Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

24 Eylül '10

 
Kategori
Güncel
 

Hırsızın hiç suçu yok mu?

Hırsızın hiç suçu yok mu?
 

Fatmagül'ün Suçu Ne?


Nasrettin Hoca'nın dediği gibi hırsızın hiç suçu yoktur benim ülkemde. Fatura suçluya kesilmez. Mağdur olan, kurban olan aynı zamanda suçludur. Bu tespitimi son günlerde pekiştiren yorumlarla karşılaşıyorum. Malum ylül ayı ile beraber dizi sezonu başladı ve bazı diziler seyircileri ekran başına kilitliyor. Bunlardan biri de tecavüz sahnesi nedense çok merak edilen "Fatmagül'ün suçu ne!" Filmini izlemiş olanlar bilirler aslında film sosyal bir yaradan bahsetmektedir.
Tecavüze uğrayan kadının toplumda suçludan çok daha fazla yargılandığı bir ülkede yaşadığımızı anlatır. Zira Fatmagül tecavüze uğrar ve tecavüzcülerinden biri ile evlendirilir ki bunda kendi rızası söz konusu değildir, toplum baskısı yüzünden mecbur kalır; diğer tecavüzcüler aynı zamanda zengin de oldukları için ceza almaktan kurtulurlar.
Evlendirildiği kişi de Fatmagül'ü suçlamaktadır. Zira tek başına bir genç kızın o saatte tek başına orada ne işi vardır? İşte bu noktada gerçekten ciddi bir sosyal bozuklukla karşı karşıyayız. Eğer ülkenizde kadınlar yalnız başına olduklarında en büyük tehlike tecavüze uğramak ise o ülkede ciddi sosyal problemler var demektir.
Kırsal bir alanda eğer tenha bir yerde iseniz başınıza gelebilecek en büyük tehlike karşınıza yabani bir hayvan çıkması olmalıdır. Çünkü aç olan karnını doyurmak için sizi bir yemek olarak görecek ve saldıracaktır. Oysa karşılaştığınız bir erkek olduğunda karşınızdaki bir insandır. İnsan denen varlık ise gelişmiş bir beyne sahiptir, düşünme yetisi ve vicdanı vardır. Dolayısıyla gelişmiş beyni onun suç işlemesine engel olur. Oysa benim ülkemde bu söz konusu değildir. Bir kadının yanında kocası, abisi, babası olmadan dışarda olmaması gereken saatler vardır. Eğer bir kadın o saatlerde dışarıda ise başına gelecek her türlü kötülük hele de tecavüz ona müstehaktır.
İşin en acı tarafı şu günlerde çevremde bu yorumu yapan 19-20 yaşlarında üniversiteli genç kızlar var. Üstelik bu genç kızlar gece geç saatlere kadar Taksim'in barlarında içip sarhoş olmaktan çekinmemektedirler. Öyle bir toplum düşünün ki kadının en büyük düşmanı yine kadınlar olsun. Ben böyle bir yorumu vicdanı olan hiç bir insandan beklemezken bir genç kızdan bu yorumu duymak tüylerimi diken diken etti. "Aman canım o da o saatte orda olmasaydı." Suça bakar mısınız; tenha saatte dışarda olmak. Oysa uyuşturucu kullanan, limitsizce içki içen ve bir yabani hayvandan farksız bir şekilde bir genç kıza tecavüz edenlerle ilgili tek olumsuz yorum yok. Ancak başında kavak yelleri esen, aşkın tüm hücrelerini sarıp, aklını başından aldığı yaşta bir genç kız; sevgilisini bir süre göremeyeceği bir yolculuğa uğurlamaya gittiği için SUÇLU!
Ey ahali kendinize gelin, elinizi vicdanınıza koyun da bir düşünün, bu yaşananlar bir dizide anlatılsa da pek çok benzeri ülkemde her gün 3.sayfa haberlerinde yer alıyor. Bir gün sizin de karınız, kızınız, bacınız bu zihniyetin kurbanı olabilir. Ateş sadece düştüğü yeri yakar. Aynı zihniyet sevdiği gence güvenip evine gittiği için Münevver Karabulut'u da yargılamıştır. Bu ülkede kadınlar başlarına gelen olaylarda kurban olsalar da SUÇLU ilan edilirler. Oysa siz kötülerle karşılaşmadığınız için şanslısınız. Zira kötüler her an, her yerde pusuda fırsat beklerler. O an onlarla karşılaşmak ise emin olun kimsenin istediği birşey değildir.
Annesi ile beraber bir komşu ziyaretinden dönerken tiner çekmiş itlerin zorla arabaya sokmalarıyla kaçırdıkları Anaokulu öğretmeni, o an o sokaktan geçmekte olduğu için mi hak etmiştir başına gelenleri. Suç her yerde suçtur ve suçu işleyen suçludur. Kurban değildir başına gelenlerden mesul tutulması gereken.
Memleketimizde bu zihniyet yüzünden bir anlık zayıflığına yenik düşen genç kızlar istenmeyen hamilelikleri sonucunda doğan bebeklerinin canına kıymaktadırlar. Bu ülkede erkekler uçkurlarının bedelini ödemezler. Kuyruk sallmıştır illa bir kadın. Kuyruğun peşine takılan asla suçlu olmaz, kuyruğu salladığı iddia edilen taraftır SUÇLU. Ödenen bedeller ise çok ağırdır kadınlar için. Tabii bir zar taşımayan, hamile kalma riski olmayan erkek güruhu niye kendini tutsun ki. Zaten yine hastalıklı bir görüş de kadınların tecavüzden haz aldıkları yönündedir ki hiç bir normal kadın yoktur ki tecavüzden haz alsın. Aksine tecavüz kadın üzerinde çoğunlukla ölene kadar silinmeyecek travmalar bırakan bir olaydır. Tecavüzün kadınlar üzerinde ne kadar ağır psikolojik travmalara neden olduğu tüm erkekler tarafından bilinmelidir.
Gelişmişlik modern giysiler giyip, modern masalarda yemek yiyip, modern tuvaletlere yapmakla olmamaktadır. Gelişmiş insan, karşısındakini insan olarak gören ve insan olmanın gereklerini yerine getiren insandır. Aksi takdirde dağdaki vahşi hayvanlar kadar bile beyni gelişmemiş, zavallı ve yabani bir yaratıktan başka birşey değildir.
Yazımın yalnızca erkeklere ithafen yazıldığı düşünülmesin aksine burda pek çok şeyi hemcinslerimi biraz daha düşünerek doğru yorumları yapmaya davet etmektir amacım. Biz kadınlar eğer kendi hemcinslerimizi gelişmemiş erkek bakış açısıyla bakarak kurban iken suçlu ilan edersek pek çok erkeğin ekmeğine yağ sürmüş oluruz. Burada kastedilen asla vicdan sahibi, gelişmiş insan profiline uyan erkekler değildir tabii ki.
Bu yazıyı yazdıktan sonra gazetenin internet sayfasına baktım, en az 3 tecavüz veya taciz haberi vardı ki bunlardan biri durakta bekleyen bir öğretmenin tecavüze uğrayıp öldürülmesi ile sonuçlanmış. Lütfen kime yapılırsa yapılsın tecavüzü meşrulaştıran zihniyete karşı çıkalım. Suçu gerçek sahibine iade edelim ki cezasını çeksin aksi taktirde bedel ödeyen hep kurbanlar olacak bu ülkede. Bence Fatmagül'ün suçu yok suçlu vicdanını uçkurunda unutmuş dört yabani hayvandır...

 
Toplam blog
: 17
: 4410
Kayıt tarihi
: 03.09.07
 
 

Yazmayı seviyorum, fikirlerimi paylaşmayı da seviyorum. Dolayısıyla işte burdayım. ..