- Kategori
- Güncel
Heykeller ve helvalar
Ahmet SEVEN
BİZİM HEYKELLERİMİZ SİZİN DE HELVALARINIZ OLACAK
Hz. Ömer; Cahiliye dönemine ait iki şey beni çok etkiledi der ve ekler. Birini hatırladığım zaman gülerim. Ötekini hatırlayınca ağlarım. Birisi biz nasılda kız çocuklarımızı diri diri toprağa gömermişiz. Bunu hatırlayınca ağlarım. Öteki de biz undan helva yapar ona tapardık Sonra acıkınca da oturur yerdik. Bunu hatırlayınca da gülerim der.
Kız çocukları bugün diri diri toprağa gömülmüyor. Fakat helvalar hala yapılıyor. Layık olmadıkları halde layık olmadığı makamlara getirdiklerimiz bizim helvalarımız değil midir? Onlar o makamda iken onlara putlar gibi tapınıyoruz. O makamdan gidince de oturup helva gibi yiyoruz. Ve böylece de sosyal açlığımızı gidermiş oluyoruz. Yalan mı?
Cocteau “Büyük adamların heykelleri, hayattayken üzerlerine atılan taşlardan yapılır” diyor. Üzerimize taşlar atılıyor. Aldırmıyorum artık. Çünkü nasılsa bir gün heykellerimiz bu taşlardan yapılacak. Bugün helva yapanlara ve kendisini helva yaptıranlara şaşmıyorum. Sadece üzülüyorum. Gülmüyorum da… Herkes layık’ını bulur diyorum. Nasılsa bir gün bu helvaları yiyecekler. Tıpkı dün olduğu gibi. Bir gün evet bir gün bizim hatırlanmak için heykellerimiz, sizinde yenmeniz için helvalarınız olacak. Helva yapıp tapanlar ve oturup yiyenler oldukça helvası yapılanlar da olacaktır elbet. Helva yapanlar ve helvası yapılanlar… Taş atılanlar ve o taşlardan heykelleri yapılanlar. Böylece ikiye ayrılıyor insanlar… Helva yapan ve helvası yapılanlar anlıyorsunuz dimi sözlerin kime geldiğini. Kurşun adres sormaz. Bu yazıda sormaz… Adresini bulur hem de can evinden bulur. Unutmayın bir gün sizi yiyecek olanlar etrafınızdaki helvacılarınızdır. Onlara iyi bakın. Son söz; Bir gün evet bir gün bizim heykellerimiz yapılacak sizin de helvalarınız.
Hz. Ömer; Cahiliye dönemine ait iki şey beni çok etkiledi der ve ekler. Birini hatırladığım zaman gülerim. Ötekini hatırlayınca ağlarım. Birisi biz nasılda kız çocuklarımızı diri diri toprağa gömermişiz. Bunu hatırlayınca ağlarım. Öteki de biz undan helva yapar ona tapardık Sonra acıkınca da oturur yerdik. Bunu hatırlayınca da gülerim der.
Kız çocukları bugün diri diri toprağa gömülmüyor. Fakat helvalar hala yapılıyor. Layık olmadıkları halde layık olmadığı makamlara getirdiklerimiz bizim helvalarımız değil midir? Onlar o makamda iken onlara putlar gibi tapınıyoruz. O makamdan gidince de oturup helva gibi yiyoruz. Ve böylece de sosyal açlığımızı gidermiş oluyoruz. Yalan mı?
Cocteau “Büyük adamların heykelleri, hayattayken üzerlerine atılan taşlardan yapılır” diyor. Üzerimize taşlar atılıyor. Aldırmıyorum artık. Çünkü nasılsa bir gün heykellerimiz bu taşlardan yapılacak. Bugün helva yapanlara ve kendisini helva yaptıranlara şaşmıyorum. Sadece üzülüyorum. Gülmüyorum da… Herkes layık’ını bulur diyorum. Nasılsa bir gün bu helvaları yiyecekler. Tıpkı dün olduğu gibi. Bir gün evet bir gün bizim hatırlanmak için heykellerimiz, sizinde yenmeniz için helvalarınız olacak. Helva yapıp tapanlar ve oturup yiyenler oldukça helvası yapılanlar da olacaktır elbet. Helva yapanlar ve helvası yapılanlar… Taş atılanlar ve o taşlardan heykelleri yapılanlar. Böylece ikiye ayrılıyor insanlar… Helva yapan ve helvası yapılanlar anlıyorsunuz dimi sözlerin kime geldiğini. Kurşun adres sormaz. Bu yazıda sormaz… Adresini bulur hem de can evinden bulur. Unutmayın bir gün sizi yiyecek olanlar etrafınızdaki helvacılarınızdır. Onlara iyi bakın. Son söz; Bir gün evet bir gün bizim heykellerimiz yapılacak sizin de helvalarınız.