Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

22 Mayıs '11

 
Kategori
Siyaset
 

Herkes için adalet, herkes için özgürlük!

Herkes için adalet, herkes için özgürlük!
 

Türkiye’de antidemokratik uygulamalar zaman zaman farklı kesimler üzerinde etkisini yoğunlaştırmış ve birbirinden farklı ötekiliklerin oluşmasına neden olmuştur. Bu sebeple Türkiye’de birbirinden farklı toplulukların diasporasından söz etmek mümkündür; bu çerçevede bir Kürt diasporası, bir Alevi diasporası, bir Sosyalist diasporası ve bir İslamcı diasporasından söz edilebilir. Örneğin İslamcı-Muhafazakâr kesimin simge şairlerinden olan Necip Fazıl’ın “Öz yurdunda garipsin/Öz vatanında parya” dizeleri İslamcı diasporayı net bir biçimde dile getiren ifadeler olarak okunabilir.



Türkiye’de farklı zamanlarda devletin baskıcı yüzüyle karşılaşan toplulukların kendi muhalifliklerinin dışında diğer ötekililikleri de kapsayacak/kuşatacak “herkes için ADALET, herkes için ÖZGÜRLÜK” biçiminde özetlenebilecek bir dil kuramamaları/kullanamamaları bu topluluklara uzaktan bakınca muhalif yakından bakınca egemenlerin gizil müttefiki rolünü vermiştir. Çok trajik olmakla birlikte Türkiye’de muhalif topluluklar başka bir topluluğun haklarının/özgürlüğünün kısıtlanmasını kendilerinin baskı ve sınırlamalardan muaf tutulacaklarının bir güvencesi olarak görmüşler bu sebeple Türkiye’de oynanan oyunun kazananı bugüne kadar hiç değişmemiştir. Dolayısıyla denilebilir ki Türkiye’de özgürlük talebi hiçbir zaman ahlaki ve insani bir sorumluluk olarak hissedilmemiş sadece egemen/hâkim güçten kendisi için istenilen bir imtiyaz talebi düzeyinde kalmıştır. Hâl böyle olunca özgürlük sürekli tüketilen bir sözcük olmakla birlikte başkasının uğradığı haksızlık ve başka yüreklerde hissedilen acı bir tür kayıtsızlık ahlakı olarak adlandırabileceğimiz garip bir tutum içerisinde yok sayılmıştır. En net ifadeyle bu tutum, dayak yiyen bizden birisi olunca şiddet ve zulüm diyerek ayağa fırlamak; dayak yiyen öteki ise durumu bir spor müsabakası olarak seyretmek biçiminde tezahür eden ahlaki bakımdan sakat, ironik ve trajik bir tutumdur.Bu eleştirimizden maalesef bugüne kadar Türkiye’deki hiçbir toplumsal hareket kendisini muaf kılacak çapta bir görüntü vermemiştir.

Türkiye’de toplumsal hareketlerin farklı zamanlar içerisindeki deneyimleri ağır bedellerin ödenmesi ile neticelense de yukarıda eleştiri konusu ettiğimiz tutum alışların olumlu anlamda değişmesi biçiminde gözlemlenebilir sonuçlar da ortaya çıkartmıştır. Her ne kadar bugün için genele teşmil edemeyeceğimiz bir noktada olsalar da dün ile kıyasladığımızda emareler biçiminde de olsa kendisini gözle görünür kılan bir değişimin olduğunu söyleyebiliriz. Şairin “yüreğimiz küçük yine de sığar Allah” dizesindeki vurgusunda dile gelen hakikat, yüreğimize eşitlik, özgürlük, adalet, hakkaniyet gibi değerlerin rehberliğinde ne kadar çok yüreği sığdırabileceğimizin de şifresini veriyor.

Meksikalı direniş lideri 'Komutan Marcos', Amerikan istihbarat servisinin hakkında çıkardığı 'Marcos bir eşcinseldir' dedikodusuna şahane bir yanıt vermişti...

Şöyle bir şeydi 'Komutan Marcos'un yanıtı:

'Marcos, San Francisco'da bir eşcinseldir, Güney Afrika'da bir zenci... İspanya'da bir anarşisttir, Fransa'da bir Cezayirli... Mexico City'nin teneke mahallesinde bir çetecidir... Savunma bakanlığında uzlaşmacı, soğuk savaş sonrası çağda bir komünisttir... Grev yapmaya yeltenmeyen sendikada grevcidir... Gecenin ilerleyen saatlerinde metroda yalnız başına bir kadındır... Topraksız bir köylü, işsiz bir işçidir... Serbest piyasacılar arasında bir muhaliftir... Kitabı ve okuyucusu olmayan bir yazardır... Ve tabii Güneydoğu Meksika dağlarında bir Zapataist'tir...'

Türkiye’de insanların birbirlerinin varlıklarını kendileri için bir teminat ve güvence olarak gördükleri gün pek çok sıkıntının sona ereceğini söylemek bizi belki fazlaca iyimser kılar; ama doğru ve insani bir talebi dile getirmemenin ve bir hakikati susmanın vebalinden de kurtarır. Hiç kimseye kendi yurdunda gariplik hissini yaşatmayacak bir dayanışma, herkesin birbiri için yaşamayı göze alabileceği bir etik duyarlılık; özgürlüğün ve adaletin herkesin nasibi olduğu günlerin şafağı olacaktır. 

 
Toplam blog
: 13
: 596
Kayıt tarihi
: 15.02.11
 
 

Edebiyat Bölümü mezunuyum. Uluslararası ilişkiler ve Yönetim Bilimleri alanında lisans üstü eğitim a..