Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

21 Ocak '13

 
Kategori
Gündelik Yaşam
 

Her yaptığınız işe bir Kılıf aramayın

Her yaptığınız işe bir Kılıf aramayın
 

Niyetimizin ne olduğuna bakmaksızın çeşitli ameller işleriz. Kimi yaptıklarımızla sevinirken, kimi yaptıklarımızla üzülürüz, hayatımız adeta zindan olur. Yaşantımız cehennem azabına döner. Her ne/nasıl yaparsak yapalım illaki bir kılıfına uydurmaya çalışırız. Har halükarda karşımızdaki suçlar kendimizi haklı çıkarma gayreti içerisine gireriz.

Biraz daha derinlemesine düşünecek olursak, hata yaptığımızın farkına vararak, kendimizi düzeltebiliriz. İşin en kolayını seçerek amellerinize kılıf uydurmayalım boşuna. Bir insanın yaptıklarına ve söylediklerine kılıf uydurması, bahaneler bulması, bu dünyada yapabileceği en kolay ve yanlış olan şeydir. Bir şeye kılıf uydurmak, olsa olsa devekuşunun başına kumlara sokmasına benzer. Çünkü devekuşu sözde kendini tehlikelerden korumak için kafasına kuma sokar, tehlikelerden korunduğunu düşünür; ama bilmez ki vücudunun diğer yanlarına açıkta kalmıştır. Şimdi düşünecek olursak; devekuşunun yaptığı ne kadar gerçekçidir.

İnsanları tanımak için hangi âlemde, nerede, nasıl yaşadığına, ne yaptığına, ne söylediğine bakmak yeterli olsa gerek.

Etrafınıza şöyle dikkatlice bir bakıverin. Tabi biraz da düşünün ve düşündüğünüze odaklanın. Kim neyle ilgileniyor, kim neler söylüyor, kim kimle geziyor, kim nasıl davranışlar sergiliyor. Hani boşuna dememişler; “ bana arkadaşını söyle, senin nasıl olduğunu söyleyeyim.” Evinizde dirlik düzensizlik, çocuklarınızda sevgisizlik, saygısızlık, işyerlerinizde hakka riayet yoksa şefkat ve merhamet eksikse; nasıl olur da yaptıklarınıza ve söylediklerinize bahaneler arayarak, bir kılıf uydurursunuz? Belki kişi ne yaptığını ve ne durumda olduğunu bilmez, hal ve hareketlerinden ayan beyan belli olur. Yediklerinizde, içtiklerinizde, giydiklerinizde, kazancınızda, cebinizdeki parada, haram denilen necaset varsa; başınıza belâ ve musibet bulutları dolanıyor demektir. Eğer helâl ile hemhâl iseniz; rahat ve huzurlusunuzdur, Hâkim-i Mutlak’ın selametinden emin ve dünyada yaşamış olmanın hazzını, huzurunu ve tadını çıkardığınızdan emin olabilirsiniz.

Yapılan her şeyi gören, her şeyin üzerinde hâkimiyet kuran, mutlak, sonsuz bir vardır.

Her şeyi kontrol eden, ceza ve mükâfat veren yüce yaratanın azametini gösteren ve kılıf ve bahaneler üretmenin boş ve faydasız olduğunu perçinleyecek bir kıssadan hisseyi arz edelim.

Bu güce teslim olmadığınız sürece başınız sıkıntılardan kurtulamaz. Aradığınız, bulduğunuz kılıflar ve bahaneler, bilesiniz ki sizi asla kurtaramaz.

Şu menkıbe bu olayı ne kadar da güzel anlatır:

“Harun Reşid, Abbasi halifelerinden biridir. Halifeliği döneminde Behlül Dânâ Kaddesallahu Sırruhulaziz Hazretlerine esnafı kontrol etme görevini teklif eder.
 Behlül şu karşılığı verir: Ben dünya sultanlığına değil, gönül sultanlığına talibim… Beni bana bırak ve bu görevi isteyenlere ver. Harun Reşid ısrar eder. Sonunda görevi Behlül Dânâ kabul eder.

Şehrin en işlek caddesinde bir ekmek fırınına giren Behlül Dânâ fırıncıya sorar.

Ticaretinden ve ev hayatından memnun musun?

Fırıncı cevap verir: Ekmek satışları iyi ama evimde hanım ve çocuklarıma söz geçiremiyorum.

Daha sonra kontrol görevi başlar.

Ekmekler tartılır. Görülür ki, ekmekler 5, 10, 15, hatta 20 gram eksik gelir.

Behlül Dânâ fırıncıya şöyle der: Evindeki huzursuzluğun sebebi bu eksik gramla sattığın ekmekler sebebiyledir.

Ekmekçi fırınları kontrole devam edilir. Sıra mahalle arasındaki bir fırına gelmiştir. Bu fırıncının ekmekleri de fazla gelir. Aynı sorular bu fırıncıya da sorulur.

Alınan cevap şöyledir: Ekmek satışları çok az. Bu duruma şükrolsun. Evimde huzurluyum. Hanım da çocuklar da ibadet ve taatlerinde tembellik yapmazlar. Hâlimizden şikâyetçi değilim, der.

Bu cevabı alan Behlül Dânâ, halifenin huzuruna çıkar. Der ki: Benim bu esnafı kontrol etmeme gerek yok. Onları çok iyi kontrol eden var.

Ve sözlerini şöyle tamamlar: Allah (c.c.) herkesin yaptığına göre ceza ve mükâfatını veriyor. Hazineden boşuna maaş vermeyin, diyerek görevi Harun Reşid’e iade eder.

Şimdi bir özeleştiri yaparak ne durumda olduğunuzu ve hayatı nasıl yaşadığınızı, nerede ve neyle uğraştığınızı bir düşünün bakalım! Her yaptığınız işe bir kılıf, bir bahane aramayın.

Kerim BAYDAK

 kbaydak61-artan@hotmail.com 

 
Toplam blog
: 1022
: 214
Kayıt tarihi
: 06.11.12
 
 

Kerim BAYDAK 01.01.1961  ADIYAMAN  doğumlu.. 2003 yılında Anadolu Üniversitesi  İşletme Fakultesi..