Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

04 Ağustos '09

 
Kategori
Gündelik Yaşam
 

Hiçbir babaya yakışmaz ölüm

Hiçbir babaya yakışmaz ölüm
 

Ölüm yakışmaz kimseye, ölüm çaresizliğimizin bu dünyadaki yegâne kanıtı bize, insan var olsun diye yaratıldı ona sual yok, lakin ölüm de bu hayatın malesef vazgeçilmez bir parçası. Hepimiz görevimizi tamamladığımız vakit oraya gideceğiz bu aşikâr ama peki ardımızda bıraktığımız ne olacak?

Gerçekten birşeyler bırakıyor muyuz ardımızda; dişe dokunur bir eser adına, gözü yaşlı evlatlardan ve eşlerden, torunlardan gayrı, kaçımız zamanımıza damga vuracak bir eser bırakıyoruz ardımızda delik bir çuldan gayrı? Çok sormuşumdur bu soruyu kendime, insan kendine geldiği vakit çok cömert bir acımasızlıkla iç muhasebesi yapıp, çoğu zaman kendini suçluyor ama ya peki ardımızda gerçekten bıraktıklarımız bizim hakkımızda ne düşünüyor? Bence işin anahtarı bu…

İzlerken beni gerçekten etkileyen bir, iki film vardır. Bunlardan biri de “Babam ve Oğlum”. Orada Sadık, hastane odasındayken kendi deyimi ile “Hep bu olmamışlık vardı aramızda” dediği babasının ona ettiği unutulmaz sözler gelir aklıma. Kendisine göre cahil(?) ve konuşmaktan aciz toprak ağası babası kominist olduğu için baba otağını terk eden oğluna dönüp der ki ölüm döşeğinde “Evlatlar babalarını hep hatırlamak istediği gibi hatırlar Sadık, Deniz de (Sadık'ın oğlu) seni öyle hatırlayacak.” Yani hastane odasındaki ölüme her an biraz daha yaklaştıkları için zayıflayan halleri ile değil. Hep gözlerinde yarattıkları bir kahraman, rol modeli insan, varlığından gurur duyalası babası olarak hatırlayacak.

“Ozanlara” başlıklı yazımda bahsetmiştim, yitip giden ozanlarımızdan ve onlara olan özlemimden, büyük ozanlardan biri idi Âşık Mahsuni Şerif ve elbette ki, onu benden daha fazla özleyen birileri vardı, Emrah Mahsuni yani oğlu bunlarından başında gelmekteydi. Babasına olan özlemini öyle bir dile ve saza getirdi ki, gözlerimizde tutamadık tomurcukları, yaradanına serzendiği bu güzel türkü ile hüzünlere daldık.

Özledim Babam

Es de kokun gelsin Hacı Bektaş’tan
Sana gelen gelsin, delikli taş’tan
Yalvarsam Allah’a, gelmez mi baştan?
Her zaman yolunu gözlerim babam..

Ummana dalıp da hayalin görsem
Canımdan can katıp geri getirsem
Sarılıp boynuna, hoş geldin desem
Yine gel dünya’ya özlerim babam

Senden gelir sana gider bu yolum
Gönlümde baharım hasretim gülüm
Mahsuni Şerif’e yakışmaz ölüm
Doymadan Emrah’ın nereye babam?

Sormak istediğim sadece şu, babası Âşık Mahsuni Şerif değil de, yalnızca Şerif olsaydı Emrah bu özlem dolu türküyü babasına yakmayacak mıydı? Ben cevabı biliyorum; Ege’nin şirin köylerinden birinde ilkokul mezunu, kendi halinde bir bağcı olan dünyalar güzeli insan dedem, babamın aklına ne zaman gelse hala hiç erinmeden, gücenmeden oturur gözyaşı döker. Üniversiteden dereceyle mezun olup iş camiasında çok sayılan sevilen, aynı güzellikteki oğlu babam ve dahi torunu ben, Tevfik Munzevi.

Hiçbir babaya yakışmaz zira ölüm, bu hayatta geride bıraktığın ne olursa olsun, sağlam karakterli, iyi aile terbiyesi almış, hakkaniyetli, sağduyulu, dürüst bir evlat bırakmışsan dahi, eserin elbet birgün adını bir yerlerede yaşatır ve yüceltir, hiç olmadı kendi kalbinde, seni nurlar içinde anarken gözleri yaşlı.

O zaman son derece açıktır ki, sen çok güzel bir eser bırakmışsın arkadaki insanlar eserin olan evladına sevgi ve saygı duymakta. Ona kazandırdığın ulvi erdemler olan, dürüstlük, yüce gönülüllük, cömertlik, hakkaniyetlik, açık sözlülük, adalet sayesinde yegâne eserin oğlunu baş tacı etmekte ve sevmekte. Daha ne kadar büyük eser bırakacaksın ki, onun yetiştirdiği evlarlar senin değerlerini yaymak için sırada beklemekte, bu sahip oldukları değerlerle kim bilir kaç insanın hayatı değiştirip yüceltmekte.

Varlığından ötürü her zaman gurur duyduğum dedelerim ve babama itaf ediyorum ve tekrar diyorum ki, ne olursa olsun, kim olursa, sıfatı variyeti ne kadar olursa, doğru evlat yetiştirmiş “Hiçbir babaya yakışmaz ölüm.” Sonsuz saygı ve sevgilerim ile...

 
Toplam blog
: 58
: 795
Kayıt tarihi
: 14.01.08
 
 

1978'de dünyaya gelmişim şirin bir anne babanın ilk erkek evladı olarak. Istanbul'a göçmüşüz sonra k..