Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

07 Haziran '17

 
Kategori
Güncel
 

Her türlü ekrana bağımlılık algımızı kilitledi.

Her türlü ekrana bağımlılık algımızı kilitledi.
 

Yazıma başlamadan önce Teknoloji düşmanı olmadığımı, Türkiye’de Network sistemine geçen ilk firmalardan birinde; geçiş sürecine katkı sağlamak amacıyla Basic, Fortran yazılım dilleri ve DOS işletim sistemini Boğaziçi Üniversitesi Sertifika programlarına iki yıl boyunca katılarak öğrenenlerden biriyim.

İlkokulda Meydan Larousse ansiklopedi, Redhouse sözlük, Türk Dil Kurumu Türkçe Sözlük kullanarak ödev yapardı oğlum. Öğretmenlerinin talebiyle yaşına göre, Dünya Klâsikleri'nin ,Türk Hikâye ve Romancılarının kitaplarını okur özet çıkartırdı. 4. Sınıftan itibaren Deneyler ve İcatlar Kitabından seçtiği projeleri hazırlar götürürdü. Kaynaklar hep kitaplardı… Haftada bir saat de Bilgisayar dersleri vardı…

1990 doğumlu olanlar iyi bilirler. Dershaneye yazıldıklarında okuma testinden geçerlerdi. Bir saniyede kaç kelime doğru okuyorlar. Okudukları cümleden kaç kelime akıllarında kalıyor. Amaç; yanlış okuyan çocukların doğru okumasını sağlamaktı. Zira ‘gelmemişti’  kelimesini  ‘gelmişti’  diye okuması , gireceği sınavlarda olumlu cümleye olumsuz, olumsuz cümleye olumlu cevap vermesine sebep olacaktı.

Ortaokul 2.sınıfda bir gün eve geldi ve ödevini internetten araştırıp yapması gerektiğini söyledi. Ayrıca evimizde bilgisayar ve oyunları olmadığı için arkadaşlarının gelmek istemediğini anlattı. Sene 2003…

14 yaşına kadar direnebildik. Bizim Teknolojiden anladığımız, bilgisayarda oyun oynamak olmadığından almamayı tercih etmiştik. Ancak toplum öyle bir sürece girmişti ki çocuklar anne baba ve arkadaşlarıyla geçireceği zamanı, bilgisayar başında oyun oynayarak geçirmeye başladı. Asosyalliğin ilk temelleri böyle atıldı. Çocuklarından şikâyet eden velilere hep kızmışımdır. Çağ değil onları bu hale getiren, onların sorumluluğundan kaçmak için önlerine koyduğunuz ekranlar. Arkadaşında var benim çocuğum da neden olmasın mantığı.

Lisede okumaya başladığında, bilgiye çabuk ulaşma (!) gerektiğinden ansiklopediler, kaynak kitaplar, sözlükler Anadolu’da ki okullara gönderildi… ÇYDD ile gittiğim Anadolu’da birçok gençle üniversiteye giden yolda yoldaş olduk. Bilgisayarsız bu gençler İTÜ, ODTÜ kazandı…

Gelelim günümüze. PC’ler tarih olmak üzere. Tabletler anlamını yitirdi. Fotoğraf makinesi olarak kullanıldığını gördüm en son üniversite mezuniyetinde… Laptoplar ileri teknoloji ile küçülürken, teknoloji üretmek yerine teknolojiyi satın almayı tercih eden tembelleştirilmiş insan sayısı büyüdü... Küresel anlamda büyüyen ekonomiler, satın aldıkça küçülen ülkeler...

Cep telefonları… Her şey aklıma gelirdi de Teknoloji’nin bağımlılık yapacağı gelmezdi. Öyle bir haldeyiz ki birbirimizi görmüyor, duymuyoruz. İki insan birlikte zaman geçirirken bile WhatsApp, Instagram, Facebook, Twitter hep 3.kişi olarak aralarında. Hep kalabalıklar yani… Bu kadar mı yalnız büyüdüler, bu kadar mı yalnızlık çekiyorlar, bu kadar mı konuşacak konuları paylaşacak sevgileri yok diye sormadan geçemiyorum bazen…

Gruplar ve grup mesajları gece uyurken hattâ sevişirken bile yatak odalarında… Paylaşılanlar ne ? Videolar, anlamlı sözler v.s Gecenin bir yarısı gönderen kişinin ruh haliyle ilintili mesajlar. Şöyle de olabiliyor “Kanka uykum kaçtı. Napyon?”  Ya da grupta iki kişi sohbet ediyor diğer 10kişi’nin telefonu bipliyor. Mesaj sesini kapatmak değil çözüm.  Kullanım adabına uymak …

Hedef alıyor ya da suçlamıyorum hiç kimseyi. Sadece Türkiye’nin son 15 yılda geldiği noktaya baktığım da bu sonu hak etmiyoruz diye düşünüyorum. Bizi ekran bağımlılığı ile gerçek Bilimden, İlimden, Sanat’ tan, sevgiden, dostluktan soyutladılar… Dünyada ki insanların komik videolarını izlemek midir Entegre olmak?  Birileriyle sürekli mesajlaşmak mıdır iyi vakit geçirmenin tanımı? Ailece yemek yerken bile elde cep telefonu ile meşgul olmak mıdır  ‘çok geniş arkadaş çevrem var’ ın ispatı? Bazı meslekler istisna, lokantada eşinizle dostlarınızla yemek yerken çalan telefonlarda iş konuşmak sizi çok meşgul ve vazgeçilmez adam/kadın mı kılıyor? Yoksa kabul görmeye giden yolun birileri tarafından ‘ beğenilmek’ olduğunu mu düşünüyorsunuz?

Halk otobüsü, şehirlerarası otobüs ,  kamyon  , minibüs , hususi araç sürücüleri ; herkesin elinde cep  telefonu… Sokakta yürüyen muhtelif yaş grubunda insanlar, kulaklarında kulaklık ya da ellerinde cep telefonu… Ezilse , ambulans, itfaiye geçse duymayacak.

Her meslek grubundan profesyonel çalışanlar; memurlar, işçiler, stajyerler v.s   Herkesin elinde cep telefonu… Ya konuşuyor, ya oyun oynuyor , ya da başkaları neler yapmış neler paylaşmış onları takip ediyor.  Sonra konuşma arasında “ 16 şehit verdik bu gün.” Diyorsunuz  “Ne zaman? Nerede olmuş?” yanıtı alıyorsunuz… Ev kadınlarının epey bir çoğunluğu, evlilik programları sonrası girdikleri Facebook’ta  “atatürkçüler’in Ramazan’ı kutlu olsun.” Temennisinde bulunurken, Atatürk isminin büyük harfle yazılması gerektiğini bilmiyor bile…

Biz ülke olarak teknoloji çöplüğü haline geldik/getirildik… Akıllı tahtaları olan kurslara, okullara gittik ama Dünya sıralamalarında sonuncu olduk. Öğrencilere tablet dağıtıldı ama okuduğunu anlayamayan öğrenciler yetiştirme de derece yaptık. Çocuklarımızın oyuncakla oyun oynaması gereken yaşta bilgisayarda ya da cep telefonunda oyun oynamasını ‘üstün zekâ’ olarak algıladık. Gurur duyduk.  Onları aile içinde ötekileştirdik ellerine verdiğimiz teknoloji harikaları ile… Empati kuramayan, duyguları ve algıları kilitlenmiş bireyler haline geldik. İleri teknolojiye sahip ülkelerin kalkınmaya giden yolda ki başarı serüvenleriyle ilgilenmek yerine iPhone kaç çıkmış, Türkiye’ye ne zaman gelecek sorularına yanıt aradık… Paramız yetmiyorsa  da kredi kartı ile borçlandık ama mutlaka aldık.

Ekonomik özgürlüğü olmayan hiçbir toplum özgür değildir. Teknolojiyi doğru kullanmayan hiç kimsenin bilge kişi olmayacağı gibi… Pahalı aygıtlar kişiliğin tanımlanmasında ölçü değildir. Beyin ve o beynin içindekilerdir sizi siz yapan. Dünyaya Entegre olmak için internet bir araçtır. Nasıl kullandığınızsa vizyonunuza bağlıdır.

Arkadaş listenizde ekli 700 kişi sizin sosyal olduğunuzu göstermez. O makinenin başından kalktığınızda sizi arayıp soran, zor ya da mutlu gününüzü sizinle paylaşan insanlardır sosyal çevreniz. Hobileriniz ve etkinliklerinizle sosyal olursunuz.

Sevgi pıtırcıkları sayfalarınızda değil ruhunuzda yeşersin…

Kalkınmak ve güçlü olmak zorunda olan Türkiye’nin yani Vatanımızın çalışkan, üreten bireylere çok ihtiyacı varken; beyin gücümüzü kullanmamıza engel olacak her şeyi dozunda tüketelim…

Tebessümle kalın.

 
Toplam blog
: 347
: 1365
Kayıt tarihi
: 31.10.07
 
 

İstanbul 25 Temmuz : /… İşletme tahsil ettim. Özel ilgi alanım olduğu için 2 yıl Psikoloji okudum..