Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

17 Ekim '07

 
Kategori
Blog
 

Heyyaaa… Yüzüncü bloğum!

Heyyaaa… Yüzüncü bloğum!
 

***Sevgi adına, AŞK adına, paylaşmak adına; umut adına, sevda adına, düş adına; MB Bloğun klavşörleri adına benimle kadeh tokuşturmaya var mısınız arkadaşlar?

***Demokrasi adına, bilinç adına, yarın adına; Pir Sultanların, Şeyh Bedrettinlerin, Mevlanaların adına; Aşık Veysel Karanilerin, Yunus Emrelerin Karacaoğlanların adına; onları unutmamaya ve unutturmamaya, onların izinden gitmeye var mısınız arkadaşlar?

***Tüm umutsuzlukları atıp bir kenara, gerektiğinde hüznü de yaşayarak dibine kadar, yeniden çıkıp zirveye; burada MB de, el ele, gönül gönüle, yürek yüreğe; bu güne kadar yazdıklarımız ve yazacaklarımız adına benimle halaya durmaya; coşkuya, sevince, neşeye var mısınız arkadaşlar?

***Yıkılanlar, düşenler, tutunamayanlar adına; güneş adına, ay adına, yıldızlar adına; damdaki kedi, daldaki kanadı kırık kuş adına, kalemlerinizi konuşturmaya var mısınız arkadaşlar?

***Dağda ki çoban, sokaktaki mendil satan kız; köprü altında yatan çocuk adına, evine sıcak somun götüremeyen baba adına; emeği çalınan işçi, memur ve bir işi bile olmayan işsizler adına kalemlerinizi konuşturmaya var mısınız arkadaşlar?

***Köşeleri tutan satılık kalemlere inat, gerçeği yalnızca yalın gerçeği, yaşamı bizzat göbeğinden, tam yüreğinden yazmaya var mısınız arkadaşlar?

***Susmalara inat haykırmalara, düşmelere inat kalkmalara, karanlığa inat yürümelere, hem de çırılçıplak yürümelere, benimle beraber biz olarak, seninle beraber siz olarak, bir ağaç gibi hür ama bir orman gibi de birlikte olarak, yan yana yürümeye var mısınız arkadaşlar?

***Hırsıza, namussuza, çalana, kısa yoldan köşe dönmece oynayan zihniyetlere, söz verip de arkasında durmayanlara, oy verip de arkasını aramayanlara verip veriştirmeye var mısınız arkadaşlar?

***Yetim hakkına göz koyana, alıp da vermeyene, verip de almayana, anlayıp da anlamamazdan gelene, görüp de görmemezden, duyup da duymamazdan gelene, son sesle bağırmaya, biz buradayız demeye var mısınız arkadaşlar?

***Haccı ticaretine alet edene, dini sofrasına meze edene, başını paraya secde edene, ak tülbentli annelerimizin yüreklerine kapkara safsataları ekmeye çalışanlara karşı; dimdik, inançla, imanla ama ve sonuna kadar inanarak yürümeye var mısınız arkadaşlar?

***Sırtımızı dönelim karanlığa. Kucak açalım aydınlığa. Iraktaki çocuk adına, Amerika’ da ki çocuk adına, Filistin’ de ki, Libya’ da ki, Suriye’ de ki, Nagazaki’ de ki, Hindistan’ da ki ve Yurdumda ki yarınları çalınan çocuklarımız adına.

***Bize düşen bu! Anne baba olmanın, yurttaş olmanın, bilinçli olmanın gereği bu! İstanbul bir günde alınmadı, özgürlükler kolay sağlanmadı. Doğumlar kolay olmadı, nice ölümün üstünde yükseldi. Onları korumak kolay değil. Onları kollamak kolay değil. Ama inanırsak, gücümüze güvenirsek ve yılmadan kararlılıkla yürürsek üstüne çakalların, yapamayacağımız hiçbir şey yoktur arkadaşlar.

Hepinizi sevgiyle selamlıyor ve yazımı çok sevdiğim bir marşla bitiriyorum. Umarım siz de bana eşlik edersiniz. MB nin çilekeş editörleri; sizleri de bekliyorum. Nereye mi? Tabii ki marşa eşlik etmeye.

Haydi, göreyim sizi!


GENÇLİK MARŞI
Dağ başını duman almış,
Gümüş dere durmaz akar.
Güneş ufuktan şimdi doğar,
Yürüyelim arkadaşlar.

Sesimizi yer, gök, su dinlesin,
Sert adımlarla her yer inlesin.

Bu gök, deniz nerede var,
Nerede bu dağlar taşlar.
Bu ağaçlar, güzel kuşlar,
Yürüyelim arkadaşlar.

Sesimizi yer, gök, su dinlesin,
Sert adımlarla her yer inlesin.

Her geceyi güneş boğar,
Ülkemizin günü doğar.
Yol uzun da olsa ne var,
Yürüyelim arkadaşlar.

Sesimizi yer, gök, su dinlesin,
Sert adımlarla her yer inlesin

Bu da tam metni arkadaşlar. Bunu da paylaşalım istedim. Tekrar sevgiler.

DAĞ BAŞINI DUMAN ALMIŞ

"Dağ başını duman almış
Gümüş dere durmaz akar..."
Türkeli'ne kâfir dolmuş
Dadaş ağlar, uşak ağlar, er ağlar!
Efkâr efkâr üstüne basmış da Mustafa'yı,
Küsüvermiş ne varsa düşmanına, dostuna
Sürüvermiş takayı bir kâbus diyarından...
Ayrılık bir şey değil çekilir dostum, amma
Vatan mahzun bir yandan...

Samsun'un kıyıları dalgalarla hareli,
Çayır, çimen başağı, yeşilinden yaralı
Düşmanın allar giyer, Anadolu'm karalı!
Gel gidelim Mustafa'm Erzurum illerine;
Toz olalım Mustafa'm bu vatan yollarına!

"Güneş ufukta şimdi doğar,
Yürüyelim arkadaşlar..."
Yürüyelim uşaklar, yürüyelim dadaşlar;
Bugün 19 Mayıs
Bir tarih burada biter, bir tarih burda başlar!

Niye deniz dalgalı?
Niye dağlar gölgeli?
Niçin öksüz çiçekler?
Deniz mahzun, dağlar mahzun, gök mahzun;
Düşman gelmiş, vaktimiz yok, yol uzun...
Gel koşalım Mustafa'm Sivas sokaklarına;
Karışalım Mustafa'm vatan topraklarına!...

"Ankara, Ankara! Güzel Ankara!
Seni görmek ister her bahtı kara!"
Fakat öyle müthiş ki içimizdeki yara;
Sarmadıkça yurdumu al renkli bayraklara
Yatmam bu topraklara, yatmam bu topraklara...

Telefon direkleri
Hayırlı haber taşır;
Aydın'daki efeler
Silâhlarla oynaşır...
Ve İstanbul gökleri
Gözü nemli dolaşır...

Dur bakalım Mustafa'm şu dünyanın haline
Düşmeyelim Mustafa'm cümle âlem diline...

"Şu İzmir'den aman efem, ayva gelir, nar gelir..."
Dökmezsen iki günde şu Yunanı denize,
Ar gelir be Mustafa'm, ölüm sana ar gelir...
Bizim gibi göklerde ay-yıldız indirene,
Ellerin emelini bir anda söndürene
Kılıcın kabzasında hıncını dindirene,
Zor gelir be Mustafa'm, esaret çok zor gelir...

Bu dipçik, bu da namlu;
Bu Sakarya, bu Dumlu...
Gel uçalım Mustafa'm hedefimiz Akdeniz;
Asil doğduk Mustafa'm biz hürriyet isteriz!..

"İzmir'in dağlarından çiçekler açar..."
Bugün 19 Mayıs:
Bir tarih burda biter, bir tarih burda başlar!

Bahar sabahında biz:
Dağlardaki çiçekler,
Uçuşan kelebekler;
İhtiyarlar ve dinçler,
Bel bağladığın gençler
Yoluna andiçeriz!

"Sesimizi yer, gök, su dinlesin,
İnlesin be Mustafa'm arş-ı âlâ inlesin!..."

(Bekir Sıtkı ERDOĞAN) Muzaffer ENDER

Kaynak: Her Hakkı Saklıdır © 2005 T.C. Kültür ve Turizm Bakanlığı

 
Toplam blog
: 669
: 1503
Kayıt tarihi
: 19.01.07
 
 

Bir on dört mart sabahı güneş henüz arz-ı endam ederken üzeri yongalarla kaplı, küçük pencereli, ..