Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

23 Şubat '09

 
Kategori
Gündelik Yaşam
 

Hey gidi eski günler

Hey gidi eski günler
 

Çocuklarımız hiç böyle oynadılar mı?


Küçük suda gördüm seni,
Gözlerinden bildim seni.
İnkâr etmem sevdim seni
Ne kadar cefa edersen
Gönül ayrılmıyor senden.

Bu nağmeler beni alıp götürdü yıllar öncesine. Akşam üzerleri radyoda başlayan fasıl saatleri. Kaçımız anımsıyor acaba o günleri?
Bu şarkı ile gözümün önünden geçmeye başladı o günler.

Sokaklara taşan güzel nameler bizlere hiç yabancı gelmezdi. Büyüklerimiz ile ayni müziği dinliyorduk. Eşlik bile ediyorduk hem de büyük bir zevk ve coşku ile.

Komşumuz Nebahat teyzemiz vardı. Her daim bakımlı ve düzgün giyinirdi. En çok onun evinden taşardı bu güzel nameler. Hayrandık onun bu güzelliğine. Evlerimiz karşı karşıyaydı. Onun çocukları ile biz hep birlikte oynardık. İki kızı bir oğlu vardı. Çocuklarını da temiz ve düzgün giydirirdi.

Annemle beraber olur bizlere elbiseler dikerlerdi. Şimdi ki gidip mağazalardan seçme şansımız olmadığından modamızı onlar belirlerdi.

Nebahat teyze bahçesine envayi çeşit çiçekler diker onlara gözü gibi bakardı. O kadar yaramaz olmamıza rağmen bir gün olsun onun bahçesini talan etmek aklımızdan bile geçmemiştir. Her Çarşamba sinema günümüzdü. Bütün mahalle beraber giderdik. Türkan Şoray Filiz Akın, Emel Sayın, Cüneyt Arkın, Kartal Tibet, Ediz Hun vb. filmlerini izlemeye.

Ya oynadığımız oyunlar. Yakan top en favori oyunlarımızdandı. Bıkmadan saatlerce oynardık. Dokuz taş ondan sonra gelirdi. Saklambaç ise gece yarılarına kadar sürerdi. İp atlamada ise yarışın en büyüğünü yapardık. Kim daha süratli ve uzun atlayacağına

Kolera salgını olduğu yılları anımsayanınız var mı? Tüm mahalle erkenden sıraya girip aşı olmaya gitmiştik. Hava o kadar çok sıcaktı bu gün bile aklımda orda bekleyişimiz. Biz çocuklar beklemekten sıkılıştık annelerimiz bizi nasıl zapt edeceğini şaşırmışlardı. Aşı sonrası feryatlarımız anlatmaya gerek var mı? Kuyulardan su çekip içmeye, ağzımızı ev çeşmesine veya mahalle çeşmesine dayayıp içmeye alışmış bizlere, kaynatılmış su içirmek için az uğraşmazdı annelerimiz. Ama kimin umurunda hastalık biz yine bildik yerlerden susuzluğumuzu giderirdik.

Mahallelerimizin elli bir kalitesi ve ağırlığı vardı. Yoksul, fakir diye bir ayrım yok hepimiz ayni konumda ve durumda idik. Elimizde birer dilim ekmek üzerinde sana yağ ve toz şeker en lezzetli öğünümüzdü. Babaların eve gelme vakti yaklaştığını bizleri eve sokmak isteyen annelerimizin sesinden anlardık. Malum baba eve gelemden temizlenip paklanacağız sofraya hazır edileceğiz. Akşam yemeği hep beraber yenir asla başka türlüsü olmazdı. Akşam ajans saati de sessizce dinlenir. Büyüklerimiz söylemeden bizler susmamız gerektiği bilirdik.

Yemek sonrasında sokak yine bizleri çağırırdı yaz akşamları. Kışları ise soba başı sohbetleri alırdı yerini. Dedelerimizin ninelerimizin anlattığı masalları heyecanla dinler yorgunluk ile uykuya dalardık.

Bir şarkı beni bu gün çocukluğuma kadar götürdü.

Hey gidi günler hey…..

Resimlerin kaynağı netten.


www.uzunalan.com/forum/showthread.php?p=21281

www.gecekahvesi.org/dunden-bugune-t117525.html



 
Toplam blog
: 96
: 2224
Kayıt tarihi
: 13.06.06
 
 

Hayata güleryüzle bakmaktır felsefem ama polyannacı değil. 1961 Sivas doğumluyum, evliyim 2 kızım..