Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

12 Ocak '16

 
Kategori
Dilbilim
 

Herkesin dili ayrı

Herkesin dili ayrı
 

cokbilgi.com


Ülkelere bakın Fransızlar Fransızca konuşuyor; Almanlar Almanca; Amerikalılar İngilizce; Türkler Türkçe… Hemen hemen her ülkenin bir dili var.
 
Ama bazen bir ülkede konuşulan birden çok dili görebilirsiniz. Amerika’da İngilizce konuşulur, dedik ama Amerika’da aslında kaç ulusun adamları varsa o kadar dil konuşulur. Bir de bunlara tarihi olarak burada yaşamış olan Kızılderililerin öz dillerini katın… Amerika aslında çok dilli bir ülkedir. Her aile kendi içinde kendi ata dilini konuşsa bile, ulusal olarak okullarında , iş yerlerinde o ulusun dili olan İngilizce konuşulur, kullanılır.
 
Bir çok ülkede de ayni karmaşa söz konusudur. İngiltere de konuşulan dil sadece İngilizce midir? Yok canım , o ülkede bile Galce, İskoçça ve İrlanda Dili bir çok okulda öğretilen ve yerli halkın dili olarak kabul gören dillerdir. Bunun dışında bir de bu ülkede yaşayan yabancıların dilleri vardır ki, bunların içinde Lehçe (Polonya dili) yabancı diller arasında birinci gelmekte, Türkçe ise bu diller arasında 12. sırada yer almaktadır.
 
Bundan başka her ülkenin farklı lehçeleri de kendilerine özgüdür. Amerikan İngilizcesi ve İngiliz İngilizcesi oldukça farklıdır. Hatta buna ilişkin bir de yaşanmış  bir fıkra vardır. Bir Amerikan bilgesi, yazarı olan Mark Twain uzun ısrarlar sonucunda İngiltere’ye gelir. Uçaktan indikten sonra kendisini bir çok  İngiliz yazar, okuyucu, takdirkar  karşılar… Mark Twain bir süre kendisine konuşanları dinler ve yanındaki Amerikalı arkadaşına dönerek : “Ben bunları anlamıyorum, bana bir tercüman bulun…. !” der. Bu böyle anlatılan bir anekdottur. Amerikan ve İngiliz İngilizce’sinin farklılığını anlatmak için kullanılar.
 
Demek ki ulusların dilleri bir birinden ayrı olduğu gibi , bir ulusun içinde bulunan değişik toplulukların lehçeleri, ağızları da  birbirinden oldukça farklı olabilir.
 
Niçin insanlar farklı farklı diller konuşurlar. Bir çok dilbilimci ve düşün adamı tarafından dilin kaynağı veya oluşumu için değişik  faraziyeler anlatılır. Bunlardan en çok bilineni de Kutsal kitaplardan çıkarılmış, yaratılış hikayesidir. Buna göre, dillerin farklılaşması , eski Mezopotamya’da , Sümer kentinde (Babil)de  olur..
 
“Tanah ve Eski Ahit hemen hemen aynı olduğu için her iki dinde (Yahudilik ve Hırıstiyanlık) Babil konusu aynıdır. Babil kulesinden Tevrat'ın Yaratılış (Tekvin) kısmında sözedilir. Nuh'un oğulları Büyük Tufan'dan sonra Sinar (Sümer)'da yerleşmiş, burada bir kent ve göklere yükselen bir kule yapmak istemişlerdir. Efsaneye göre Tanrı  Marduk kendisine ulaşmaya çalışan insanların kendini beğenmişliğine kızar ve o zamana kadar aynı dili konuşmakta olan insanların dillerini karıştırarak birbirlerini anlamalarını engeller. Kulenin yıkılışı Tevrat'ta anlatılmaz ancak Jubilees veya Leptogenesis olarak bilinen Yahudi belgelerinde anlatılır. Dini bir bakış açısıyla bu öykü sıklıkla insanın kusurluluğunu, Tanrının kusursuzluğu ile kıyaslamak ve dünyadaki yüzlerce dilin kökenini açıklamak amacıyla kullanılır.” (Vikipedi)
 
Haydi diyelim bir ülke aynı dili konuşuyor, yazıyor… Ama yine de aynı dili konuşan kişiler arasında bile bir biçem (uslup) farklılığı görülür. Örneğin Türkçe’yi ele alalım, kimisi koyu Arapça, Farsça terkiplerle dolu Osmanlıca kırması bir dili benimsediği halde… Kimisi de Anadolu’da konuşulan tertemiz bir Türkçe’yle yazıp okumayı benimser. Dil, yazarları birbirinden ayıran en önemli ayrımcıktır. Bir Yaşar Kemal’in dili , Orhan Pamuk’un dilinden ne çok farklıdır. Bir çok ünlü Türk yazarının biçemlerini karşılaştırırsanız; gözlerseniz, böyle bir üslup farklılaşmasını  daha yakından görebilirsiniz.
 
Ayrıca yöresel ağızlar bile zaman zaman birbirlerini anlamakta zorluk çekebilirler. Bir İsparta’lı, bir Laz kardeşimizi anlamakta zorluk çekebilir. Doğulu bir vatandaş , Batı’da anlaşılmakta zorluk çekebilir. Ama yine de tümü de Türkçe konuşmaktadırlar. Maksat aynıdır.
 
Bu arada belki dilin kendi içindeki ayrımlarına dikkat çekmek için bazı kavramları daha çok netleştirmek gerekir:
 
Sözgelimi, lehçe, şive, ağız arasındaki farklar nelerdir?
 
Lehçe, Bir dilin tarihsel, bölgesel, siyasal nedenlerden dolayı ses, yapı ve söz dizimi özellikleriyle ayrılan kolu, diyalekt. (TDK). Coğrafi ve kültürel etmenler bu ayrılmada rol oynar. Lehçelerde, ses, şekil ve sözcük  ayrılıkları çok büyüktür. Bir lehçe diğer lehçeyi anlamayabilir. Hatta bazen bir dilin çok ayrım gösteren lehçesinin  ayrı bir dil  olduğu söylenebilir.  Örneğin Yakutça, ve Yakutça, Türkçenin lehçeleridir
 
Şive, bir dilin izlenebilen tarihi dönemlerinde ayrılmış koludur. Ayrılıklar, lehçede olduğu kadar derin değildir. İstanbul'da “gelirim”, derken, Türkistan şivesinde “kelür men” denir. Ayrılık yazı dilinde daha derindir.  Sınıflamalar da yazı dillerine göre olur. Ama insanlar, yine de insanlar komşu şiveleri anlamakta çok da güçlük çekmezler. Azerice, Türkmence vb.. Türk Dilinin şiveleri sayılabilir.(türkedebiyatı.org)
 
Ağız ise , aynı dil içinde ses, şekil, söz dizimi ve anlamca ayrımlar gösterebilen, belli yerleşim bölgelerine yada topluluklara özgü olan konuşma dilidir. Örnek :  Tokat ağzı,  Karadeniz ağzı, Konya ağzı gibi...
 
İsterlerse  insanlar birbirlerini çok iyi anlarlar; anlamak istemezlerse anlamazlar… Yapacak çok bir şey yok. Ama her dilin büyük yazarları o dile gurur ve onur verir.. Bir Cengiz Aytamof dünyanın her yerinde okunur, bilinir… Bir Orhan Kemal’in bütün Türk dünyasında okuyucuları vardır.
 
Edebiyat, sanat erleri bir dili kuyumcu gibi işlerler , dili yeniden oluştururlar.
 
Hatta İngilizce’de İngiliz Dilinin Shakespeare öncesi İngiliz Dili ; Shakespeare sonrası İngiliz Dili gibi iki  boyutta incelenmesi bile önerilmiştir. Almanca’ya da Goethe’nin katkısı büyük olmuştur. Bunu bütün Almanlar bilir.
 
Büyük yazarlar dili zenginleştirirler. Bu hemen anlaşılmaz ama onların katkısı da yadsınamaz.
 
Önemli olan birbirimizi anlıyor muyuz, anlamıyor muyuz? Anlıyorsak ne kadar anlayabiliyoruz.?
 
Ana dilimiz ağzımızın ana sütü gibidir. Onu doğunca ağzımızda buluruz ve bütün bir ömür boyunca hep yanımızda, hep ağzımızda, kalemimizde sürer gider.
 
Dilsiz insan olur mu? …  Neden?
 
 
Toplam blog
: 2579
: 848
Kayıt tarihi
: 24.10.10
 
 

Mesleğim eğitimcilik… Şimdi artık emekli bir vatandaşım… biraz şairlik, biraz hayalcilik, biraz s..