Hiç 'esas kız' olmadılar

“Onları 'şuh' kahkahalarından tanıdık. Yüzlerinde abartılı makyajları ve ellerinde içki kadehleriyle 'zavallı esas kızların' eşini ya da sevgilisini baştan çıkardılar. Yatağa girmekten hatta başkalarının hayatına kastetmekten bile çekinmediler. Yeşilçam'ın 'kötü kadınlarından' söz ediyoruz.

Yani her biri diğerinden usta oyuncuların beyazperdede; ete, kemiğe büründürdüğü kadınlardan. Kimi zaman canlandırdıkları rollerle öyle özdeşleştirdi ki seyirci onları, sokakta gördüğünde saldırdı, hakaret etti.

Bazıları artık hayatta değil. Bazıları da artık kameraların önünden elini eteğini çekti. Ama, Yeşilçam sokağının Arnavut kaldırımlarında hala onların ince topuklarının çıkardığı sesler yankılanıyor. Ve hepsi sinema tarihinin unutulmazlar galerisinde yerlerini çoktan aldı bile…”

Yukarida yazilanlar Hurriyetten.

Epeydir elestirdigim Hurriyet’ten bana gore harika bir yazi.

Hic esas kiz olmamis, suh kahkahali kizlarimizdan, sinema sanatcilarimizdan soz etmis.

Suzan Avci’dan, Leyla Sayar’a…

Benim gencligimin, hayallerimin kadinlari…

***

Suzan Avci'ya yuz vermeyen esas oglanlara cok 'kil' olurdum.

Ulan salak herifler! Bu kari birakilip da o ciroz kiza asik olunur mu?

Leyla Sayar'in dansoz oldugunu ogrendigimde cok sasirmistim. O namuslu, akilli kiz nasil olurda dansoz olurdu?

Sevda Ferdag hep basimi dondururdu...

Lale Belkis'i bir tanidigimiza benzetirdim. Birgun benim yaslardaki kizina soylemistim:

- "Annen Lale Belkis'i ne kadar andiriyor!"

Bana cok bozulmuslardi...

Neriman Koksal'i nedense ulasilamiyacak bir kadin olarak gorurdum.

Neriman Koksal kim, biz kim?...





***

FOTOGRAF: Suzan Avci

LINK: http://www.hurriyet.com.tr/kultursanat/7588803.asp?gid=62&sz=74018