ama yazım kurallarına dikkat ediyorsa, Türkçe'yi düzgün kullanıyorsa, yazdıklarında bir ''giriş, gelişme, sonuç'' bölümleri varsa. Yoksa,

''- Haydaaa... Ya Allah ya bismillah... Ver bakayım şu klavyeyi. Bak neler yazacağım şimdi! Tıkkkkada tıkk da tık... zıppppada zıppp da zıp...'' diye de yazılır.

''- Olmamış be üstadım! Sen ne yapmışsın öyle? 'hep de' yazacakken 'hepte', 'mosmor' yazacakken 'mos mor' yazmışsın. Şimdi 'Türkçe'nin içine şetmişsin' diyeceğim, kızacaksın. 'Olmuş olmuş, hoşgörülü olalım' diyeceğim, olmayacak.''

LeylaK hanımın güzel yazısına esprili bir yorum yapıyorum, bu değerli blok yazarının aklında ''yazıları eleştiren biri'' olarak kalmışım, belki de ''mızmız, ukâla, kendini bir mok zanneden mok'' diye düşünüyor benim için ama kibar bir bayan olduğu için ifade etmiyor. Burada LeylaK hanımı eleştirmiyorum, yanlış anlaşılmasın. Kendi düştüğüm durumumu izah ediyorum.

Celal ÇELİK arkadaşımın o güzel yazılarını zevkle okuyordum. Gerçekten herkes tarafından beğenilen, yetenekli bir kalem. Eğitimi, kültürü dünya görüşü de dört dörtlük bence. Methettim hep yazdıklarını. Bir yerde ufak bir eleştiri yapmıştım yine methetmeyi unutmadan. Ama benim, yazılarına yaptığım olumlu yorumları da ''konuyla ne alakası var?'' şeklinde eleştirdi ve beni bir şekilde refüze etti, kırdı.

Kimseye bir şey söylenmiyor. Millet olarak her şeyi en iyi bildiğimizi zannediyoruz. Bizden daha tecrübelilere, hayatı yaşamış, eğitimli, kültürlü olduğunu düşündüğümüz kimselere hoşgörülü, saygılı davransak da, bir yerlerde kafamızda takılı kalıyor.
''Ya... bu adam beni niye eleştirdi? Kim oluyor ki? Beklesin ben onun rövanşını alacağım. Ama şimdi anlayışlı davranmış gibi yapayım, blogdaki iyi imajıma leke sürülmesin...''

Böyle düşüncelere sahibiz çoğumuz. Bazılarımız da gizliden düşmanlık yapıyorlar. Olsun, mücadele devam.

Sevgili arkadaşlar, güzel insanlar! Benim yaşım 62... Yani bu sitede birtakım arayışlar içinde değilim. Birileri beni beğensin de piyasaya sürsün... Veya bir kadının dikkatini çekeyim de beni sevsin... Veya ona buna sataşayım da reytingim artsın... Yazdıklarım okunsun vs... Böyle düşünüyorsam top olayım. Futbol topu yani... Vallahi yok böyle düşüncelerim.

Ben kendi kendime zaten bir yol tutturmuş gidiyorum. O yoldan dönmem zor. Yaş ilerlemiş. Son 3-4 yıldır da epey bir sıkıntı çektim. Alıştım her şeye. Akrabalarıma bile ''eyvallah etmediğim için'' çekildiler kenara. Bir SSK avukatı sevimli yeğenim var beni çok seven. Diğerleri sevmez diyemeyeceğim ama sevselerdi ne yaptığımı merak ederler beni böyle 3-4 milyonluk şehirde yapayalnız bırakmazlardı.

Ama unutmamamız gereken bir şey var, ''Herkes hak ettiği yaşantıyı yaşar''. Demek ki ben de bunu hak ettim.

En mutsuz anlarımda, odamda yapayalnız o sıkıcı TV programları eşliğinde bilgisayarımda bir şeyler çalışırken bile birdenbire DEMET ŞENER ve İBRAHİM KUTLUAY'ın güzelliklerine ve mutluluklarına sevinç göz yaşları akıtırım. Skandalsız hayat sürmelerinin, mutlu ve güzel bir Türk ailesi oluşturmalarının mutluluğunu onlar kadar olmasa da yeterince hisseder, sesli ağlarım.

Anlatmak istediğim şu; burada yazan, yazılanları okuyan birbirinden değerli arkadaşları eleştirmek, onları üzmek için yazı yazmam. Ama ne olur hepimiz biraz daha dikkatli olalım. Türkçe'mizi güzel kullanalım. ''Adam sende''ci olmayalım. İmlâ klavuzu edinmek çok mu zor? İnternetten de bakılabilir. Her şey elimizin altında. Biz kendi lisanımıza değer vermezsek kim verecek? Paldır küldür yazmayalım lütfen!

Editör arkadaşlarımız sizlerin hatalarını eleştirmezler. Bu çok güzel düşünülmüş ve her geçen gün daha da güzelleştirilen MİLLİYET BLOG SİTESİ devlete, millete hizmet için kurulmamış. Ticaret yapan bir Holdingin yan işletmesi. Onlar sizleri eleştirip de üyelerinin sayısını azaltamazlar. Talimat almışlardır ve görevlerini de lâyıkıyla yapıyorlar. Bana birkaç haksızlıkları olmasına rağmen seviyorum onları... Neyse, lütfen beni, bilgiçlik taslayan biri olarak görmeyin. Hepinizi ve bu MİLLİYET BLOG SİTESİ'ni çok seviyorum. Hatta internetten indirdiği şarkıcı biyografisini BLOG olarak yazan, tavus kuşu bilgilerini kopyalayıp da bloglaştıran genç arkadaşımızı da seviyorum.

''Ailenizin mizah yazarıyım'' diye ortalarda dolaşan ama mizahla ilgili yazı yazamayan arkadaşı da, gönüllü editör olduklarını tahmin ettiğim, Milliyet ve Hürriyet Gazetesi haberlerini blog diye bizlere sunanları da... Hatta benim yazılarımın anons edilmemesi için gayret gösterenleri de...

Ama yetmiyor arkadaşlar, yetmiyor... Sadece sevmekle yetse ben sesimi kısarım. Herkes bildiği gibi takılıyor zaten. Türkiye'mizin bilinçli insanlara ihtiyacı var. ''Adam sen de burası Türkiye, işine gelirse'' zihniyetinde olanlar zaten yeteri kadar doldurmuşlar boşlukları. Bizler onlara benzemeyelim. Eleştiriye tahammül edelim, eleştirilmek istemiyorsak yazılarımızı daha dikkatli yazalım, noktalama işaretlerini yerinde kullanalım. Türkçe'mize hak ettiği değeri verelim.

Bir de lütfen ama lütfen yazı sayımız artsın diye abuk sabuk her şeyi yazıp da ciddiyetle yazan kimselerin yazılarını gerilere itmeyelim. Günde 5-10 tane hiçbir değeri olmayan yazı yazanlar var. Baver ERGUN arkadaşımız da bu pazar oldukça fazla yazmış ama hepsi birbirinden güzel yazılar. Okuyanı sıkmıyor, aksine bilgilendiriyor, mutlu ediyor. Ben tavuskuşunun özelliklerini internette google'dan bulduğum bir siteden de okuyabilirim. Hepimizin tanıdığı bir şarkıcının biyografisini de bulup okuyabilirim. Ama BLOG = İNTERNET GÜNLÜĞÜ anlamına geldiğini unutmayalım. Bizlerden bir şeyler katmalıyız ki GÜNLÜK olsun.

Yazımın sonunu şöyle getirebilirim, bazı arkadaşlarımız ''Her tarakta bezim olsun'' telaşı içindeler. Sadece yazıyorlar. Madem ki yazıyorsunuz hakkını verin, özen gösterin, Türkçe'yi düzgün kullanın, ve diğer arkadaşların yazdıklarını gölgeleyecek çoklukta yazacaksanız, bu yazdıklarınız gölgelediğinize değsin''

Bu sitede sadece bir misafir üye olduğumun bilincindeyim. Blog editörlerinin düşüncelerine, çalışma prensiplerine saygılıyım. Ama demokratik hakkımı kullanarak düşüncelerimi yazdım. Değerlendirip değerlendirmemek siz saygıdeğer blog yazarları arkadaşlarıma kalmış. Tabii yazım onaylanır da yayına girerse.

Hepinize saygı ve sevgiler sunuyorum. Mustafa MUMCU 28 Mayıs 2007 saat: 14:05
 
Toplam blog
: 324
: 2811
Kayıt tarihi
: 10.04.07
 
 

06. 06. 1945 İzmir doğumluyum ve İzmirli olmaktan da gurur duyuyorum. 1968 yılında birkaç yıllığın..