Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

11 Mart '10

 
Kategori
Anılar
 

Hey gidi günler hey!

“Hatıralar, kocamış beyinlerin koltuk değnekleridir.” derler. Ben de bazen bu koltuk değneklerini elime alıveriyorum.

Çok değil, şöyle 50-60 yıl kadar öncelerine, o günleri yaşadığım çevrelere gidiyorum. En çok da, o zamanlar bir eve beş kuruş nasıl giriyordu onu düşünüyorum.

Doğup büyüdüğüm köyün (İncirköy) o günlerde tek geçim kaynağı tütündü. Tütün işçiliği zor iştir. Bir tütün fidanın başına yüzden fazla sefer edersiniz. Fidan ekiminden, satımına kadar 12-13 ay süren tütün işçiliği bir aile ziraatıdır. Aile yılda bir kez toplu para görürdü, o da tütün satımında.

Nüfusu kalabalık, tarlası az olan aileler Meğri ovasındaki ağaların tütünlerini işlemeye, bazı aileler de Dalaman ovasına pamuk toplamaya giderlerdi.

Tütün ekilmeyen tarlalara arpa, buğday ekilir, imeceyle orak biçmek, çatmayla harman dövmek ayrı bir alemdi. Herkes yiyeceği mercimeği ve nohudu yetiştirirdi. Gölyeri’ne ekilen akdarı ayrı bir geçim kaynağıydı. Darı bozumu ise görülmeğe değerdi.

Bütün yaz tütün işleyen kadınlar, yaz sonlarında dağlara çitemik (çitlembik) silkmeye giderlerdi.

Kadınlar kış günlerinde ilkel düvenlerle, elde yapma taraklarla, dastar dokurlar, tengerek eğirirler (kirmanla yün eğirmek), kazak, yelek örerlerdi. Birkaç kadın bir araya gelir, tarlalara yiyecek ot kazmaya giderlerdi. Evin suyunu Muar önündeki taş oluklardan, askı tenekeleriyle kızlar ve kadınlar getirirdi. Muar önündeki çeşmelerin yanında bir havuz vardı. Oluklardan akan suyun fazlası bu havuzda birikirdi. Köyün sucusu bu havuzdaki suyu köylüye sırayla verirdi. Herkesin evinin önünde birkaç arık sebzesi olurdu. Yollardaki arıklarla gelen su ile bu avlular sulanırdı.

Dağlara yakacak odun eğlemeğe, Meseniz veya Nif köylerindeki su değirmenlerine un öğütmeğe gitmek erkeklerin göreviydi. Köyden birkaç erkek de, maden işçiliğine giderdi. Badem, ceviz, incir ve zeytin silkmeye de, erkek ve kadınlar birlikte giderlerdi.

Kış aylarında hiç boş durulmaz, ailecek tarlaya gidilirdi. Tarlada harım yapılır, an kesilir, duvar örülür, kök kazılır, çift sürülür, tarladaki taşlar teskerelerle kıyılara çekilirdi.

Köyde yapılacak inşaatların kumunu, Musluk Yakası’ndaki kum ocağından, kışın Belen mevkiine yerleşen deveciler çekerdi.

Bazı erkekler dağlardaki devlete ait, işlenmiş keresteleri, katırlarıyla Fethiye’ye götürürdü. Bazıları da iki günlük yaya yoldan katırlarıyla getirdikleri karları şehre götürüp satarlardı.

Marangozun (Alim, Ahmet), nalbantın, (Ali, İsmail) demircinin (Aliler), ayakkabıcının (Hurşut, Hüseyin), dülger (İbrahim, Mehmet), sayıları ikiyi geçmezdi. Bakkallarımız da vardı. (Alim, Şeker, Konyalı, İbrahim, Hoca…) Semercimiz bile vardı.

Bazı ailelerin de keçi koyun sürüleri vardı.

Köydeki bazı aileler yaz aylarında ovadaki bağ evlerine göçerlerdi. Yaz sonunda, sabahlara kadar kaynatılan pekmezlerin tadına doyum olmazdı.

Şimdi bunların hemen hemen hiçbirisi yapılmıyor.

Hey gidi günler heyyy!

 
Toplam blog
: 165
: 646
Kayıt tarihi
: 16.02.09
 
 

Recai Şahin: 1941 yılında Fethiye- İncirköy'de doğdum. İlkokul köyümde, ortaokulu Fethiye'de okud..