Hey, yabancı!

Yabancısın sen.

Eminim artık buna.
Yabancısın; öyle yabancısın ki kamyonla güzel söz söylesem anlayamazsın. Öyle yabancısın ki küfür etsem suratıma anlamamışçasına bakarsın.

Çözüm dediğimizde ise, ilk aklıma gelen senin dilini öğrenmek olmuştu benim. Aynı dilde konuşursak herşeyin düzeleceğini sandım, oysa yanılmışım.
Senin dilini öğrensem de şivem bozuk kaldı.
Şivemi düzeltsem de işe yaramadı.

Ve aradım ben, durmadan aradım.
Benim en sık kullandığım ve sana gerek susarak gerek haykırarak anlatmaya çalıştığım o tek kelimeyi senin lügatında aradım.

Malesef ben aşkın senin dilindeki karşılığını bulamadım...

Son olarak da, bıraktım.
Bıraktım ki aşk benim dilimde kalsın, senin dilinde bir karşılığı olmasın. Bir dili konuşmaktan çok daha zordur "Aşk"ı konuşmak.
Sense tüm bunlara ve bana gerçekten yabancısın...