Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

05 Mayıs '10

 
Kategori
Gelenekler
 

Hıdırellez

Geldi işte Hıdırellez (Hızır-İlyas); toprağın, tohumun ve suyun birleştiği gün. Ne var ki güneşi unutmuşlar. Hızır ve İlyas Hazretleri toprak, su ve tohum ile geldiler ve bendeki güneşi istediler. “Herkesin ve her şeyin güneşi kendindendir; bırakın siz suyu-toprağı-tohumu, onlar bulur güneşin yolunu”, dedim.

"Sıcacık bir Mayıs sabahıydı ayak bastığımda karaya. Aldım başımı, yürüdüm gittim yakındaki ormana, küçük kuşların sabah konserini dinlemeye. Bir küçük açıklığa vardığımda, ulu bir köknarla tanıştım; "Ben senin dedeni de bilirim" der gibi uzatmıştı dallarını. Ulu köknarın koyu yeşil gölgesine sırtüstü uzanıp yattım; mavi gökte yüzen buluta yüzüstü uzanmış ruhumu seyrettim. Ne de çok özlemişiz ki birbirimizi, gün kuşluğa döndüğünde bulut hâlâ köknarın dallarına takılı kalmıştı. Kalktım üfledim buluta, birlikte yürüdük karşı tepeye. Kardeşim Hızır gelmiş el sallıyordu karşı tepeden..."

Yarın Mayıs’ın altısı yılın en sevdiğim günüdür. Dirilen doğanın kılık değiştirip çiçek olduğu, toprak olduğu, yeşil, mavi, erguvan ve papatya olduğu gündür. Yeniden başlayabilmek ve geri dönmemek için geçmişimi taşıma gücü verir bana. Su perisine âşık olduğum, fakat, şaşırarak orman perisiyle yattığım gündür. Yarın, Hızır ve İlyas Hazretleri’nin ellerinden öpeceğim… Hoş geldin Hıdırellez!

Akşamına kıyamet kopacağını bilsem bile tıraş olur günaydın derim yarın doğacak güne. Yağmur yoksa havada kendimi kırlara vurmalıyım. Hz. Hızır’ın ayak basmadığı yerlerde boynu bükük papatya kalmasın diye, akşama kadar papatya falları açmalıyım...

Hıdırellez geldi, hoş geldi, hoş bulduk...
***

Büyüme ayıdır Mayıs. Yılın beşinci ayının Latincesi "Maius"tur, yani "Bitkileri büyüten ay" demek... (Zaman 22 Mayıs'ta İkizler Burcu'na girecek. Hiçbir burçtan medet ummam, fakat sevdiğim tek burç da budur hani. Bu yüzden doğum tarihim tutmasa da kendimi bu burca yakıştırırım. Annem de zaten, “sen doğduğunda mısırlar koçan vermişti” der hep. Bu da ikizler burcuna uyar)

Yüksek enerjili bir aydır Mayıs. Havalar ısınır ısınmasına da, büyük fırtınaların ayıdır. Filizkıran, Çiçek, Kokulya ve Ülker adlı fırtınalar şemsiyeleri, etekleri uçuşturur. (En sakatı da insanın içinde kopan Mayıs fırtınalarıdır. İnsanın içindeki fırtına bazan ses verir, ses söz olur gönülleri dillendirir)

“Çekmecem çekilmiyor - Gümüşten seçilmiyor - Gönül bir top ibrişim - Dolaşmış çözülmüyor”

“Altından oklavayım - Gümüşten baklavayım - Yar elinde üç gül var - Ben onun yaprağıyım”

Mayısta açar güllerin en güzelleri. İncire, dut ağaçlarına, ceviz ağaçlarına, fındığa, kestaneye yaprak ve düdük aşıları yapılır. Maydanoz, hıyar, kabak, patlıcan bu ayda dikilir. Ya efendi, Mayıs’ta yapılacak çok iş var çok! Öyle ama, bahar iyice bir başa vurunca Mayıs'ta, bu işleri kim ne zaman yapacak ki? Belki de bu yüzden "yetiş ya Hızır!" diye bağırmaktadır insan...

Yarın 6 Mayıs; Hıdrellez. Bahar başınıza vuracak benden söylemesi... Hıdrellez'le ilgili bir sürü efsane vardır. Anadolu halk inanışında Hıdrellez yaz mevsiminin başladığı gündür. "Hıdrellez" diye anılması ayrı düşmüş iki peygamberin kucaklaşan adlarından gelir. Hızır, Hıdır yahut Hadır, Arapça bir kelime olup, yeşillik mânasına gelmektedir. İlyas İsrailoğulları Peygamber soyundan olup Kur'ân-ı Kerîm'de ismi geçen ve Tevrat'ta "Elia" diye geçen peygamberdir.

Peygamber sıfatlı Hızır ve İlyas kardeş gibidirler; ilahi kaderin kararıyla ayrı düşmüşler. Allah yılda bir gün kavuşmalarına izin vermiş. "Hıdırellez" Hızır ve İlyas adlarının birleştirilmesinden türetilmiştir; (Hızır-İlyas, ya da Hıdır-Elia). Hızır, hayat suyu (ab-ı hayat) içerek ölümsüzlüğe ulaşmış; özellikle de baharda insanlar arasında dolaşarak onlara yardım eden, bolluk-bereket ve sağlık dağıtandır. Hızır'ın kardeşi sayılan İlyas denizcilerin ve denizdeki yaşamın koruyucu bekçisidir.

Denizcilerin koruyucusu Hz. İlyas'ın karada yaşayan Hz. Hızır'ı ziyarete geldiğine inanılan 6 Mayıs günü Hıdırellez olarak anılır. Hz. Hızır da karadaki yaşamın koruyucusudur. Bu iki peygamber inancını ben çevreci felsefenin ölümsüz aksakalı sayarım. Bu kutlu buluşmayı isteklerini emeksiz elde etmenin bir fırsatı belleyen uyanık insanlar dileklerini bugün Hz. Hızır'a sunarlar. Denizden dönen İlyas'ı kucakladığı bugün çok mutlu olan Hızır karada kimsenin mutsuz dolaşıp keyfini bozmasını istemediği için herkesin dileğini yerine getirir. Herkes canının istediği gibi dilekte bulunamaz tabi. Geleneğin kuralına uygun dilekte bulunulmazsa dilek hava cıva olur kaybolur.

Hıdırellez'de güle duran ağaçlara, gül fidanlarına dilek kayıtlı kâğıtlar takılır, bezler bağlanır. Diplerine bırakılsa da olur. "Ahdim mi büyük, bahtım mı?" diye de dilek üstüne niyet edilir. Ya da güneş doğarken dilekler suya bırakılır. "Arzuhal sundum deryaya, derya da sunsun Mevla'ya."

Bugün yemekler yapılır, kırlara çayırlara, subaşlarına eğlenmeye çıkılır. Bugün birbirinin yemeğinden araklamak da sevaptan sayılır. Ayrıca bugün adettendir, yeni elbiseler giyilir. Evet, Hızır bugün kardeşi saydığı İlyas'ı mutlu şenliklerle karşılamak için karada darda kalanların imdadına tez yetişmektedir. Anadolu inancında Hızır'ın bastığı yerde otlar daha gür yeşerir, çiçekler görkemli açar. Bence Hıdrellez'de, doğa insanoğlunu bir kez daha affediyor.

Hani dedik ya bugün niyetler gül ağaçlarının dibine bırakılır, ya da denize salınır diye. Sakın ha sakın yazmaya kalkmayasınız dileklerinizi. Geleneğe göre, dileğin resmi çizilir. Bebek isteyen bebek resmi, beşik resmi yapacak. Araba isteyen araba, yat isteyenler yat, ev isteyenler ev resmi çizecek; ya bırakacak gül dibine, ya salacak deryaya. (Sanırım Hızır her ne kadar ölümsüz özellikli olsa da bütün dünya dillerini henüz öğrenmiş değil. Bu yüzden karışıklık ve anlaşmazlık olmasın diye dileklerin resmini istiyor olabilir)

Geceden gül dalına para dolu bir kese asılırsa çok para sahibi olunacağına; gül fidanının dibine taşlarla veya çöplerle ev biçiminde bir şekil çizilirse ev sahibi olunacağına inanılır. Eskiden özellikle İstanbul’da Hıdrellez günleri çok canlı ve renkli geçermiş. İstanbullu eğlenmek için Kâğıthane, Bentler, Küçüksu, Beykoz çayırı, Okmeydanı gibi mesire yerlerine doluşurmuş. Bugün Hıdrellez hâlâ Anadolu ve Trakya’daki birçok kentler, kasabalar ve köylerde aynı canlı şenliklerle kutlanmaktadır.

Hadi sallanmayın doğru deniz kıyısına. Ya da bir gül fidanı dibine. Dileklerinizde aç gözlü olmayın; Hızır açgözlüyü sevmez haberiniz ola. Zaten bugünü dilemeyen yarını da kaybedermiş. Bugünü mutlu etmesini dileyin; kocaman bir gülümseme çizin dilek kâğıdına Hızır anlayacaktır hemen. Yarın da bugünü anımsayıp özleyerek kendiniz bir mutluluk yaparsınız artık...

Mutluluk isteyenler insan yüzünü simgeleyen yuvarlak içine kocaman bir gülümseme, barış isteyenler ağzında zeytin dalı bir kuş çizsinler. Hızır şıp diye anlayacaktır dileğinizi. İşi en zor olanlar gönüllerine göre bir sevgili isteyenler... Gel de çiz çizebilirsen gönlündeki sevgiliyi. Bir çizimlik hata yapsanız yandınız. Geri de veremezsiniz Hıdırellez sevgilisini. Siz iyisi mi çıkın dışarı Hıdırellez Şenliği'ne gidin; sevgilinizi orada kendiniz arayıp bulun. Hadi hazırlanın, yarın doğru Hıdırellez'e...

Muharrem Soyek

 
Toplam blog
: 363
: 1765
Kayıt tarihi
: 04.08.08
 
 

Parasız yatılı Darüşşafaka Özel Lisesi'nde iki yılı hazırlık sınıfı olmak üzere yedi buçuk yıl ok..