Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

05 Haziran '09

 
Kategori
Dostluk
 

Herkesin dostu kimsenin dostu değildir.

Herkesin dostu kimsenin dostu değildir.
 

Alles freunds, niemands freunds” der Almanlar.

Herkesin dostu olan kimsenin gerçek dostu olmaz demektir Türkçesi bu Alman atasözünün.

Yıllar önce bu sözü haklı çıkaran bir olay yaşamıştım.

Saftirikliğimin tavan yaptığı dönemlerde Sıhhiye’de bir dostumla karşılaşmıştım.

Bürokraside oldukça önemli bir mevki elde etmişti bu dostum.

Karşılaştığımızda bana bir sarıldı; Vay benim aslan kardeşim , nerelerdesin, seni ne kadar da özlemişim gibi öyle güzel sözler söyledi ki, Ne hakikatli insanlar varmış dünyada dedim içimden.

Sen de adam mısın be dedim kendi kendime…

Nerdeyse unutmağa yüz tutmuş olduğum bir dostun bu denli içten davranışı karşısında büyük bir tahaccübün tam orta yerinde ruhum derin bir sessizliğe bürünüp kalıvermişti.

Üstelik metropol adı verilen evladın babasını takmadığı bu bahtı kapalı kentte ete kemiğe bürünmüş bir ademoğlu ısrarla beni yemeğe davet ediyordu.

Kırmadım, kabul ettim…

Nesli tükenmeye yüz tutmuş olan şöyle bir civanmertle aynı masada bulunma şerefine nail olalım istedim.

Tunalı Hilmi’de kendisinin sürekli gittiği bir lokantaya gittik.

Bu sırada ben arkadaşımın ettiği iltifatlar karşısında bir yandan böyle büyük bir insanla mülaki-i şerefyab olmanın verdiği hazzı yaşarken diğer yandan da gençliğimizin aynı semtte geçtiği bu beyefendinin insanlığına ve kibarlığına yetişememenin kıskançlığını ve ezikliğini yaşıyordum.

Bu düşünceler içinde Godoyu bekler gibi garsonu beklerken , şef garson masamıza yaklaştığında arkadaşım öyle bir hareket çekti ki, ağzım bir karış açık kaldı ve ona karşı duyduğum tüm bu eziklikten beni azade etti .

Garson hoş geldiniz efendim der demez bizimkinin masadan öyle bir kalkışı vardı ki gerçekten görülmeğe değerdi..

Önce şöyle yarım bir el enseyle genç garsonu kendisine çektiği gibi iki yanağından şapır, şupur öptü.

Ve arkasından “Hoşbulduk, Ortadoğu ve Balkanların en büyük şef garsonu” diye başlayan buram buram riya kokan bir sürü iltifatı sıraladı.

Kocaman bir OHHH çektim…

Çok şükür dedim içimden…

Eğer bu adam bu hareketi yapmasaydı ona karşı aynı hisleri beslemediğim için vicdan azabından kurtulamayacaktım.

İyi ki şu garson geldi de beni bu tazibden kurtardı dedim.

Anladım ki, arkadaşımın içindeki politik çıkmazlar, ona bürokrat gülümsemesini öyle bir öğretmiş ki, ben değil hangi tanıdığı insanla karşılaşsa sosyal sermayenin bir payandası olarak bana gösterdiği ilgiyi ona da aynıyla gösterecekti.

Netice öyle de oldu.

Tunalı Hilmi’deki o yemeği öyle çıkarttı ki benden …

İnce ince…

Çaktırmadan …

Vay benim aslan arkadaşım vay...

Demek ki boşuna dememiş Almanlar …

Herkesin dostu kimsenin dostu olmuyormuş gerçekten.

 
Toplam blog
: 79
: 717
Kayıt tarihi
: 30.12.07
 
 

1963 K. maraş doğumluyum. Bir kamu üniversitesinde öğretim üyesi olarak çalışıyorum. Muayyen zama..