Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

08 Mayıs '08

 
Kategori
Psikoloji
 

Hiçbir şey yapmamak

Hiçbir şey yapmamak
 

Tembellik mi?

Hayır, tam tersi; eskisinden daha çok ders, daha fazla öğrenci...

Mücadeleyi bırakıp savaş alanını terk etmek mi?

Hayır, kanımın son damlasına kadar mücadele, pes etmeden uğraşma...

İnsanları kendi haline bırakıp "Kim ne yaparsa yapsın?" modlarına mı girmek?

Hayır, daha fazla markaj, daha fazla tırmalama...

Peki ne o zaman?

Hiçbir şey yapmamak ne?

Ne yaparsak yapalım, hangi kararı alırsak alalım -hele kentte yaşıyorsanız- günlük yaşamın hayhuyundan kurtulmanın imkanı yok. Siz istediğiniz kadar zırhlarınızı kuşanın, kafanızı kuma gömün, patronunuz, komşunuz, sevgiliniz, anne babanız , çocuğunuz gelir, o koca kafanızı kumdan çıkarır; gözünüze, burnunuza, kulağınıza kaçmış kumları da temizleyerek yapmanız gerekenleri söyler, anlayıp anlamadığınız da onaylattırdıktan sonra kümesine gider. Çünkü bu dünya horozların, kazların, devekuşlarının, kartalların ve bilumum kanatlı yaratığın aynı kümeste yaşadığı şenlikli bir hayvanat bahçesidir.

Şayet bu bahçenin içinde kalırsınız, tüylerinizi yolarlar, ibiğinizi gagalarlar. Zaten verdiğimiz mücadele de ibiğimizi koruma, tüyümüze sahip çıkma mücadelesi değil midir?

Bir şey keşfettim:

Hiçbir şey yapmamak...

Bu hayhuyun içinde kalıp da hiçbir şey yapmamak mümkün..

Az önce değindim;ama biraz açayım:

Kendinizin kanatlı bir yaratık olduğunuzu unutacaksınız; yani sizi gagalayacaklar, siz onları gagalayacaksınız; ama bir kuş olduğunuzu unutacaksınız. O hayvanat bahçesini gezmeye gelen bir ziyaretçi gibi hissedeceksiniz kendinizi.

İnanın hiçbir şey yapmamış kadar sakin, huzurlu hissediyorsunuz kendinizi...

Bazen kanatlı hayvanlar kümesinden kaçıp saklandığımız "ev"imize geldiğimde, biraz bakım yapıp kendime, kendimin elinden tutuyorum ve sokağa çıkarıyorum. Günlük yaşamın keşmekeşinden kurtulan zavallı kendim şaşkına dönmüş bir haldeyken onu öylesine bırakıp kaçıyorum...

Evimdeyim..

Kümesim kendimle beraber sokakta...

Birkaç saat sonra kendim salya sümük eve geliyor, ağlıyor zırlıyor; insanların iki yüzlülüğünden, acımasızlığından bahsediyor...

Gülüyorum...

Birkaç saatliğine de olsa " hiçbir şey yapmamak" odasında oksijen tüpüne bağlı kalmanın, yaşamamın anlamını keşfetmenin mutluluğunu yaşıyorum

Kendimi kendimden kovuyorum. Bu hırslı, bencil misafiri kovuyorum...

 
Toplam blog
: 114
: 1620
Kayıt tarihi
: 01.08.07
 
 

1964'te Ankara'da doğdum. Meslek lisesinin elektrik bölümünü bitirip fabrikada ve şantiyede çalıştım..