Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

10 Nisan '10

 
Kategori
Siyaset
 

Herkes ayağını denk alsın!

Herkes ayağını denk alsın!
 

Özgürlükçü ve demokrat yazarlardan örnek bir profil...


Ülkemizde aylardır yaşanan karmaşada bir durulma sağlanması beklenirken; ne yazık ki, yaratılan suni gündemlerle, bu karmaşık ortam daha da anlaşılmaz bir hale getirilmek istenilmektedir…

Hükümetin daha dün ortaya attığı ve aylarca boşa kürek sallandığı anlaşılan “Kürt Açılımı”nda yaşanan “fiyasko” zihinlerde taze iken ve bu alanda yaşanan olumsuzluklar henüz unutulmamışken; bu kez de iktidarının son yılında; aniden ve tek taraflı bir çalışmayla “Anayasa Taslağı” nı gündeme getirmiş olması; ortamın bir kez daha gerilmesine neden olmuştur!

"Anayasa Taslağı"nın 7 yıldır gündeme getirilmemişken; şimdi ısrarla ve inatla ortaya atılması oldukça anlamlıdır; bu hususta yapılan bazı yorumlarda, iktidarın "Deniz Feneri" olayından çekinmesi ve şu anda ağır aksak sürdürülmekte olan soruşturmaların neticesinde, "buharlaşan" bağışlarla AKP arasında bir irtibatın ortaya çıkması halinde partinin zor durumda kalabileceği endişesinin yattığı dile getirilmektedir!

Öyle görülüyor ki, hükümet ekonomi alanındaki beceriksizliğinin ve iktidarında yaşanan yolsuzluklarının perdelenmesi için gündemi sürekli istediği yöne çekme taktiğini seçime kadar sürdürmekten yanadır…

Ancak, bu taktiği daha evvel, üstelik “mağdur” rolünü de öne çıkararak kullanan iktidarın, bu kez ayni yöntemle başarılı olması pek kolay görülmüyor!
Oysaki, iktidardan bu dönemde beklenen; ülkede giderek artan kamplaşmanın neticesinde ortaya çıkan gerilimin azaltılması yönünde çalışmalar yapmasıydı. Ancak, iktidar anlaşılmaz bir tavırla, ortada yanan ateşi söndürmek yerine, adeta körüklemeyi tercih etmiştir!

Hükümet bunları yaparken, medyadaki yandaşları ne yapmakta acaba?
İktidarın adeta “kalemşor”luğunu yapan yazar ve çizerler, hergün yaptıkları “nokta” atışlarıyla; Cumhuriyet’in temel değerlerini ve kurumlarını karalamakla, yıpratmakla meşgul olup, bu uğurda her türlü yolu da meşru görmektedirler!

Bunların arasında, hem çalıştığı gazete ve hem de adıyla sık sık gündeme gelen bir “kalemşor”un son sözlerini gündeme taşımakta yarar görüyorum; öyle ki bu zat-ı muhteremin sözlerini dikkate almalı ve “titreyerek” kendimize gelmeliyiz; yoksa sonumuz “Silivri Cezaevi” olabilir!..

Böyle demokratik ülkede, böyle demokrat ve özgürlükçü bir hükümetin yönetiminde olduğumuza şükredelim ve sakın ola ki; yakınmaya ya da tepki göstermeye kalkmayalım!.. Amman ha!..(Telefon görüşmelerinize de azami dikkat gösteriniz; su uyur ama düşman uyumaz!..”

Vakit Gazetesi yazarı Abdurrahman Dilipak, yüksek yargı dahil gözdağı vermediği kimse kalmamış köşesinde. İşte o yazının bir bölümü:

“Bugün gelinen nokta Ergenekon davasında yeni bir başlangıç olacak. Eğer daha fazla direnecek olurlarsa daha trajik gerçeklerle karşı karşıya kalacaklar… Ne Baykal, ne Bahçeli, ne Kanadoğlu, ne Başbuğ, ne YARSAV, ne de HSYK bundan sonra bugüne kadarki tavrını sürdüremez. Denemek isterlerse, bu işin bedelini ödemek zorunda kalırlar. Erzincan paşasının da ayaklarının suya ermiş olması gerekir. Demirel ya da Cindoruk’un da adımlarını denk atması gerek. Ya da Ergenekon’un değirmenine su taşıyan media, mafia, sermaye, siyaset, STK, bürokrasi mensuplarının da… Bu arada Tekel işçilerinin de Ergenekon’un koruyucu kalkanı ve tramplen tahtası, Truva atı görünümünden çıkmaları gerek.”

Yazının sonuna doğru iyice kendinden geçmiş halde bakın ne diyor Dilipak?

“Daha tutuklanması için sırasını bekleyen yüzler değil, binlerce isim var. İnce ve uzun bir yoldayız. Sabır, kararlılık ve cesaret gerek. Gelinen noktaya bir gün mutlaka gelinecekti ve gelindi. Benden söylemesi. Bundan sonrası için herkesin daha dikkatli olması gerek.”

AKP ve yandaşlarının seçimi kazanmak için kullanacağı slogan belli olmuştur: “Tüm dertlerin kaynağı iktidardaki yüksek yargıdır.”

Artık, görülen o dur ki; TSK’nın da işinin bittiğine hükmeden iktidar ve yandaşları, bütün güçleriyle “Yüksek Yargı” ya karşı saldırıya geçmişlerdir. Yargı kendini savunmaya kalkınca da; Sayın Başbakanımız, Kasımpaşalı tavırlarıyla;” Cüppeni çıkarda gel!” diye meydan okuyarak, “Yüksek Yargı” ya siyasi rakibiymiş gibi kafa tutmakta bir sakınca görmemektedir!

Esasen halkımız, eğer bu tasarı referanduma kadar gelir de, bu oyunu bozmazsa; işte o zaman dananın kuyruğu kopacak ve önce dönek solcular, sahte demokratlar ve iktidar yalakaları “yandım anam!” diye feryat edecekler; çünkü despot iktidarların ilk yaptığı icraat, bu gruba dahil olanları saf dışı etmektir; çünkü tarih boyunca görülmüştür ki; bu grupta olanların genlerinde tedavi edilemez bir “virüs” bulunmakta ve her zaman-halklarına yaptıkları gibi- efendilerine de ihanet etmektedirler!..

Kaynak : http://www.odatv.com/n.php?n=dilipak-gelecek-gunlerde-neler-olacagini-acikladi-0804101200

 
Toplam blog
: 52
: 1892
Kayıt tarihi
: 05.03.09
 
 

Okumayı seviyorum ve okumanın, insanın içindeki havuza taze suların katılmasını sağladığına inanı..