Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

14 Mart '12

 
Kategori
Dünya Şehirleri
 

Hindistan turu

Hindistan turu
 

"Kansav Arslan" Hindistan Turu


HİNDİSTAN TURU ve ORCHHA

Daha önce Hindistan'a gidenler insanın hayatında muhakkak en az bir defa Hindistan'ı görmesi gerektiğini söylüyorlardı. Neden en az bir defa ve neden daha çok değil de sadece bir defa??
Çünkü Hindistan gezisi diğer gezilerden gerçekten farklı, kendinizi bir belgeselin içerisinde gezinirken görüyorsunuz. Ben de bunu yaşadım. Sanki başıboş bir ülke gibi, yollar bozuk, kuralları takan yok, bir kamyonete 25 kişi binerek seyahat eden insanlar, otobüsün üstünde yolculuk edenler, yollarda inek sürüleri, çöpleri karıştıran domuzlar, yolda karşıdan karşıya geçen maymun sürüleri, yakanıza yapışarak sizi kovalayan işportacı çocuklar... Ama Hindistan barış dolu bir ülke, o kadar düzensizlik ve kargaşaya rağmen hiçbir olumsuz davranış, kavga veya tartışmaya şahit olmadık.


Yalnız önemli bir nokta var. Kimseyi Hindistan'a zorla götürmeyin. Sizinle seyahat edecek birisini bulamadıysanız geziye yalnız gidin. Grubumuzda bunun iki çiftte bu sorunlar yaşandı. Bir kadın yolcumuz çok merak ettiği Hindistan'a, zorlayarak eşini getirmişti. Bir diğer adam ise zorlayarak hanımını getirmişti. Zoraki Hindistan'a gidilmez, hayat standardınızın düşeceğine, etraftaki çöp, toz, duman ve kötü kokulara rağmen gezebileceğinize emin olarak yolculuğa çıkmalısınız. Seyahat acenteleri konforlu oteller sunmasına rağmen, otelden dışarı çıkıp kendi başıma biraz etrafta gezineyim diyebileceğiniz bir ülke değil Hindistan. Aman yanlış anlaşılmasın, güvenlikten veya başınıza kötü bir şey geleceğinden değil, ülke sefalet içinde olduğu için.


Ülkenin en enteresan tarafları Babürler ve Hinduizm... Ama Hindistan'ı gezerek Hinduizm'i öğrenirim derseniz, gezi sonrası büyük bir hayal kırıklığı ile dönersiniz. Gezi öncesi muhakkak Hindu dini ve tanrılarını okuyun. Binlerce tanrısı olan Hinduizm'de, tapınaklar çoğunlukla; Brahma (yaratıcı tanrı), Vişnu (koruyucu tanrı) ve Şiva (kötülükleri yok edici tanrı) olmak üzere üç ana tanrıya adanmıştır. Bir de onların birinci dereceden akrabaları, eş ve çocukları. Çocuklardan en sevimlisi ise kötü kaderli Ganeşa, fil başlı bu tanrı bilgeliği sembolize ediyor. Ganeşa Hinduizm dininin koruyucusu ve bekçisi olarak kabul edilir, Hindu olmak isteyen kişi, ilk önce Ganeşa'ya ibadet etmeli kendisini ve samimiyetini ona kabul ettirmelidir, bütün Hindulara göre Ganeşa'ya ibadet etmeden onun "dostluğunu" kazanmadan Hindu olmak mümkün değildir. Her türlü Hindu duasında ilk önce Ganeşa'ya dua edilir, bu küçük dua Hint besmelesidir: "Aum Sri Ganapataye namah" veya "Aum Sri Ganesha namah". Bu sevimli fil başı tanrının heykeli, Hindistan'dan alınabilecek en güzel hatıralık eşyalardan biridir.


Hindistan'da kast sistemini de unutmamak gerek; bunlar modernleşen dünyamızda dahi, halen geleneklerde ve sosyal yaşantıda devam ediyor. Eskiden daha katı olan bu kast sistemi içerisinde; kimin hangi mesleği yapacağını kast sistemi belirliyor ve ancak aynı kast içindekiler birbirleriyle evlenebiliyorlardı. Bir de kast sistemi dışında kalan ve dâhil edilmeyenler (dokunulmazlar) var. Bunlar paryalar olarak biliniyor ve insanlığın en aşağı tabakasında yer alırlar ve hiçbir hakları yoktur.

Türkiye’ye gelen yabancı turistlere de rehberlik yapmaktayım. Kapadokya ve Ege Bölgesi’ni kapsayan bir haftalık “Batı Turu” grubunda, bir defasında Hindistan’dan gelmiş bir aile de vardı. Öğle yemeklerinde restorana gitmeden önce, onlar için restoranı arayarak özellikle vejetaryen yemeği istiyordum. Diğerleri kebap yerken onlara zeytinyağlı ve benzeri sebze yemekleri servis ediliyordu. Bir kaç gün sonra Hindu adam yanıma geldi ve “neden bize kebap vermiyorlar?” diye sordu. Ben de “sizin için özel notta vejetaryen yemek, Hindu aile” yazıyor deyince. Adam “biz Türkiye’de özellikle Türk Kebabı yemek istiyoruz ama” dedi. Ben “siz Hindu değil misiniz? Bizim kebaplar dana eti” dediğimde, “tamam biz Hindu’yuz ama laik Hindu’yuz, sen bize kebap söyle” dedi. Böylece, modernleşen dünyada laik Hindu’larla da tanışmış oldum.


Şimdi gelelim Hindistan gezimize.. Bu yazımda Khajuraho ve Jhansi arasında gezdiğimiz Orchha’dan bahsedeceğim; ormanlar içerisinde kalmış Kamasutra tapınakları ile ünlü esrarengiz Khajuraho şehrinden, Taç Mahal'in bulunduğu Agra şehrine gitmek üzere sabah yola çıktık. Yolda trafik yok denecek kadar az ama araçlar daracık şehirlerarası yolda ilerlerken, yolu ortalayarak gidiyorlar, karşıdan gelen araçlar da bu şekilde geliyor ama tam araçlar birbirine çarpacak kadar yaklaştığında her iki araçta kendi şeridine geçerek yola devam ediyor. Tabi iki bu seyahat bizde başta endişe yarattı ama alıştıktan sonra bütün yolcular eğlenmeye ve bu anı kameralarına kaydetmeye çalıştı. Bir de yol boyunca vergi alan görevliler var. Otopark girişlerindekine benzer açılır kapanır bir direk başında bekleyen bu görevliler, turist arabalarını değil ama yük taşıyan halkı denetliyor ve özellikle de kaçak ağaç kesenleri. Bu görevliler hem vergi alıyorlar hem de kaçakçılık ile mücadele ediyorlar. Esasen Hindistan'da sıkı bir denetim olabileceğine insanın inanası da gelmiyor, sanki devlet tüm vatandaşları kendi hallerine bırakmış gibi bir hava var. Yaklaşık 150 km yolculuk ardından, öğle saatlerinde vardığımız Orchha'a bu kadar muazzam bir kale ile karşılaşmak beni çok şaşırttı. Zaten Hindistan gezisinde her şaşırmaya alışmıştık. Jhansi'ye 18 km uzaklıkta bulunan Orchha'da bir çok kaliteli otel de var. Gerçekten ilginç ama biz de öğle yemeğimizi, bir çok batılı turistle birlikte, beş yıldızlı bir tatil köyünde açık büfe olarak aldık. Ben de pizza yedim!


Otellerde turist grupları haricinde birçok kendi başına bölgeye gelmiş turist de var. Orchha gezilecek yerler yürüme mesafesi içinde bulunuyor ve oteller de kalan müşterilerine her gün rehberli, yürüyerek şehir turu düzenliyorlar.


Şehir, Sanskritçe "sazlık içeren" anlamına gelen "Vetravati" olarak da bilinen Betva nehrinin yanında kurulmuş. Betva; Yamuna nehrinin bir kolu ve üzerinde Rajghat, Matatila ve Dam Parichha isimli üç baraj bulunuyor. Bu nehirden Hindu destanı Mahabharata'da da bahsedilmektedir. Orchha'da; muhteşem bir kalenin yanısıra, Laksmi Narayan, Ram Raja ve Chaturbhuj Tapınakları bulunuyor.

Orchha; düzgünce boyalı evleri, pazar tezgahları, çeşitli şehirlerden gelemiş yerli turistleriyle tenha denebilecek kadar az insanın bulunduğu, Betva nehrinin üstünde yer alan bir adada kurulu küçük bir Hint prensliği olan Bundela’nın eski başşehri . Bundela kralı Rudra Pratap (iktidarı 1501-1531) Orchha şehrini kurmuş. Raja Rudra Pratap; Orchha şehrinin inşaatı başlatmış ama bir ineği, kaplanın pençesinden kurtarmak için çalışırken hayatını kaybetmiş. Daha sonra oğlu Madhukar Orchha hükümdarı olarak başarılı olmuş. Şehir bugünkü halini ise Raja Bir Singh Deo döneminde kazanmış, 22 yıllık iktidarı sırasında, Orchha'nın en güzel binaları da dâhil olmak üzere, bölge genelinde toplam 52 kale ve saray inşa edilmiş. Ama şehir 1636 yılında Şah Cihan tarafından Babür İmparatorluğu'na ilhak edilmiş.


Günümüzde Orcha'da Bundele Krallığı döneminde inşa edilmiş; büyük ve zarif kalenin içerisinde 3 tane saray bulunuyor. Bunlardan en önemlisi olan Cihangir Mahal, Moğol imparatoru kudretli Akbar’ın şehri ziyareti anısına Raja Bir Singh tarafından 17. y.y.’da yaptırılmış. Kompleksin içindeki diğer saraylar Raj Mahal ve Praveen Mahal (Sheesh Mahal). Kalenin bir turist gruplarının içeriye girdiği kapısı birde eskiden nehir tarafından girilen süslü kapısı var. Kalenin dış görünümü de iç süslemeleri de hayranlık uyandıracak kadar ince süslemeler ile dolu.

Kalenin girişinde bir grup yerli turist yani Hintli kadının yerde oturmuş tef çalıp dans ettiğini görünce biz de onlara katıldık. Bizimkiler Hintlilere Türk figürlerini gösterince onlar bizi ortalarına alıp alkışlamaya başladılar, grubumuzdan Emel Hanım aramızdan en çok alkışı alan oldu. Daha sonra kale ve içindeki sarayın bölümlerini gezmeye başladık. Orchha Kalesi’nin üst katlarında saray odaları bulunuyor ki, buralara gerçekte dik ve korkuluğu olmayan merdivenlerden çıkılıyor. Üstteki balkonlar ve teraslar da gezinen maymunlar ise kalenin yeni sahipleri olmuşlar, fotoğraflarını çekmek için yanlarına yaklaştığımızda bize saldırıp kovaladılar. Ben gerçekten hızlı kaçtım ama arkamdaki Alman turist o kadar hızlı değildi, maymun saldırısından kurtulmak için sırt çantasını çıkartıp onlara sallamaya başladı. Bu ise maymunları daha da sinirlendirdi ama sonunda bütün turistler birleşerek maymunları püskürtmeyi başardık. Hindistan ilginç bir ülke, her an sizi şaşırtan bir sürprizle karşılaşabiliyorsunuz.


Daha da enteresan olanı; bu kadar kalabalık Hindu toplumunun yüzyıllar boyu önce Müslüman Babür’lerin, daha sonra Hıristiyan İngilizlerin egemenliğinde yaşamış olması…

Orccha’dan öğleden sonra ayrılarak, Agra’ya giden trene binmek üzere Jhansi’ye gittik Jhansi şehri Hindistan'ın kendilerini yöneten bu güçlere karşı başkaldırışlarına şahit olmuş bir kaleye sahip. 1857 yılında İngiliz-Hint ordusunda kullanılan yeni tip fişeklerin yapımında domuz ve inek yağı kullanılması hem Hindu hem de Müslüman askerler arasında infiale neden olmuş. İngiliz ordusunda görevli asker Mangal Pandey kendi ordusunda çıkan bir tartışmada İngiliz çavuşu vurarak öldürmüş. Panley, İngiliz mahkemesi tarafından suçlu bulunarak asılınca Hindistan'da büyük bir ayaklanma çıkmış. İngilizlere karşı isyan eden halk Jhansi Kales’ini ele geçirmiş, İngilizlerin cevabı ise çok kanlı olmuş. İsyan bastırılırken siviller de dahil 5 bin civarında insan hayatını kaybetmiş. Bu olaylar Hindistan Tarihi’nde İngilizlere karşı yapılan 1857 Bağımsızlık Savaşı olarak yerini almış.


Hindistan'da beni en çok etkileyen, insanların bütün bu kargaşaya rağmen çok huzurlu ve rahat görünmeleriydi. Bunu da inançlarından gelen Karma'ya bağladım. Karma; hem fiziksel hem de zihinsel her türlü eylemin sonuçlarının kaçınılmaz olduğunun ifade ediyor; düşündüğümüz her şey ya da yaptığımız her eylemin sonuçlarının, bizi bu yaşamımızda ya da sonraki yaşamımızda etkileyeceğini söyleyen bir kural. Yani; gerçekleştirmiş olduğumuz, fiziksel ya da zihinsel her türlü eylemin etkilerini şu anki gerçek yaşam içinde görmesek bile, bir sonraki yaşamımızda bunların yansımalarıyla yüzleşeceğimize inanıyorlar. İyi bir Hindu olmak, hangi kastta olursanız olun, muhakkak iyi bir Karma'ya sahip olmaktan geçiyor. Bu özetle şudur; iyilik yapan, iyilik bulur; kötülük yapan kötülük bulur. Karma sizin yaşamınızdaki "hal ve gidişat" notlarınız. Uyumlu, sakin, soğukkanlı ve toleranslı olursanız başınıza iyi şeyler gelecektir. Hani bizler başımıza talihsiz bir olay gelince, "neden bunlar hep bana denk gelir?" diye sorar ve cevabını bulamayız ya, Hindular bunun sebebini bulmuşlar; "Kötü Karma". Bu ülkede sefalet ve karmaşa içerisinde yaşayan insanlar, birbirlerine karşı çok saygılı ve toleranslı davranıyorlar. Basit şeylerde "bunun için karmayı bozmaya değmez "diyerek gülüp geçiyorlar.


Siz de Hindistan gezinizde, etrafınızdaki kargaşaya gülüp geçin, gezinizin keyfini çıkartın. Hindistan; insanın ömründe muhakkak en az bir defa görmesi gereken bir yer, unutmayın… Kansav Arslan 2011

 
Toplam blog
: 6
: 4452
Kayıt tarihi
: 26.02.12
 
 

  "Turist Rehberi" kokartı ile Türkiye'de bütün bölgeleri defalarca Amerika'lı, Japon, Avustr..