Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

09 Ocak '19

 
Kategori
Tiyatro
 

Herkese "Süper İyi Günler"

İnsanlar neden bana bakıyor? Neden her yaptığımı garipsiyorlar? Neden herkes farklı olduğumu söylüyor? Neden onlar gibi davranmadığım için beni yargılıyorlar? Neden herkes farklı olduğumu söylüyor? Neden onlar gibi olmadığım için dışlanıyorum? Neden zekama değil de yapamadıklarıma, sosyal fobilerime bakarak benim kim olduğum hakkında karar veriyorlar? Herkes beni sevmek zorunda değil, tıpkı benim de herkesi sevmek zorunda olmadığım gibi. Bilim, matematik ve uzayla ilgili bilgilerimle değerlendirmek yerine neden sadece tuvaletimi altıma kaçırmam ya da dokunulmaktan hoşlanmamam ile ilgileniyorlar?

Tiyatrokare sezonun ortasında çok çarpıcı ve etkileyici bir oyunu sahneye taşıdı. Mark Haddon’un sevilen romanından uyarlanan ve Amerika’da ödüller alan “Süper İyi Günler” İstanbul seyircisi ile buluştu. Yönetmenliğini ve yapımcılığını Nedim Saban’ın üstlendiği oyunda Emir Özden, Ayça Erturan, Korel Cezayirli, Didem İnselel, İbrahim Can Sayan, Onur Kırat, Şebnem Şeviktürk, Cem Arslan, Uğurcan Arıkan, Sevcan Başaydın, Beste Koçak ve usta sanatçı Celile Toyon rol alıyor.

16 yaşındaki otizmli Christopher Boone’un sıradışı hayat hikayesine odaklanan oyun, anne ve babasının ayrılığı sonrası durumunun da getirdiği zorluklarla daha da karışıyor. Dünyanın bütün başkentlerini ve 7507’ye kadar bütün asal sayıları ezbere bilen otizmli Christopher Boone, sosyal hayatın zorluklarıyla uğraşmakta pek becerikli değildi.

Tiyatrokare, tiyatro sanatının asli görevi olan sosyal sorumluluk vurgusunu “Süper İyi Günler” oyunuyla yerine getiriyor. Üstelik oyunun gelirleri için TOHUM Otizm Vakfı ile de çalışan Tiyatrokare, Beko, Ford, Michelin, gibi sponsorların ve Kültür Bakanlığı’nın desteğini alıyor.

Oyunda bildiğimiz anlamda bir dekor yok. “Süper İyi Günler” tamamı 80 cm. olan LED ekranlardan oluşan dekorun içinde, yepyeni bir teknolojik tasarımla seyirciyi yüz yüze bırakıyor. Sıradışı oyunun sıradışı dekor bir televizyon ya da sinema algısı yaratıyor. Müziklerini de özel olarak besteleyen ve rock ezgilerini tercih eden Son Feci Bisiklet ve Arda Kemirgent oyunun ruhunu başarıyla seyirciye aktarıyor.

Emir Özden genç yaşına rağmen Christopher Boone rolüne çok iyi hazırlanmış. Sahnede tam bir otizmli gibi konuşmadaki vurgusuyla, beden diliyle, müthiş bir performans sergiliyor. Üç saat boyunca sahneden hiç inmeden, rolüne konsantre olarak performansıyla üst seviyeye çıkıyor. Baba rolünde prova döneminde oyuna dahil olan Korel Cezayirli de tam bir uyumla rolünün hakkını veriyor. Anne rolünde Ayça Erturan oyunculuğun televizyonda değil, tiyatroda ispatlanabileceğini başarısıyla vurguluyor. Didem İnselel anlatıcı ve öğretmen rolüyle çizgisini bozmadan, sakin ama tam bir takım oyuncusu gibi davranarak, ekibin içinde göze batıyor. Celile Toyon ise yılların eskitemediği bir oyunculuk ve profesyonellikle, sakin, doğal ama bir o kadar da ustalıkla sahnede iz bırakıyor.

Zaman zaman başrol oyuncusunun etrafında, yeri geldiğinde masa, sandalye, kapı yeri geldiğinde komşu, polis olabilen hareket ekibi tam bir uyum içinde hareket ederek oyuna hareket katıyor. Hem duyguları hem de bedeni çok iyi anlatan performansları ve müziklerle yarattıkları koreografiyle müthiş.

Otizmli Christopher Boone’un hikayesi izleyen herkese kendi hayatından mesajlar veriyor. Onun yaşadığı sorunları sadece otizmli olarak değil, herkesin yaşayabildiği, ama verdiği tepkilerle farklı olanın yarattığı acıma ve şaşkınlık duygusu izleyenlerin bu çarpıcı hikayeye farklı bakmasını sağlıyor. Toplumun çoğunluğu gibi olmayan insanların yaşadığı sıkıntıları kendini Christopher’in yerine koyarak yaşayan izleyici bakış açısını değiştirebilecek olaylara şahit oluyor.

Her şeyden önce Nedim Saban’ın bu inanılmaz proje için harcadığı emek ve zaman takdire şayan. Oyun için yurtdışına çıkarak yazarla biraraya gelen, oyun için gerekli verileri toplayan Nedim Saban alkışı fazlasıyla hak ediyor. Son yıllarda Türk Tiyatrosu’nun yaşadığı sıkıntılara rağmen tiyatrosunu ayakta tutan, masraflı prodüksiyonlarla seyirci buluşturarak sanatından taviz vermeyen Nedim Saban, takdiri fazlasıyla hak ediyor. Bugün aynı anda birbirinden kalabalık ve masraflı dört oyunla sezonu devam ettiren Tiyatrokare bu başarısını seyircinin yoğun ilgisiyle taçlandırıyor.

Süper İyi Günler” herkesin mutlaka izlemesi gereken bir oyun. Belki de bir daha bu kadar büyük bir prodüksiyon izleme şansı olmayacak. Tiyatroya yenilikçi bir nefes getiren muhteşem LED dekoruyla, birbirinden başarılı rock altyapılı müzikleriyle ve oyuncularının birbirinden başarılı performanslarıyla sezonun bütün ödüllerini toplayacak gibi görünüyor.

İyi Seyirler,

 
Toplam blog
: 50
: 411
Kayıt tarihi
: 01.05.12
 
 

Konservatuar mezunu tiyatro oyuncusu, seslendirme sanatçısı ve eğitmen. ..