Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

23 Kasım '11

 
Kategori
Trafik
 

Hız sınırlamasının asıl sebebi

Hız sınırlamasının asıl sebebi
 

RARAR, ARACIN VE YOLUN DEKNİK DURUMUNA GÖRE UYGULANMALIDIR.


Trafikte hız sınırlamasının asıl sebebi kazaların oluşu değil.

Tezgah üstüne tezgah mı dersiniz yoksa aptallık mı.  Yeni düzenlenmiş trafik kurallarından radar kontrolleri sırasında, önceden uyarı “radar kontrolü” levhası konulmayacakmış. Bundan böyle, yol güzergâhları sürekli radar kontrolünde bulundurulacakmış.

Aslında zamanında “radar var” levhasının konulması büyük bir yanlıştı. Trafikte böyle birçok salakça uygulama yine de var ve devam etmektedir.

Burada asıl ifade etmek istediğim; eskiden yol yoktu, hız tehlike arz ederdi. Ama şimdi dağlardan bile duble yol yaparak düz ova haline getirilmişken neden otobüsleri veya otomobilleri düşük hızlara mahkum ediyorlar dersiniz, hiç düşündünüz mü? 500 km lik yolu 6-7 saatte gitmek ne demektir?

Bu durumda yolcular ne otobüsle gitmeyi tercih ediyor ne de özel aracıyla gitmeyi. Yollar da duble olunca, otobüsle gitmek yerine, 3 kişi olduğunuzda özel araçla gitmek daha karlı iş oldu. Ama bu da birilerinin işine gelmiyor!

İşin özü şu: bu sıkıştırma kurallarla aslında kazalar bahane edilip havayolu şirketlerini korumaktan başka bir iş olmadığı akılla baktığımızda gayet açık ve net ortaya çıkıyor.  

Otobüsler yavaş gittiğinden ve bu şekilde radar vs. gibi sıkıştırmalar olduğundan vatandaş uçağı tercih ediyor. Şimdi de otomobiliyle rahat gidemediği için uçağı tercih edeceklerdir. Zaten uçak ücretleri rekabetten ötürü iyice düştü. Hatta kış aylarında yolcu bulamıyorlar. Tam da aranılan fırsat.  

Kurallar elbette olmalıdır fakat akıl ve mantık çerçevesinde olmalıdır. Yol şartlarına göre olmalıdır. Bilimsel olmalıdır. Bir tarafta araştırma sonucu ortaya çıkan bilimsel bir takım gerçekler, diğer taraftan aptallıklar. Böyle uygulama olmaz. Böyle kural olmaz. Zaten buna da kural denmez.    

Bu yeni radar uygulaması başlayınca izleyin ve görünüz; uçak şirketleri yolcu kapasitesini ne kadar artıracaktır.

Kazalar; yolların durumu, aracın durumu, hava şartları ve hız durumuna bakıldığında karşımıza çıkan en önemli sorunun dikkatsizlik sonu olduğudur. Hız sınırlaması, aracın ve yol şartlarına göre olmalıdır.

Yıllar önce göze çarpan bir araştırmada; acil durumda bütün kuralları ihlal eden ve hız sınırını da aşan araçların kaza oranlarının, normal zamanda ve normal sürüşlerde kullanılan araçlardan çok daha az kazalara maruz kaldığı ortaya çıkmıştır. Bunun sebebini de; farların açık olduğuna bağlamışlar. Ama diğer taraftan da hep ifade edilen ise; “dikkat” olmuştur. Yani kazanın sıl nedeni "dikkat" dir. Dikkatli olduktan sonra yüksek hız hikâye. Yüksek hız da dikkate göre yapılır. Yani, dikkat demek; yol şartlarına uymak demektir. Asıl kural budur. Siz, dikkatli olmadıktan sonra, düşük hızlarda bile gitseni kazayı yaparsınız. Burada kabahati; farların yanık olmadığına bulmuşlar:))

Bir bilim adamı yaptığı araştırmada; pireye parmağıyla dürterek “atla, atla” diyormuş ve pire atlıyormuş. Sonra pirenin ayaklarını kesmiş ve yeniden parmağıyla pireye dürterek “atla, atla” diye seslenmiş ve pire atlayamamış. Bilim adamı şu kanıya varmış: pirenin bacaklarını kestiğinde kulakları duymuyor ve atlayamıyor. Bunların yaptığının bundan farkı var mıdır?

 

Duble ve gözünüzün görebildiği kadar düz ve uzun, cetvel gibi düz olan yollarda nede hala araçta hız sınırı var? Dikkatine güvenen hız yapar. Çok hızlı gittiğinde bir kazaya sebep olabileceğini bilir ve dikkatini ona göre korur ve ona göre hız yapar. Bakınız yine karşınıza “dikkat” unsuru çıkar. Aracın teknik donanımı müsaitse gider.

Şehir içinde hız sınırı 30 km/s dır ama gelin görün ki bu hızda gideni döverler. Bu da bir gerçek. Hatta trafik polisi bile bazen trafiği hızlandırıyor. 30 Km lik hız 80-100 e çıkıyor. Peki, bu neyin nesi demezler mi? polis size kural hilali yaptırıyor. MOBS radarına yakalansan ve ceza gelse "beni polis hızlandır" diyebilir misin? 

 Demek ki, hız sınırlaması; aracın teknik yapısına ve yol durumuna göre olmalıdır.

Eskiden yol yoktu, “tehlikeli” hızlar kazaya sebep oluyordu. Bakınız, yüksek hız demiyorum, “tehlikeli hız” diyorum. Şimdi artık duble yolar varken hala kaplumbağa hızına neden mahkum ediliyor karayolu araçları dersiniz, hiç düşündünüz mü!?

Hızınız yüksek olduğunda dikkatinizi daha çok yoğunlaştırırsınız. Bu doğal bir gerçek. Yollar sorunlu olduğunda yine aynıdır. Dikkatsiz gittiğinizde eğer hızınız düşük olsa bile yine kazaya maruz kalabilirsiniz.

Öte yandan “hız” izafi bir kavramdır. Yol şartına, araca ve kişiye göre değişir. Yine de karşımıza çıkan öğe “dikkat” tir.

Sözün özü; cambaza baktırıp milletli aptal yerine koyuyorlar. Aslında hava yolu şirketlerini koruyorlar. Resmi hırsızlıktır bunun adı. Öte yandan da sürücülere ceza keserek soyuluyorlar. Zaten fahiş vergilerle soyuluyoruz bir de trafik cezalarıyla soyuluyoruz.

Para cezalarının da zengine göre önemi yok, fakire göre caza oluyor! Bu da ayrı bir konu. Devlet gerçekten bu para cezalarının caydırıcı etkisi olsun istiyorsa, mevcut meblağlar ödenemeyecek boyuta çıksın bakalım kurallar ihlal edilir mi. Ödenebilecek durumda belirleniyor ki bu tuzak miktarla millet rahat soyulabilsin.   

 
Toplam blog
: 358
: 1023
Kayıt tarihi
: 03.09.08
 
 

  Ne elimde garantim var ikinci bir soluğu almaya Ne aklım erer dünyayı yıkıp ta yeniden ya..