Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

04 Mart '07

 
Kategori
Spor Eğitimi
 

Herşeyi neden kem gözle seyrediyoruz?

Ülkemizde spor derken, ilk akla gelen futboldur. Her gün her saat futbolla yatıyor, futbolla kalkıyoruz. Tüm TV kanallarında ki spor programlarının, tartışmalarının tek bir konusu var, futbol. 50-60 sene önce “ hangi spor ” sorulduğunda ilk akla gelen “ Güreş ” ti… Her şampiyonada altın madalyalar alır, ulusal marşımızı, dünyadaki güreş severlere ezberlettirirdik. İlk aklıma gelen, dünya ve olimpiyat şampiyonlarımızdan: Yaşar Doğu’ lar, Ali Yüce ‘ ler, Gazanfer Bilge’ ler, Mersinli Ahmet’ ler, Celal Atik’ ler, Nasuh Akar’ lar, Kenan Oktav’ lar, Mahmut Atalay’ lar, Mustafa Dağıstanlı’ lar, Ahmet Ayık’ lar, Kazım Ayvaz’ lar İsmet Atlı’ lar ve Hamit Kaplan’ lar, dünya güreşçilerinin duayenleri olmuşlardı. Ulusumuz onlarla onurlandı, onlarla gurur duydu. Duymaya da devam ediyoruz.

Şu anda 70 milyonun üzerinde nüfusumuz var. Bugün için, onurlanacağımız, şeref duyacağımız, gururlanacağımız, Ulusal marşımızı, dünya uluslarına dinletmekten bıktıracak hangi spor dalı var? Hiç birisi. Dünyada yapılan sporların çoğu zaten ülkemizde yok. Olanlarla da sadece kendimizi eğlendiriyor ve avunuyoruz.

Son bir, iki aydır gündemimize oturan “ Buz dansı ” olayını kaygı ile izliyorum. Zevk ve estetik bakımından ruhu okşayan, göze hoş görüntüler veren, tüm dünyada, küçük yaşlarda başlatılan , çok değer verilen ve tutulan, iddaalı bir spor. Bu spor bizde yok. Saha yok ama, yapmak isteyen çok. Bu çoklar içinden, ailece yurt dışına gidip bu sporu yapanlardan özür dilemeliyiz. Yıllar öncelerinden, boş arazilere, fabrika, havaalanları vs. yapmak için temeller atılarak toprağa gömülen, milyarlarca dolar harcayan devlet, buz sahasını yapmayı düşünmemişse, ben bunu bir ihmal olarak kabul ediyorum, yanlışlık olarak kabul ediyorum.

2-3 aydır, meşhurlardan oluşan, kadınlı, erkekli bir grup insana, dışardan dünya ve olimpiyat şampiyonu olmuş öğreticileri getirterek, elemeli gösteri programlamışlar. Program seyirciler tarafından tutuldu. Zevkli, eğlenceli ve hoş vakit geçirildi. Son iki hafta ise üzüntüyle, hayal kırıcı, kuşku ve fiyaskoyla izliyoruz.

Dedikodular ayyuka çıkıyor.. . Bu güzel gösterileri yapan insanlara kem gözle bakmaya başladık. Yok efendim, her harekette vücudu elliyorlarmış, vücut teması oluyormuş, taciz ediliyorlarmış, yok aşık olmuş, yok bu dans değil sevişmekmiş, bakışlar iyi niyetli değilmiş gibi, hiç yakışmayan, ipe sapa gelmez söylemler.

Bu fedakar insanlar, geçmiş yaşlarına rağmen, küçük çocukların başlarken yaptıkları hareketleri, orta yaşlarda yapmaya kalkmak büyük bir özveri ve cesaret ister. Bunları yaparken de elbette, eller vücuda temas edecektir, elbette, vücut teması olacaktır, elbette bakışlar değişecektir. Nasıl bakarsa baksın, bunu engelleyebilir miyız ; düşüncelerine gem vurabilirmiyiz ? Sinemalardan, tiyatrolarda, balelerde oynayanlarda vücut teması olmuyor mu? Bunlar spor yapıyorlar, bunlar en zor ve estetik görünüşlü bir sanatı icra ediyorlar, göze en iyi hareketi yansıtmaya çalışıyorlar. Tabii dir ki, kem gözle seyredenler, bazı hareketleri değişik şekilde yorumlayacaklardır. Hiç önemli değil. “ Kötü söz sahibinindir ” Bu tür söylentiler, bizim spora bakış açımızı belirliyor. Ne yazık ki, beynimizin bu tür konulara odaklanmasına engel olamıyoruz.

Bir hikaye vardır. Herkes bilir bunu. Yeridir , özetle hatırlayalım.

Birçok milletten, suçlu insanları toplayıp bir kuyuya bırakırlar. Bunların içinde 2-3 tane de Türk var. Bir zaman sonra, kuyudan çıkabilenler serbest kalacak kararı çıkıyor. Mahkümlar seviniyor. Seyircilerin huzurunda, önce Fransız mahküm, arkadan İngiliz, sonra Japon, Hintli, Belçikalı, Yunanlı çıkıyor. Sıra Türk!e geliyor. Türk mahküm tam kuyudan çıkacak, tekrar aşağı iniyor. Bir iki bu devam edince seyredenlerden biri. Bu ne yapıyor, kim bu? Deyince, yanındaki, Bu Türk. Onu aşağıdaki diğer Türk Arkadaşı ayaklarından çekiyor. Diyor. İşte, maalesef, her başarımızda ortaya çıkan mekanizma bu…. Spor eğitimi olmazsa böyle skandallar devam eder. Saygılarımla

 
Toplam blog
: 27
: 6561
Kayıt tarihi
: 15.02.07
 
 

20.10.1934 Rize doğumluyum. İlkokulu Artvin ve Rize'de, ortaokulu Erzincan ve Ulukışla'da, öğretmen ..