Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

07 Aralık '06

 
Kategori
Haber
 

Hiç yaşamamış gibi...

Hiç yaşamamış gibi...
 

Haberin başlığı bile insanın tüylerini ürpertiyor; "Sanki hiç yaşamamış gibi ölen kadınlar"... Yüzde sekseni okuma yazma bilmiyor, bazıları yaşadığı şehrin adını bile bilmiyor, yarısına yakını çocuk yaşta anne oluyor ve çoğu şiddete maruz kalıyor...Böyle diyor haberde...

Bu hikayeler bana hiç yabancı gelmiyor. Anneannem 14 yaşında evlenmiş, diyor ki; "Daha çocuktum, aklım oyundaydı, bir sene sonra dayın doğdu." "Yani sen daha 15 yaşında mıydın?" diyorum başını sallıyor. Anneannem 90 yaşında ve bu yaşadıkları bundan tam 76 yıl öncenin hikayesi. Değişen hiç bir şey yok mu? diyorum haberi okuduğumda. Çünkü haberde anlatılanlar anneannemin, babaannemin bana anlattıkları ile aynı... Babaannem de evlendiğinde 13 yaşındaymış...Başkasının düğününe gider gibi gitmiş kendi düğününe...Hiç bir şeyin farkında değilmiş yanında oturan genç adam da öyle...Oyun oynar gibi, evcilik oynar gibi evlenmişler...

Yakın akrabalarımdan birinin anlattıkları geliyor aklıma..."Nişanlıydım" diyor "Daha yaşım 15'di. Köyde çocuklar oyun oynarlardı kaçar giderdim onlarla oyun oynamaya. Annem bağırırdı bana "el gün ne der, sen nişanlısın" derdi. Nişanlı olmak ne demek evlenmek ne demek bildiğim mi vardı ki?" Hüzünle başını önüne eğiyor. Gencecik bir kadın ve yanında kız kardeşi gibi duran genç kızı... "Okumayı çok isterdim" diyor "Böyle mi olurdu şimdi, hiç okuyanla cahil bir olur mu?" diyor "Estağfurullah" diyorum. "Öyle öyle" diyor...

Anlattığım bu hikayelerin kahramanlarının hiç biri hayatı boyunca kendileri için yaşamamışlar...Kendi hayatları olmamış hiç... Eşleri, çocukları için yaşamış, kendilerini yok saymışlar... Gün boyu çalışıp geceleri yataklarına baygın uzanmışlar...Kendi hayatları olduğunu düşünmeye bile vakitleri olmamış...

Şimdi ise intihar ediyorlar...Neden? Çünkü kendi evrenleri dışında başka hayatlar olduğunu biliyorlar...Hapsedildikleri, yaşamaya mahkum oldukları o küçük dünyanın var olan tek dünya olmadığını biliyorlar...Renkli ekranlardan evlerine başka hayatlar aktıkça, onlar mahkum olduklarının kader değil zulüm olduğunu düşünüyorlar... İki ayrı uçta yaşanıyor hayatlar ve denge her zaman onların aleyhine bozuluyor... O ucun aşağı tarafında kalanlar ise tepeye bakıp yaşamlarının anlamlarını arıyorlar...Anlamları yitip gidiyor, herşey bir toz bulutu gibi dağılıyor ve onlar kendilerini boşluktan aşağıya bırakıyorlar...Sanki hiç yaşamamış gibi...

Haber ve Fotoğraf:http://www.milliyet.com.tr/2006/12/07/yasam/axyas02.html

 
Toplam blog
: 408
: 1090
Kayıt tarihi
: 17.06.06
 
 

Gazetecilik okudum... Ama gazeteciliği sırf yazabilme serüvenine bir adım daha yaklaşabilmek için ok..