Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

07 Ekim '19

 
Kategori
Kültürler
 

Hırsızlık Kültürü

Olay ile ilgili ilk ipuçları, bana sadece bir tesadüf gibi görünmüştü; düğün fotoğrafları paylaştığım web sitemde yer alan müşteri yorumları sayfasına çok sayıda ziyaretçi geliyordu. Ancak bu sayfaya ulaşanlar, siteyi dolaşırken yorumları merak edip gelenler değildi. İnsanlar, arama motorlarından doğrudan yorum sayfama akıyorlardı.

 

Biraz araştırınca durum ilginçleşmeye başladı. Bu ziyaretçilerin arama motorlarında kullandığı anahtar kelimeleri görebiliyordum. Bilinçli olarak, benim de dahil olduğum meslek grubundaki kişilere yapılan pozitif yorumları arıyorlardı. 

 

Bu durum şaşırtıcı olmakla birlikte, benim için hala rahatsız edici değildi. Safça, "insanlar kendi hizmet aldıkları kişilere teşekkür mektubu yazmak için ilham arıyorlardır" diye düşündüm. Sonuçta aldığı hizmetten memnun olan kişiler sadece benim müşterilerim olamazdı.

 

Bu noktada sadece bir burukluk hissetmiştim. Minnettar olduğunuz bir kişiye teşekkür mektubu yazmak için kelimeleri bir araya getirememek, başka örnekleri inceleyerek ilham alma ihtiyacı duymak, insanların eğitim seviyelerini ve yaratıcılıklarını sorgulattı bana.

 

Sonra bir merak aldı beni. Acaba bu yorumlardan hangisini, kim, nereye yazmak için örneklemişti? Ne kadarını örnek alıyorlardı? Bunu da araştırdım. İşte asıl şoku o zaman yaşadım.

 

Sadece 1-2 yorum değil, sayfamdaki bir çok yorumun, bir çok farklı firmanın web sitesinde yer aldığını gördüm. Üstelik ilham alınarak değil, bildiğiniz, kelimesi kelimesine kopyalanarak. Bazı yorumların sadece 1-2 paragrafı, bazılarının ise tamamı, sadece gerektiği yerde isimler ve tarihler değiştirilerek, başka sitelere eklenmişti.

 

Ben hala kimseyi suçlamadan, kopyalama işinin diğer firmaların müşterileri tarafından yapıldığını düşünüyordum. Ta ki, firmalardan birinin sitesinde bir değil, birden fazla kopya yorum görene kadar. Artık bu kadarının tesadüf olma ihtimali yoktu. 

 

Artık nihayet anlamış ve üzülerek kabul etmek zorunda kalmıştım ki; yorumları kopyalayanlar, yorum yazmak isteyen kişiler değil, güzel yorumlar almış gibi görünmek isteyen firmalardı. Bu açıkça hırsızlıktı; yorum hırsızlığı.

 

Bulgularımı bir kaç meslektaşımla da paylaştım. Merak edip onlara gelen yorumları da araştırdık. Onlar için de çok olumlu, özenle yazılmış bazı yorumlar, başka firmalar tarafından kopyalanmıştı.

 

Bildiğiniz gibi, Fikir ve Sanat Eserleri Kanunu'na göre, fotoğraf, video, müzik ve benzeri sanat eserlerini izinsiz olarak kullanmak bir suç. İnternette bulduğunuz bu tür eserleri kopyalayıp, kaynak belirtmeden yayınlayamazsınız, ya da kendi eserinizmiş gibi gösteremezsiniz. Fotoğrafların halka açık web sitelerinde yayımlanmış olmaları, bu gerçeği değiştirmez.

 

Bazı meslektaşlarımın çektiği fotoğrafların internetten çalınıp başkaları tarafından kullanıldığına daha önce şahit olmuştum. Benim de kişisel amaçlarla çektiğim bazı fotoğraflarımın, benden habersiz olarak, ticari amaçlarla kullanıldığını görmüştüm. Ama profesyonel fotoğraflarımı kimsenin çalmak istemeyeceğini düşünüyordum. Ne de olsa öyle herkese hitap eden bir tarzım yoktu. 

 

Yorumların çalınabileceğini ise hiç düşünmemiştim. Bazı firmalar benim fotoğraflarımı çalmaya değer bulmayınca, onun yerine, çiftlerimin bana yazdığı yorumları çalmışlardı. Web sitesinde müşteri yorumları göstermenin faydalı olacağını onlar da biliyordu. Ancak, ya müşterilerinden yorum istemeye zahmet etmemiş, ya da istedikleri gibi güzel yorumlar alamamışlardı. 

 

Diyebilirsiniz ki, "Çalınan bir sanat eseri değil, alt tarafı müşteri yorumu. Ne zararı var?"

 

Fotoğraf benim eserim ise, o çalınan yorumlar da, çiftlerimin benim için zaman ayırıp, düşünüp, emek harcayıp yazdığı küçük eserler değil mi? O güzel sözleri, o sıcak duyguları, bana karşı duydukları minneti ifade etmek için kaleme dökmediler mi? Benim ve çalışmalarımın onlara hissettirdiklerini bana aktarırken kullandıkları kelimeleri, ben okuyayım ve kendi platformumda yayınlayayım diye özenle seçmediler mi? 

 

Siz orijinal yorumu yazan kişinin yerinde olsanız, bu emeğinizin sonucunda ortaya çıkan sizin kelimelerinizin, başkası tarafından yazılmış gibi gösterilerek, hiç tanımadığınız, adını bile duymadığınız birinin web sitesinde, izniniz olmadan, sanki kendisi için yazılmış gibi kullanıldığını öğrenseniz ne hissederdiniz? 

 

Bence bu durum, hırsızlık kültürünün ne kadar toplumun içine işlemiş olduğunun, ne kadar normalleştiğinin ürkütücü bir göstergesi aslında. Konu para olmayınca, bizim olmayanı izinsiz alıp bizimmiş gibi kullanmayı çok normal görüyoruz. Daha önce de blog'umda paylaştığım bir yazı, üstelik burada, Milliyet Blog sayfalarında, başka bir yazar tarafından, olduğu gibi kopyalanıp kullanılmıştı. Ben blog yönetimini uyardıktan sonra gerekli işlemleri yaptılar sağolsunlar.

 

Ama korkarım sanal dünyadaki bu bir-iki örnek bile, sadece buzdağının görebildiğimiz tarafı. Fiziksel dünyada da bu hırsızlık kültürünün etkilerini görüyoruz. Neredeyse her gün uğradığım kafede, bahçe masaları ve sandalyeleri, hatta kafenin önündeki kül tablası bile, betona vidalanıyor. Oturduğum mahalledeki, terkedilmiş ve zaten yıllar boyunca yağmalanmış olan tarihi binanın bahçesindeki, eskiden var olan dikenli telleri tutmaya yarayan paslı demir çubukların bile zorlanarak beton zeminden söküldüğünü ve götürüldüğünü gördüm ben. 

 

Biz bu olamayız.

Hırsızlık bizim kültürümüzün bir parçası haline gelmemeli.

Küçük hırsızlıklar görmezden gelinerek normalleştirilmemeli. Yoksa daha büyük hırsızlıklara karşı isyan etmeye yüzümüz tutmaz.

"Aman canım, benden mi çalıyor" denip geçilmemeli. Yoksa er ya da geç, bizden de bir şey çalındığında, kimsenin umrunda olmaz.

 

 
Toplam blog
: 4
: 100
Kayıt tarihi
: 23.05.13
 
 

1974'te İstanbul'da doğdu. Toronto Ryerson University'de aldığı fotoğraf eğitiminin dışında, yerl..