Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

01 Temmuz '14

 
Kategori
Öykü
 

Hiç bitmeyen ama hiç de bitemeyecek hayal! 12 Eylül 1980 günü (9.Bölüm)

Hiç bitmeyen ama hiç de bitemeyecek hayal! 12 Eylül 1980 günü (9.Bölüm)
 

Balıkçı Hakan


        12  Eylül 1980, sabah saat 05 45 yer İzmir-Menteş ATAT( Atış ve Tatbikat) kampı. İlk duyduğumuzda Türk Ordusunun  üyesi olarak kendimizi daha önemli sanmanın dışında tam bir ne yapacağını bilememe halindeydik,şok yani. Önemli olduğumuzu da sanırım daha  önce yapılan darbelerin ülkemizde övgüyle anılması nedeniyle düşünüyorduk. Öyle miydik? Değildik ama herkes tersini hissettiriyordu bize. Komutanlarımız, ailelerimiz ve tüm Türkiye.

        O gün Harbiyeli olabilmemiz için gerekli deneme sürecini geçmiştik ve  yemin törenimiz vardı. Aslında sonradan anladık ki, yemin törenimizin 8 Eylülden 12 Eylüle alınmasının nedeni, Genel Kurmay Başkanı ve Kuvvet Komutanları ile neredeyse tüm generallerin Kara Harp Okulunun yemin törenine katılacağını bilen hatta davetli olan sivil siyasetçilerin darbeden şüphelenmemesi içinmiş. Türkiye kaynıyordu ve aslında herkesin bildiği bir darbe yapılıyordu.

      Menteş'teki meydana tören kıyafetlerimizle gelmiştik ve bizleri izlemesi gereken ailelerimizden hiç kimse yoktu. Yalnızca bir devre arkadaşımızın annesi vardı. Nasıl girmişti içeriye ben hala bilemiyorum. Or Generallere hazırlanmıştık törenimize en üst rütbeli olarak bir yarbay katılabilmişti. Benim ailemde otelden çıkamamıştı. Yerel komutanlara yalvar yakar akşam üzeri kampa gelebilmiş bir kaç aile vardı.Benim anne babam ve kardeşlerim de. Adana 'dan gelmişlerdi. 74 gün sonra ilk defa görüşüyorduk ve yalnızca yarım saat görüşebildik. aslında onları görmek kadar belki de daha çok İzmir'e çarşı iznine çıkacak olduğuma seviniyordum, olmadı. Kısmet on gün sonrayaymış. 22 Eylül günü trenlerle Ankara'ya dönmek üzere dışarı çıkana kadar da izne  çıkamadık.

       Trene binmeden önce izmir Fuarında bir sat kadar gezebildik ve tesadüfen Gülden Karaböcek şarkı söylüyordu, "Sürünüyorum". İnanılmaz bir tesadüf olmalı, seksen gündür yaptığımız her yanlışta aldığımız emir, "Yat, Sürün" olmuştu. Güldük mü ağladık mı hatırlamıyorum ama hala unutamıyorum.

       Ankara'ya ertesi gün ulaştık. 2.Tabur ve 4.Tabur olarak İstasyondan Sıhhiye meydanına marşlarla ve inanılmaz bir kalabalık, alkış tufanı ile geldik. Türk milleti ne çok seviyordu bizi!

    

      

 
Toplam blog
: 30
: 168
Kayıt tarihi
: 09.01.13
 
 

1986 mülkiye, uluslararası ılıskıler bölümü mezunu. Yazar, sanayici. ..