Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

18 Kasım '13

 
Kategori
Tarih
 

Hitler gözlüğüyle Yahudiler

Hitler gözlüğüyle Yahudiler
 

Soykırım konusunu en iyi ifade eden resim


Holokost, Adolf Hitler’in liderliğindeki Nasyonal Sosyalist Alman İşçi Partisi döneminde, Almanya’da ve işgal edilen diğer ülke sınırları içindeki milyonlarca Yahudi’nin sistemli bir şekilde öldürüldükleri katliama verilen isimdir. Bu dönemde öldürülenler sadece Yahudiler olmayıp; Sovyet tutsakları, Polanyalılar, eşcinseller ve Romanlar da katledilmiştir. Ama en büyük katliama Yahudiler maruz kalmış, 9 milyon civarında olan Yahudi nüfusunun yaklaşık 6 milyonu katledilmiştir.

Almanların büyük kitleler halinde soykırıma alet olmasından, destek vermesinden, soykırımın sadece Hitler’in kişisel nefretinden kaynaklanmadığı, toplumda zaten mevcut olan bir potansiyeli ortaya çıkardığı ve belki de kendisinin bile beklemediği boyutlara varan olayları ateşlediği anlaşılıyor. En azından fikirlerini uygulama konusunda ciddi engellerle karşılaşmadığı, toplumdan çok ciddi bir tepki almadığı görülüyor. 

Adolf Hitler, gençlik yıllarında Viyana’daki Güzel Sanatlar Akademesi giriş sınavına girer ama okula kabul edilmez. Rektör, kendisine mimarlık eğitimi almasını önerir. Geçim sıkıntısı içindedir ve başlangıçta amelelik, sonra da boyacılık yaparak geçimini sağlar. Aldığı ücret karnını bile doyurmasına yetmediği halde, kitaplar satın alır, işinden artan tüm zamanını araştırma ve okumaya ayırır, operaya gider. On yedi yaşına geldiğinde, Marksçılık hakkında henüz bir fikri yoktur. Sosyal demokrasi ile sosyalizmi aynı kabul eder. İki yıla yakın bir araştırma sonrasında, sosyal demokratların teorilerini ve taktiklerini anlar. 1909-1910 yıllarında artık işçi olarak değil, desinatör ve suluboya resim yapan ressam olarak hayatını kazanmaya başlar.

1924 yılında, 5 yıl hapse mahkum olduğu sırada bizzat kaleme aldığı “Kavgam” isimli kitabında, Yahudi nefretinin sebepleri ve çok net ifadelerle belirtiyor;

“Yahudi kelimesinin bende ilk defa olarak özel birtakım fikirler uyandırmasının hangi devrede meydana geldiğini tayin etmek benim için bugün imkansız değilse de zordur. Babamın sağlığında bu kelimenin bizim evde söylendiğini hatırlamıyorum”.


“Realshule’de genç bir Yahudi ile tanıştım. İkimiz de birbirimize karşı davranışlarımızda kendimize dikkat ediyorduk... Ancak on dört, on beş yaşına geldiğim zaman, hele siyasetten bahsedildiği sıralarda, sık sık Yahudi kelimesini duymaya başladım. Bu sözler bende hafif bir itiraz hamlesi uyandırıyordu. Dini mezheplerden ötürü kavgalara şahit olduğum zaman içimde uyanan olumsuz düşünceleri de duymaktan kendimi alıkoyamıyordum.”


“Ben henüz Yahudileri başka bir mezbebe mensup insanlar sanıyordum ve dini düşüncelerden çıkmış her türlü düşmanlığı insanlık namına kınamaktan geri kalmıyordum. Özellikle Viyana’nın Yahudi karşıtı basını bana medeni büyük bir ulusun geleneklerine yakışmaz gibi geliyordu. Ortaçağlara uzanan ve tekrarını istemediğim olayları kafamdan silip atamıyordum.”


“Bu sefil Fransız hayranlığı çok defa beni o dünya çapındaki gazeteleri elimden atmaya sevk etti. Ekseriye Volksblatt’a saldırıyordum... Fakat bu gibi konuları daha uygun zamanda inceliyordu. Onun saldırgan Yahudi aleyhtarlığını onaylamıyordum. Fakat içlerinde bazen öyle kanıtlar görüyordum ki beni düşündürüyordu.”


“Bir gün eski şehirden geçtiğim sırada, birdenbire uzun kaftanlı, siyah lüle lüle saçlı bir adama rast geldim. Bu da bir Yahudi miydi ? İşte ilk düşüncem bu oldu ...Adama belli etmeden gözledim. Fakat bu yabancı yüzü inceledikçe, yüzünün çizgilerine baktıkça, kendime ilk sorduğum soru da başka bir şekil alıyordu: Bu da bir Alman mıydı ? Bu gibi durumlarda her zaman olduğu gibi kitaplarda şüphelerimi giderecek bir çare aradım. Hayatımın ilk Yahudi aleyhtarı broşürlerini satın aldım.”


Kendi ifadelerinden; nerdeyse yirmili yaşlara gelene kadar Yahudilere karşı bir düşmanlık beslemediği sadece etrafında olan biten olaylar sebebiyle aklında Yahudiler hakkında soru işaretleri oluşmaya başladığını ve araştırma yapmaya başladığı anlaşılıyor.

"Sorun bana o kadar yapay, suçlamalar o kadar ölçüsüz görünüyordu ki bir haksızlık yapmak korkusunun verdiği işkence içinde tekrar endişe etmeye ve tereddütlere düşmeye başlıyordum."

"Sonunda, Yahudilerin Alman olmadığını, tamamen ayrı bir ulus olduklarını anladım. Dikkatimi Yahudi meselesi üzerine yoğunlaştırdıktan sonra artık Viyana’yı başka bir manzara altında görüyordum. Nereye gitsem Yahudiler gözüme çarpıyordu."

“Siyonist Yahudilerle liberal Yahudiler arasındaki bu uyduruk kavga, çok geçmeden bana tiksinti verdi. Her şey gerçek dışıydı, yalandı; zaten u halktan dürüstlük ve temizlik beklemek çok yanlıştı."

"Zaten bu halkın ahlaki veya diğer temizliği çok özel bir şeydi. Suya karşı pek az ilgileri olduğunu kendilerine bakılınca anlamak mümkündü. Sonra bu kaftan giyen adamların nasıl koktuklarını görünce midemin bulandığı oldu. Bundan başka elbiseleri pisti ve görünüşleri hiç de kibar değildi.”

Bu dönemde Yahudilerin faaliyetlerini irdelemeye ve çalışma şekillerini kavramaya başladığını belirtir. Gizli ve sosyal hayat dahil olmak üzere tüm kötülüklerin altında Yahudileri görmeye başlar. Duyguları ile aklı arasındaki çatışmayı, aklı kazanır. Daha derin araştırmalar yaptıkça, tarafsız gibi gözüken tüm yazarların Yahudi olduğunu farkeder.

İlk zamanlar Yahudileri inançlarının anlamsızlığı hakkında uyarmaya çalışır fakat sonunda hiçbir zaman bir Yahudiyi kendi görüş tarzından kurtarmayı başaramayacağını anlar. Yahudi Marksist tezlerin dünya ulusları üzerinde bir zafer kazanmasının, insanlığın sonu olacağını iddia eder.

Tabiat, kendisine muhalefet edildiğinde hiç acımadan intikam alır ve bu yüzden ben, bizi yaratan Tanrı’nın emirlerine uygun hareket ediyorum ve Yahudi’ye karşı savaşarak Tanrı’nın emirlerini yerine getirdiğimi düşünüyorum.”

Kitabın bundan sonraki bölümleri sık sık Yahudilere hakaret ve aşağılamalarla devam ediyor. İnsanın ırkını, ebeveynlerini seçme şansı yokken, kendi elinde olmayan bir şeyden sorumlu tutulması ve cezalara çarptırılması hangi haklı sebeplerle açıklanabilir ? Yüzyıllarca birlikte iç içe yaşayan toplumlarının, bazen küçücük bir kıvılcımla birbirlerini katletmelerinin sebebi nedir ? Amerika’da, Afrika’da, Uzakdoğu’da, Balkanlarda, Ortadoğu’da... dünyada nerdeyse soykırım yapılmayan yer olmaması, soykırımın sadece “Almanlar tarafından Yahudilere” yapılmadığının kanıtı.

Umarım çocuklarımız bu insanlık suçunun tekrarlanmadığı bir dünyada büyürler.

 
Toplam blog
: 70
: 2722
Kayıt tarihi
: 28.12.08
 
 

1992 yılından beri yurtdışında yaşıyorum. Moskova Maksim Gorki Edebiyat Enstitüsü mezunuyum. Mosk..