- Kategori
- Güncel
Heykelleri Kırarsınız da Ya Türküler?
Atatürk’e saldırmak moda oldu. Daha doğrusu saldırılar sistematik bir şekilde artarak sürüyor. Biri eline bir balta alıyor, heykellerine saldırıyor, diğeri laf ustalığı yapıyor, heykeller üzerinden hakaretler yağdırıyor, bir diğeri eline bir molotof alıp büste atıyor, öteki büstü boyuyor, beriki heykeli söküp ormana atıyor… Say say bitmez.
Birileri medyada bunlara bir çift söz edecek olsa içerleyip cevap yetiştirenler de cabası. Onları geçiyoruz.
Atatürk düşmanlıklarını Atatürk büstlerine, heykellerine saldırarak dışa vuranların durumu gerçekten hüzün verici.
Heykellerine, büstlerine saldırarak, kırarak, atarak, kirleterek ne yapmaya çalıştıklarını anlamaya çalışıyorum, şaşıp kalıyorum.
Yani Atatürk’ün heykellerini bir bir ortadan kaldırsanız, bütün resimlerini yok etseniz, kitaplardan, dergilerden, gazetelerden çıkarsanız…
Estirdiğiniz terörle, şiddetle, hakaretle, küfürle Atatürk’ün adının anılmasını dahi imkansız hale getirseniz ne olacak?
Atatürk’ü bu milletin gönlünden çıkarabilir misiniz?
Atatürk’ü unutturabilir misiniz?
Yapamazsınız! Neden mi? Bakın, dilim döndüğünce anlatıvereyim, belki boşa çabaladığınızı görür, vazgeçersiniz.
Bu Atatürk isim eşsiz kahraman var ya, O’nun heykelleri nerede, biliyor musunuz?
Milletin ta kalbinde…
O heykeller oraya nasıl dikildi, onu da biliyor musunuz?
Türkülerle, ağıtlarla, destanlarla…
Bak heykel düşmanı güzel kardeşim…
Değil gecenin karanlığında yakalanma korkusuyla ödlekçe saldırdığın o büstün, heykelin kanadını, kolunu kırmak, Atatürk’ün bütün heykellerini bir gecede yok etsen de O’nu en çok sevdiği ve O’nu da sonsuz seven Ulus’unun kalbinden neden sökemezsin biliyor musun?
Bak anlatayım.
Diyelim, Atatürk’ün bütün heykellerini yok ettin.
Peki Nazım Hikmet’in “Kuvvayı Milliye Destanı”ndan şu dizeleri nasıl yok edeceksin?
Dağlarda tek
tek
ateşler yanıyordu
Ve yıldızlar öyle ışıltılı, öyle ferahtılar ki
şayak kalpaklı adam
nasıl ve ne zaman geleceğini bilmeden
güzel, rahat günlere inanıyordu
ve gülen bıyıklarıyla duruyordu ki mavzerinin yanında
birdenbire beş adım sağında onu gördü.
Paşalar onun arkasındaydılar.
O, saati sordu.
Paşalar: "Üç" dediler,
Sarışın bir kurda benziyordu.
Ve mavi gözleri çakmak çakmaktı.
Yürüdü uçurumun başına kadar,
eğildi, durdu.
Bıraksalar
İnce, uzun bacakları üstünde yaylanarak
ve karanlıkta akan bir yıldız gibi kayarak
Kocatepe’den Afyon ovasına atlayacaktı.
Diyelim ki, bütün heykelleri parçaladın, un ufak ettin. Peki, Mahzuni Şerif’in yediden yetmişe milyonların dilinde olan şu türküsünü belleklerden, dillerden nasıl kazıyıp alacaksın, düşündün mü?
Sana hasret sana vurgun gönlümüz
Neredesin mavi gözlüm
Nerde nerde nerdesin dost
Bu gemi bu karadeniz
Sarı saçlım mavi gözlüm
Nerde nerde nerdesin dost
Ararım izini Dolmabahçe'den
Bir daha dönmez mi bu yola giden
İçimde sen gözümde sen
Sarı saçlım mavi gözlüm
Nerde nerde nerdesin dost
Kurban olam yürüdüğün yollara
Kara peçe yakışmıyor kullara
Uyan bak bizim hallara
Sarı saçlım mavi gözlüm
Nerde nerde nerdesin dost
Bulutlar terinden dağlar kokundan
Sarhoştur sevdiğim Mahzuni bundan
Bir daha gel gel Samsun'dan
Sarı saçlım mavi gözlüm
Nerde nerde nerdesin dost
Olmaz ya. Hadi diyelim Atamızın heykellerinden hiçbir iz bırakmadın memleketin tek santimetrekaresinde. Peki Aşık Veysel’in Atatürk’e Ağıtını nasıl yok edeceksin?
Ağlayalım Atatürk'e
Bütün dünya kan ağladı
Başbuğ olmuştu mülke
Geldi ecel can ağladı
Şüphesiz bu dünya fani
Tanrı'nın aslanı hani
İnsi cinsi cem'i mahluk
Hepisi birden ağladı
Doğu batı cenup şimal
Aman tanrım bu nasıl hal
Atatürk'e erdi zeval
Yas çekip nevsen ağladı
İskender-i Zulkarneyn
Çalışmadı bunca leğin
Her millet Atatürk deyi
Cemiyet-i akvam ağladı
Atatürk'ün eserleri
Söylenecek bundan geri
Bütün dünyanın her yeri
Ah çekti vatan ağladı
Fabrikalar icad etti
Atalığın ispat etti
Varlığın Türk'e terk etti
Bak, Atatürk heykellerine saldıran canım kardeşim, ister elinde balta, ister dilinde kem söz, saldırarak, kırarak Atatürk’ün bütün heykellerini yeryüzünden tamamen sildin diyelim. Artvin’in tüm ulusa mal olmuş gururu Ata Barı’nın milletin gönlünde Atatürk’le özdeşmişliğini nasıl yok edeceksin. Ege’nin Atatürk’ten yıllar önce vücut bulmuş Sarı Zeybek’inin efelerin yüreğinde yarattığı Atatürk duygusunu ve heyecanını nasıl yok edeceksin? Atatürk’ün Gülbenklerde, Bektaşi dualarında Hz. Muhammed’le, Hz. Ali’yle, Hacı Bektaş-ı Veli’yle bir arada anılmasının önüne nasıl geçeceksin. Geçtik bütün bunları, Atatürk’ü ta dünyanın öte ucundaki Çin’in ders kitaplarından nasıl çıkarttıracaksın da unutturacaksın?
Atatürk heykeline saldıran biçare kardeşim, farkında mısın? Neyle kavgalısın?
Ve senin şu çaresiz çırpınışlarını gördükçe inan haline ağlayasım geliyor.
Allah kimseye çaresiz dert vermesin.
Kenan IŞIK