Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

01 Aralık '09

 
Kategori
Güncel
 

Heyhat

Heyhat
 

Yaşı üç aşağı beş yukarı benim yaşımda olanların içinde bir ukdedir geçmiş sevgi dolu yıllar…

Bu sene tam kırk yaşına gireceğim…

Nisan çocuğuyum ….

Kırk koca sene…

Solgun sayfalara çizilen kırk sene…

Kırk yaşında göstermediğimi söylüyorlarsa da, yaşanmış kırk sene…

Haziranda üniversiteyi bitirişimizin yirminci senesine Çanakkale’de olacağım…

Vay beeee….

Yirmi sene olmuş…

Arkadaşlarım, kimi göbeklenmiş, kimi saçı dökülmüş kimi….

Bu dünyadan göçen varsa ya…

Nerdennnnn nereye …

Ben size neden bahsedecektim, bak şimdi

Bayramlardan bahsedecektim size…

Eski güzel bayramlardan…

Sabaha kadar yeni kıyafetimiz yatağımızın başucunda dururdu.

Sanmayın parayla alınırdı yeniydi ama çoğu zaman annelerimizin el emeği, göz nuru olurdu.

Bir gecede dikilen yâ da örülen elbiseler…

Kadındı onlar, biz daha kadıncığız bakmayın siz…

Ayakkabılar kırmızı olmalı…

Olmalı…

İllaki…

Sabahın ilk ışıkları babalar camiye gider bayram namazı kılar onlar gelinceye kadar kahvaltı hazırlanırdı.

Haaaa çoğunlukla komşuların bir araya gelip açtığı güzelim baklavalar mahalle fırınlarında pişmiş olur ve şıra sabah dökülürdü cazırdaya cazırdaya tepsilere…

Camiden gelenlerle bayramlaşma, kahvaltı ve kurban kesimi.

Kurbanlar yine göz hakkı ayrılır ve belki de sene içinde bir yâda iki kez evine et girenlere ikram edilirdi.

Hemen hemen kesilen kurbandan çok da bir şey kalmazdı ev sahibine.

Yani…

Derin dondurucu olmayışındandır belki de…

İyiki de yoktu…

Mangallar yanardı…

Komşular, eş dost akraba…

Hep bir arada…

Mendiller arası ufak harçlıklar…

Ve vazgeçilmezi ya radyoda ya siyah beyaz tv tek kanalında oyun havaları…

Vay be….

Efendim ekonomik kriz yok şu yok bu sebep diye bana kimse eften püften sebep göstermesin.

İnsani tüm değerlerimizi gömdük toprağa…

Bilmem kredi kartına kaç taksitli beş yıldızlı otelde dört gün beş gece tatiller ne zamandır krizden etkilenmez?

Laffff …

Geçin bunları…

Şimdi bayram mesajlarını okuyorum .

Partilerin, belediye başkanlarının…

Ne kadar basit geliyor bana…

Mesajın arasına kendi düşüncelerini gizlemişler.

Farklılıklar, zenginlikler…

Ne biçim laflar bunlar…

Bahçeli’den, Erdoğan’dan, Dilipak’tan inciler istemiyoruz gari…

Taksit taksit darbeden de bahsetmeyin gari.

Darbe taksitlenmez kardeşim.

Peşin olur.

Kimse telefonda darbe planı yapmaz.

Ya partilerin bayramlaşmasına ne demeli?

Bayramlaşma!

Birbirleriyle bayramlaşmada laf çarpmaları.

Güya bayramlaşma…

Kendi aralarındaki…

O Allahlık, canım…

Bir yandan gövde gösterisi diğerlerine, diğer yandan kaynayan cadı kazanı…

Görün beni…

Samimiyetsizlikler…

Yüze gülüm;

arka planda kulisler, planlar…

Pazarlıklar…

Fısır… fısır…

Fısır…

Yine daldan dala atladın be Nefise.

Hoşgörün beni bayram çarpması, geçmiş özlemi

Bırakın adam gibi bayram yaşayalım.

Dedik ama…

Yine yaşatmadılar…

Nerde samimiyeti yakaladım biliyor musunuz?

Size garip gelebilir.

Mezarlıkta…

Şehitlikte…

Şehitlikte bayramı bayram gibi yaşadım be kardeşim…

 
Toplam blog
: 334
: 456
Kayıt tarihi
: 26.07.07
 
 

Yaşama değer veren bakış açısıyla biraz antika sayılabilecek düşüncelere sahip bir insanım. Geçmişte..