Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

25 Ocak '08

 
Kategori
Kitap
 

Hitler yahudi nüfusunu nasıl saydı??

Hitler yahudi nüfusunu nasıl saydı??
 

IMB and the Holocaust


Hani bazen iki kavram bir araya gelince insan biraz afallar ya, ben de bu kitabı görünce biraz sarsılmıştım açıkçası. Bir tarafta Holokost, dünya tarihinin utanç sayfalarından biri, diğer tarafta 1980’lerde bilgisayarların evlere girmesinde baş aktörlüğü yapmış, bilgi çağının açılmasına yardımcı olmuş IBM. Nasıl uyuşuyorlardı. Bu iki kavram nasıl bir araya gelebiliyordu. Bunu da Edwin Black, 2001’de piyasaya çıkan “IBM and the Holocaust” isimli kitabında anlatıyor işte:

Okuduk, dinledik, seyrettik, hepimiz Hitler’in yaptıklarını az çok biliyoruz. Ancak hiçbirimiz (ben dahil) kritik noktayı yakalayamamışız. Hitler, 1930’larda bu kadar insanı (6 milyon) nasıl tespit etti, yerlerini nasıl belirledi ve nasıl takip etti.

İşin sırrı meğersem Thomas J. Watson ve International Business Machines, IBM’deymiş.

Hitler, 30 Ocak 1933’de Almanya’nın başına geçtiğinde yaptığı ilk işlerden biri genel bir sayımın hazırlıklarına başlamaktı.

Watson da işte burada devreye girmiş ve sayımın proje olarak IMB’in Alman şirketi DEHOMAG üzreinden IBM’e verilmesini teklif etmiş.

Sonra aynı sayımı 1939’da tekrar gerçekleştirmiş.

Bu iki sayımda Alman nüfusunun tüm demografik özellikleri o zaman sadece IMB’de bulunan Hollerith makinaları sayesinde günün şartlarına göre inanılmaz bir hız ve verimlilikle toplanmış, irdelenmiş ve sınıflanmıştır.

Bu sayede Hitler bütün yahudi, yarı ve hatta çeyrek yahudi nüfusu tesbit edebilmiş adreslerini öğrenmiş ve kendi eliyle koymuş gibi bulabilmiştir.

Ancak IBM’in rolü burada maalesef bitmiyor.

Zamanın bütün toplama kamplarında Holerith odaları oluşturulmuş ve bu sayım makineleri sayesinde her türlü işlem detayına kadar takip edilmiştir. Bu kayıtlar, hangi gün kaç kişinin ve kimlerin gaz odalarına gönderildiklerine kadar tutulmuştur.

Tabii burada şu noktayı anlamak gerekir: Bugün, bir bilgisayar alır, onunla ister müzik yapar, ister muhasebe kaydı tutar, isterseniz de oyun oynarsınız. O zamanlar öyle değildi.

Bu makinalar, spesifik amacına yönelik olarak ayarlanmalıydı ve bunu ancak IBM’in kendi mühendisleri yapabilirdi. Ancak onlar “Punch card” denilen, delikli kartları kullanılabilecek duruma getirebilirdi. Yani birileri tutulacak verileri, ilişkilerini ve bilinmesi gereken ne varsa herşeyi IBM mühendisine anlatırdı (gaz odaları dahil), o da amaca yönelik kartları hazırlardı.

Burada ortaya çıkan sonuç ise korkunç: IBM 6 milyon insanın sistematik olarak yok edildiğini bilmekle kalmamış, ticari çıkar uğruna buna alet olmuştur.

Bu kitap, konuyla ilgilenen herkes tarafından mutlaka okunması gereken, II. Dünya Savaşı’nın ticari boyutuna kapı açan, ilginç bir eserdir. Daha detaylı bilgi ise kitabın sitesinde mevcut: www.ibmandtheholocaust.com.

 
Toplam blog
: 12
: 442
Kayıt tarihi
: 11.01.08
 
 

1970 Ankara doğumluyum. 15 yıl Almanya'da yaşadım, lise ve üniversiteyi Türkiye'de tamamladıktan son..