Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

30 Mart '07

 
Kategori
Heykel / Seramik
 

Heykelleri ile sevişen adam

Heykelleri ile sevişen adam
 

Derler ki, Rodin heykellerini yaratırken onlara şiddet uygular, kırıp dökermiş. Kırılan parçalar yaratılış anındaki sancıyı simgelerken, ustanın kollarında kalan parçaysa garip bir şekilde çok canlı bir kadını tasvir edermiş. Rodin'in kadın bedenini temsil ederken gösterdiği yakınlık ve şiddet, heykellerindeki gerçeklik duygusu bu parçalanmanın ürünü imiş.

Rodin'in yaratıcılığı, ilhamını cinsellikten alır. Onun heykelleri anatomik olarak doğru veya gerçeğe yakın olmalarından çok yansıttıkları cinsel enerji ile farklıdırlar. Rodin'in kadınları ya sevişmeden hemen önceki ya da hemen sonraki halleriyle resmedilmiş gibidir. Sanatçı bir tür 'ruhsal şehvetperestlik' içinde çalıştığı için zaman zaman olumsuz eleştirilere de muhatap olmuştur.

Cinselliğini sanatına bu kadar yoğun yansıtması eleştirilip, sapıklıkla suçlanmışsa da bu tepkiler yalnızca onun ününü beslemeye yaramıştır. Rodin, kendisi hakkında yayın yapmaları için, yazar ve fotoğrafçılara para verir, haberleri tarayıp kupür kesen ajanslara üye olur, ancak eleştirileri pek ciddiye almazmış. O, 'Erkek Tanrı' rolünü oynamaktan memnundur…

1889'da Rodin'in eserlerinden oluşan bir serginin açılışında Charles Morice onun kadına bakışını şöyle anlatır:

'Tek kadın, mutlak kadın. Ama yine de sözcüğün iki anlamıyla da kadın. Bir kraliçe ve aynı zamanda bir sevgili. Sanatçı ona duygu dolu zevkle baş eğer ve saygıyla ona sahip olur. Yalnızca ondan emir ve akıl alır, ama aynı zamanda sırlarını vermesini de ister. Ve eğer sanatçı düşündüğü saatlerde çok mutlu bir mistisizmle ona taparsa, çalıştığı, eylemde olduğu saatlerde ona saldırır, onu çözerse, zafere ulaşmış aşkın sarhoşluğunda ona sarılır. Havarilerinin keşfetmesi için kadının ardında bıraktığı tüm gizleri sanatçıyı yenmek üzere kötüye kullanır. Sanatçının okşaması bile zafer kazanmış birinin okşamasıdır.'

Onun kadın heykellerine baktığınız zaman tıknaz, sakallı adamın, eğilip bükülen bu kadının üstünden henüz elini çektiğini düşünürsünüz. Mermeri yoğurmuş, ondan bir kadın vücudu yaratmış, bu vücudu dokunuşlarıyla tahrik etmiş gibidir. Paris'te, Rodin Müzesi'nde sergilenen 'Danaid' isimli çalışması bunun en iyi örneklerinden biridir.

Isadora Duncan, 'My Life' (New York:Liveright, 1927) isimli kitabında ünlü heykeltıraşla tanışmasını şöyle anlatır: ' İnik gözkapaklarının altından bana baktı; gözleri ateşliydi. Ve sonra da eserleri karşısında takındığı bir ifadeyle bana doğru geldi. Ellerini boynum, göğsüm üzerinde dolaştırıp kollarımı okşadı ve kalçalarıma, çıplak bacaklarıma ve ayaklarıma dokundu. Sanki çamurmuşum gibi tüm bedenimi yoğurmaya başladı. Bu arada ondan beni yakan ve eriten bir ateş çıkmaktaydı. Tüm arzum bütün varlığımla ona teslim olmaktı ve aslında böyle de yapabilirdim fakat garip yetiştiriliş tarzım nedeniyle bir anda korkuya kapıldım.'

19. yüzyıl burjuva kültürünün yalnızca cinsel nesne olarak gördüğü kadın vücudu artık obje olarak da kendini gösterir. Rodin'in kadınları arzulanan, pasif kadınların vücutlarını değil; istekli, uyanık ve şehvetli kadın bedenlerini anlatır.

Sanat tarihçileri, Rodin'in 'Öpücük' heykelinin popülaritesini, yüzyılın sonunda cinsellikle ilgili konulara duyulan aşırı ilgi ile açıklarlar. Herkesin tanıdığı bir eser olması, erotizm ve terbiyeyi aynı tarakta dokumuş olmasına bağlanır. Kadın ve erkek bedenlerinin bu yakınlaşmaları, sert erkek kasları ile yuvarlak kadın hatlarının 'öpücük' teması ile anlatılır. Öpücük merkezli dünyalarına kenetlenen bu çiftin konumları, cinslerin tezatlarla dolu uyumunu sergiler. Erkek şefkatlidir, sahip olur. Kadın arzuludur, ancak gönüllü bir teslimiyetten bahsedebiliriz. Sanki Rodin'in kadınlarında da erkeklerinde de yaratıcılarından taşıdıkları bir parça var gibidir.

Rodin, yalnızca kısa bir yazı konusu değil, ciltler dolusu kitaplarla anlatılacak bir malzeme verir meraklısına. Rodin'in kadın hayranları ve modelleri konusunda anlatılanlar bile ayrı bir yazı konusudur. J.Cladel'in önsözünü yazdığı Pour le Musee Rodin (Tours: E.Arrault, 1912) adlı kitapçık, ünlü heykeltraşı kamuoyu önünde desteklemeye hazır burjuva kadınların bir listesini verir. Paris'teki Rodin Müzesi'nin yalnızca resimleri ve heykelleri değil arşivi de meraklısı için bir hazine değerindedir.

 
Toplam blog
: 96
: 1137
Kayıt tarihi
: 28.03.07
 
 

 Hacettepe Üniversitesi mezunu, nörobilimden psikolojiye disiplinlerarası eğitime hevesli bir Türko..