Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

08 Eylül '11

 
Kategori
Blog
 

Hey Gidi Blog Hey

Hey Gidi Blog Hey
 

Bu fakir azıcık kaybolmaya görsün ortalık toza dumana karışıveriyor. Toz duman ki ne toz duman, aman Allah’ım! Bir geliyorum göz gözü görmüyor... Görüş uzaklığı birkaç metrede tıkanıp kalmış, kervan ilerlemiyor kuzum. Ne ki zamanla bu da geçer ya hu deyip gönlümüzü teskin etmek mümkün de azıcık içimiz ferahlıyor.

Epeyce bir süre internet aleminden uzaktım. Son rahatsızlandığımız günden sonra bir tek Karahindiba için klavye başına geçtik, sonrasında kısmet bugüneymiş. Güncel bir konu varken başka bir konuya girmenin de alemi yok deyuben klavyeye sarıldık..

Evet, güncel tartışmalardan mütevellit yukarıdaki girizgahı okudunuz. Herkesin malumu Milliyet Blog yeni ara yüzüyle karşımıza çıkmaya hazırlanmakta. Yeni yüzünü aleme göstermeden evvel yüz görümlüğü babında görüş bildirebilmemiz maksadıyla da beta sürümü yayına verilmiş.

Kimimiz pek beğenmiş, kimimiz burun kıvırmış. Kimisi şekle takılmış, kimisi içerikteki köhnemişliğe vurgu yapmış. Şimdi tek tek filanca haklıdır, falanca haksızdır diye hak dağıtmaya girişecek değiliz elbet. Zira her değerlendirmenin kendine göre haklılık payı var. Hatta hepsinden bir sentez oluşturabilmek mümkün olsa ortaya şahane bir şey de çıkabilir.

Görsellik açısından bir yenilenme elbette gereklidir. Zaten bu konuda daha önce defalarca blog yazılmıştı. Görsellik iyileştirilirken içerik ve uygulamalar konusunda da yenilik bekleyenlerimiz çoğunlukta sanırım. İlgililer bu önerileri dikkate alır ya da almaz bilemeyiz, lakin alırlarsa MB daha da güzel ve etkili bir hale gelir bizce.

Maksat üzüm yemek ise bağcı ile alıp veremediği olamayanları bir kenara alalım, akl-ı selim ile iyice düşünelim ki yanlış bir şeye imza atmayalım değil mi ama. Görüşler ve fikirler belki eleştirilebilir ancak beğenilerin yani zevklerin tartışılması abesle iştigal değil mi efendim? Naçizane fikirlerimizi serdedelim ama usturuplu bir şekilde edelim, ne olur ki?

Bu grizgahtan sonra fakir ben de naçizane birkaç önerimi belirteyim ki, “sade suya tirit bir blogu neden yazdın a be kuzum” serzenişlerine hedef olmayayım :)

1. Sayfa başındaki otomatik sekmeli blog tanıtım bölümü ve hemen yanındaki sıralamalı sistem gereğinden fazla yer kaplamış gibi duruyor. Bana biraz eğreti geldi.

2. En çok yorumlanan bloglar kısmında sadece bir blogun aktif görünmesi pek olmamış gibi. Başlık çoğul ama içerik tekil. Başlığını “en çok yorumlanan blog” yaparsak uyumsuzluk gidecek sanki. Ya da birkaç blog (ilk birkaç sıra) verilebilr.

3. Blogların başlık ve içeriklerinin bir kısmının verildiği bölüm ise en beğendiğim yenilik oldu. Burada hem daha çok blog sıralanmış, hem de ferah ferah izlemek mümkün.

4. Galeriler bölümünün “editör’den öneriler” bölümünden önce verilmesi hiç şık olmamış. Burası eğer fotoğraf yahut gezi sitesi olsa belki bu makul görülebilirdi. Ancak maksat blog yani yazı önermek ise Galeriler daha aşağıya hatta en aşağıya alınmalı.

5. Galeriye önem veren bir zihniyetin BLOG kategorisini bu kadar ötelemesi makul tabi. MB’un lokomotif bölümlerinden biri olan blog kategorisinin tü-kaka edilmesine anlam veremedik. Naçizane bu konuda sayın Ümit Culduz’un sitemine iştirak ediyorum. Fakir yine sayın Culduz’un içerik ve kaliteye ilişkin önerilerini de oldukça makul ve yerinde buluyorum. (Zaman zaman sertleşen üslubunu tasvip etmek mümkün değil elbet :)))

6. Sayfalarımızın dinamizmini de beğendim doğrusu. Orada kendi bloglarımızın varlığı yanı sıra önerdiğimiz blogların ve yorumlarımızın da verilmesi hoş olmuş. Burada sayfanın tanıtım yazısının kocaman puntolarla verilmesi ve “Yazdığım kategoriler” kısmının irice olması dışında eleştirecek bir şey bulamadık.

Kısıtlı zaman dilimi içerisinde fakir bu kadar inceleme fırsatı bulabildim. Acizane gördüklerimi de yazıya dökeyim de hem bir “yeniden merhaba” yazısı yazmış olayım hem de çorbaya bir tutam tuz ekeyim istedim.

Bu hususta yapılabilecek bir diğer uygulama yeni ara yüz uygulamaya konulduktan sonra da rötuşların yapılabilir olmasıdır. Yani kullandıkça ortaya çıkan eksiklik ve aksaklıklar da giderilebilir. Bu hususta katı olmamak gerek sanırım.

İşte böyle dostlar. Uzun bir aradan sonra yeniden yazabilmenin mutluluğunu yaşayan kardeşiniz pek etliye sütlüye karışmasa da tartışmalardan da geri kalmamış oldu. Şiş yanmasın, kebap da yanmasın.

Bizim yandığımız yeter değil mi ama :)

Sevgi ve muhabbetle..

Murat HACIOĞLU

İstanbul / 8 Eylül 2011

Twitter.com/murathacioglu

murathacioglu.com

 
Toplam blog
: 656
: 1708
Kayıt tarihi
: 08.12.08
 
 

Allah kimisine “Yürü ya kulum” demiş. Ben onu “Yürü, yaz kulum” anladım. Yürü anca gidersin manas..