Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

29 Ocak '08

 
Kategori
Deneme
 

Hiperküpte oyun

Hiperküpte oyun
 

Silkindi ve çevresine baktı. Son zamanlarda bir tik gelmişti üzerine. Sanki birileri onu sürekli gözlüyordu. Gene şizofren takıntılarından biri olduğunu geçirdi aklından. Çantasını açtı ve 4 miligramlık hapından attı ağzına ve susuz yuttu. Bir kaç haftadır devam ettiği tiyatro çalışmalarının kendine yaramadığından dem vurdu. Evet, çalışmalar sırasında keyif alıyordu ama bir şekilde ruhuna neşter atılıyordu. Duygularının ve hissiyatının bu şekilde deşifre edilmesi içten içe beslediği ruhunu deşiyordu sanki. Yıllardır içinde boğuştuğu nevrotizma onu sanatsal hayatında çok yüksek mertebelere taşımıştı lakin, sosyal ilişkilerinde yetersiz yaşantıları vardı. İnsanlarla bir arada olmaktan sıkılıyor, onların söylemlerini dinlemekten imtina ediyordu.

Sanırsam kendine bir dünya kurmuştu ve çevresindeki dünyayı bu dünyaya uyumlandırmaya çalışıyordu. Ne çare ki, dış dünyayı dileklerine göre yönlendirmesi epeyi zordu. Çünkü, sadece niyet ile çevresel olaylar yön değiştirmiyor, şekle girmiyordu. Televizyonda seyrettiği haberler, hayalinde kurduğu ülkeye hiç ama hiç benzemiyordu. Günden güne de uzaklaşıyordu çevresel yaşantılardan. İdeal fikirler vardı sanki kafasında da, bunlar yaşadıkları ile tam bir uyumsuzluk sergiliyordu. Kendini bu ucube dünyaya ne derece kabullendirebilir, ne derece intibak sağlayabilirdi?

Bir uyumsuzluk arayışı değildi onunki. Ya da bir inatlaşma yarışı değildi. Kendini tüm olağanlığıyla kabul etmeye hazırdı. Belli ki, dünya böyle bir yerdi ve dünyayı kendine uydurma şansı olmadığına göre, kendisi bu çapraşık düzene ayak uydurmak zorundaydı. Oldum olası bu "zorundalık" ifadesi hoşuna gitmemişti. Yaşamak bir "zorundalık" gereği olmamalıydı. Heyhat, bunu dilemek için çok geç kalmıştı. Ve hatta dilemesi bir şeye yaramazdı.

Bir zamanlar eline "saklanan sırlar" isimli bir kitap geçmişti. Hayat üzerine pek çok bilgiye bu kitaptan ulaşmıştı. Zihinsel olsun, gerekse duygusal olsun yaşadığı mutlulukların çoğununu bu kitaba borçluydu. Bazen aklına eserdi "acaba bu kitaba rastlamasaydım hayatımdan neler eksilirdi" diye... anında kovardı bu soruyu! Rahatsa, huzurluysa, keyifli ve doyumluysa bunu riske atmanın gereği yoktu. Hayat kısa bir rüyaydı ve en güzel şekilde yaşanmalıydı. Filmi en başa sarıp umulmadık açmazlara sapmanın anlamı yoktu.

Hiperküpte umulmadık yüksek mutluluklar ve yoğun aşklar vardı. Banka hesaplarının şifreleri çözülüyordu birer birer. Burası internet benzeri bir öte alemdi. Sevdikleri ve hoşlandıkları ile ilelebet birlikte olma ihtimali vardı. Hayal ettiği güzellikleri burada bulacaktı ve aşkların en güzeli onu bekliyordu. Sınırsız ve sakınmasız ilişkiler, O'na mutluluklar vaat ediyordu. Derin derin soludu serinliği. Dünyanın tüm karmaşa ve kargaşası üzerinde mutluluk hedefli oynanan bir oyun vardı ve O da bu oyunda en iyi performansı vermek üzere namzetti.

Gürsel Selçuk
www.RuhsalPlatform.com
29 Ocak 2008

 
Toplam blog
: 20
: 459
Kayıt tarihi
: 30.12.07
 
 

Mayıs 2010'dan itibaren TUVA Sanat Atölyesinde Spiritüel Güçleri Geliştirme, Nefes Atölyesi, Holi..