Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

14 Ocak '16

 
Kategori
Güncel
 

Hiç bilenle bilmeyen bir olur mu?

Hiç bilenle bilmeyen bir olur mu?
 

  Babasına aşık bir kız evladı olarak, çocukluktan genç kızlığa geçtiğim dönemler de  bir kaç boş boğaz hatunun gazetede okudukları ve beddualar, ayıplamalar, lanetlerle fısır fısır konuştukları bir haber bende nasıl bir travma yaşattıysa soluğu evde, babamın yanında aldım. Merak ve heyecanla hatunların konuştukları konu hakkında, benim için, her sorunun cevabını bilen en üst merci olan babama, hiç utanma ve sıkılma yaşamadan pat diye sordum sorumu. ”Baba; insanın öz babası başka erkeklerin kızına yapmasını istemediği ayıp şeyleri yapar mı?” Babam, elindeki işi bırakıp çakmak çakmak yanan mavi gözleriyle yüzüme baktı, sonra elini uzatıp beni dizine oturttu ve “benim maviş kızım, babalar kızlarını ancak yürekleriyle sever, hem de o kadar çok sever ki onları bütün kötülüklerden canları pahasına koruyacak tek erkektirler” dedi. Ben ısrarla devam ettim; ama baba bu gün böyle böyle oldu diye duyduklarımı anlattım. Canım babam, özetle şu cümleyi söyledi “kızına kötü bir şey yapan baba, onun gerçek babası değildir kuzucum” Sanırım sonrasında anneme bu konuda epey bir kızdı.

Gazetelerde, şeref yoksunu sapkın bir kafanın sorusuna dini İslam olan bir devletin, din  konusunda en üst makamı “Diyanet’in” verdiği cevap ise soruyu sorandan daha sapkın bir cevap vermesi kanımı dondurdu. Bu nasıl olur anlamıyorum? Sen diyanetsin, yani ; bulunduğun ülke halkının din ile ilgili bütün sıkıntı ve sorunlarında, halkın açmazlarında, günlük hayatlarını İslamiyet hassasiyetinde yaşamaya çalışan insanların sordukları sorulara cevaz verecek en üst makam ve mercisin. Sen nasıl olurda Kur’an’ Kerim’in ayan beyan “HARAM’dır” dediği ve sınırlarını çizdiği bir konu da haram değildir dersin. Sen bu işin en üst makamı olurken bu sapkınlığa nasıl cevaz verirsin? Bu kadar Müslümanın vebalini nasıl alır ve ahirette bunun hesabını Rabbine nasıl verirsin?Kur’an’ı defalarca hatmetmiş olman gerekirken, Rabbinin, Kur’an’ı Kerimde defaatle tekrar ettiği ayetleri “Hiç düşünmez misiniz? “ “Akıl sahipleri için ayetlerimiz de çok hikmetler vardır” gibi ayeti kerimeleri arapça okuyup geçeceğine o ayetler de Rabbinin ne söylediğini, senden ne istediğini bir düşüneydin. Herkesin hata yapma lüksü vardır elbet, amma ve lakin bulunduğun makamın, temsil ettiğin dinin, insanlara her çağda rehberlik eden bir kitabın açıklayıcısı olarak senin hata yapma lüksün yok. Ve dahi bu konuda ayetler o kadar açık ve net ki akıl bali olmuş bir genç bile bu ayetleri okuyarak Allah’ın koyduğu sınırları anlayabilir.

Örnek : Nisa suresi, ayet 22 : “Babalarınızın daha önce evlenmiş olduğu kadınlarla evlenmeyin( yani ÖZ olmayan, anneniz olmayan, babanızın ikinci eşi olan) bu kesinlikle utanç verici bir fiildir, çirkin bir şeydir ve kötü bir yoldur.”

Nisa suresi ayet 23:” Anneleriniz, kızlarınız, kız kardeşleriniz, hala ve teyzeleriniz; kız ve erkek kardeşlerinizin kızları, ve süt anneleriniz ve süt kardeşleriniz; eşlerinizin anneleri; Kendileri ile gerdeğe girmiş olduğunuz eşlerinizden doğmuş olan üvey kızlarınız- ki onlar sizin evlatlıklarınızdır- SİZE HARAM KILINMIŞTIR. Kendi sülbünüzden gelen oğullarınızın eşleri de size haram kılınmıştır. Aynı anda ve birlikte iki kız kardeşi de eş olarak almanız yasaklanmıştır.

Şimdi sevgili okuyucu bu ayetleri anlamak için alim olmaya gerek var mı? Gayet açık ve net, hiçbir bulanıklık ya da kafa karıştırıcı bir durum yok. Be hey yarım akıllı ne istiyorsun, ayeti kerime tek tek hepsine HARAM demiş, sınır belli. İlle de açıkça kızlarınıza şehvetle yaklaşmayınız mı demeliydi? Kur’an sana bunu zaten haram kılmışken, sen bu fiili özüne yapmakla büyük günahlardan olan zina yapmakla kalmıyor, aşağılık, rezil, kötü bir yola da girmiş oluyorsun. Sonra da kalkıp nikahım bozulur mu endişesine kapılıyorsun? Minareyi çalacan da, kılıfı kur’an da mı, Diyanette mi arıyorsun ? Aynı anda iki kız kardeşi eş olarak almanızı yasaklamışken, nasıl olur da sorudaki nikah bozulmaz ? Hay ben senin apış aranla yönettiğin aklına tüküreyim.

Şimdi sevgili okur görüldüğü gibi ayetlerle sabit, açık ve net olan bu konunun, aklı ve düşünme yetisine sahip olan insanlarca tartışmaya açık bir yönü yok, bu net. Amma ve lakin yaşanan bu olay hasebiyle masaya yatırılması, tartışılması, sorgulanması gereken başka elzem meseleler ortaya çıkmıştır.

   Her şeyden önce; Kur’an’ı Kerimin, Dini İslam’ın hakkına girilmiştir, bu bir. İkincisi; İslam Dinini kabul etmiş bu ülke insanının hakkına girilmiştir. Üçüncüsü; Din konusunda en üst merci olan bu kurum da çalışan insanlar zan altında kalmıştır ve en kısa zamanda o kuruma uygun olup olmadıkları (ki bu fetvayı veren zat uygun değildir) tespit edilmeli ve gereken yapılmalıdır. Dördüncüsü; Diyanet kurumunun bu olayı ört bas etmek yerine Tekzibini gerçekleştirmesi, bu konuda halktan özür dilemesi ve doğru fetvayı açık ve net bir şekilde yayınlaması gerekir. Beşincisi; Bulundukları makamın hassasiyetinin farkındalığını bilmeli ona göre davranmalı ve o makamın hakkını vermelidirler. Bir de aklıma gelmişken söyliyim; Tv de her kanalın bir hocası var ve bir sürü abuk soruyu cevaplayan bu zatı muhteremler neden böyle bir konuda sessiz kalıyorlar? İçlerinden biri de çıkıp; Böyle bir durum zinadır, zina haramdır, öz yakını ( aynı kandan) olduğu için eşler arasındaki nikah bozulur deme cesaretini göster miyorlar? Ya da rahmetli babacığım gibi; Bu işi yapan adam, önce karısını bir sorgulasın, adam dediğinin kendi kızına nefsi uyanmaz. Mutlaka bir karışıklık vardır vesselam !

   Evet sevgili okur din, düşünmeyen, araştırmayan, sorgulamayan insanlar için bir afyondur.Taklidi İman boyutundan Tahkiki İman boyutuna geçemediğimiz nokta da toplumsal bazda zararlı uyuşmalar yaşanacak ve böyle absürd sorunlarla karşılaşmaya devam edeceğiz. Oysa Kur’an’ı Kerimde sıkça tekrar edilen  ayetler:”Hiç düşünmez misiniz”, “Düşünen insanlar için ayetlerimiz de çok hikmetler vardır”, “Biz bu ilahi kelamı senin kendi dilinde kolay anlaşılır kıldık ki, insanlar düşünüp ondan ders alabilsinler” gibi daha pek çok ayette Rabbimiz bizi düşünmeye ve anlamaya davet ediyor ki yarattığı gibi insanı kamil noktasına çıkalım. Kur’anda hayatın her alanı ile ilgili sorabileceğimiz bütün sorularımızın cevabı var sevgili okur, abesle iştikal edecek bir tek hereke ve dahi harf dahi yok. O kadar muhteşem ve mükemmel bir kitap ki her soru ve sorununuza doğru bir cevabı, akılcıl bir yöntemi ve sınırlarla çizdiği bir yolu var emin olun. Kur’an’ı Kerim bütün bilimleri, ilimleri, fenleri, sosyal hayatı, maddi ve manevi tüm yaşantımızı kapsayan ve her asra hükmeden bir kitabı Mukaddestir. Sizlere tavsiyem islamiyeti kulaktan dolma dogmatik bir şekilde yaşamayı seçmek yerine, ona gereken saygı, sevgi ve hürmeti göstererek bir Kur’an Tefsiri edinin. Kaliteli bir okuma şekli geliştirerek her daim elinizin altında bulundurun. Sıkıldığınız da, bunaldığınız da , yaşadığınız her hangi bir sorun da ilk danışma merciniz Kur’an’ı Kerim olsun, size bütün samimiyetiyle ve doğruluğuyla cevap verecektir. Siz onun seviyesine çıkamıyorsanız bile o mutlaka anlayacağınız bir dille size ulaşacaktır. Bazen de onu anlaya bilmek için yardım almaya da ihtiyaç duya biliriz tabi, o zamanda: Peygamberimiz as hayatı, Mevlana hz, Yunus Emre hz, Bediüzzaman hz gibi büyük alimlerin kapılarını çalmak. Onlara ait eserlerin güvenilir tercümelerini alıp kaliteli okumalar yaparak amacımıza ulaşa biliriz sayın okur. Doğru bir tanedir fakat ona ulaşa bileceğimiz bir sürü yol vardır. Dogmatik düşüncelerden sıyrılmalıyız. Kur’an’i ifade ile “kitap yüklü merkepler” olmak yerine peygamberi ifade ile “ Ya öğreten, ya öğrenen, ya dinleyen ya da ilmi seven ol. Fakat sakın beşincisi olma; bunların dışında kalırsan helak olursun. Bir düşünelim bakalım !

Kaynakça : Muhammed Esed (Kur’an Meal-Tefsiri )

Naz Yaz (Kendi Akıl Yürütmeleri )

 
Toplam blog
: 48
: 175
Kayıt tarihi
: 19.08.13
 
 

Çok bildiğimden değil anlamak ve anlam kazanmak için yazıyorum, anlamlarla var olmak adına, herke..