Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

20 Mayıs '08

 
Kategori
Eğlence - Hobi
 

Hobililer Hobisizler

Hobililer Hobisizler
 

Kelebek Fotografcılığı İlginç Bir Hobi Olabilir


"O" çok istediğim ama bir türlü sahip olamadığım şey.

Aslında çok denedim, heveslendim çeşitli konularda benim de olsun diye ama demek ki yeterince merak duyup istememişim ki heveslerim kaçıverdi ve beni hobisiz bırakıverdi.

Sözlü soru olarak günlük yaşamımızda ya da çeşitli vesilelerle doldurduğumuz formlarda karşımıza çıkan bir soru.

Hobilerimiz?

Bir çırpıda cevap verdiğimiz bir soru aslında. Klasik, tereddütsüz, düşünmeden, hemen.

“Kitap okumak, müzik dinlemek, spor yapmak, sinemaya gitmek v.s”

Bunları yapmayı ben de seviyorum ama nedense hobiden sayamıyorum. Hep içimde hobisiz olmanın boşluğu var.

Ben şöyle oturup üzerinde ahkam kesebileceğim, onunla uğraşırken dünyayla ilgimin kesilebileceği bir hobi istiyorum.

Tamam, tanıma uyuyor yukarıda saydıklarım ”boş veya serbest zamanlarda zevk için yapılan uğraşı”. Ama en en önem verdiğim uğraşım kitaplar veya sinema veya müzik olmadı ki hiç benim.

Kitap okumak bir ihtiyaç ve zevk ama bana göre hobi değil. Yazmaya çalışsan neyse.

Müzik dinlemek de öyle. Sadece dinlemekle nasıl hobi sahibi olunur ki ! Hadi müzik konusunda araştırma yapmak, derinlemesine bilgilenmek ve asıl işinin dışında bile olsa müzik konusunda karınca kararınca uzmanlaşmak ve bu konuda söyleyecek sözlerinin olması belki hobi sayılabilir, ya da bir müzik aletini çalmak. Ama dinlemek, hayır.

Sinemayı severim, giderim ama sinema sanatı konusunda kafa yormuş, okumuş, bilgilenmiş de değilim. Eee bu benim nasıl hobim olur bu durumda.

Belki de hobiye kendimce farklı anlamlar yüklediğimden.

Psikiyatrist Oğuz Tan’ın dediği gibi, “hobinin kişilerin yeteneklerini gerçekleştirme, kendini ifade etme aracı olması, hatta birinci işinden bile çok tatmin eden ve önem verdiği uğraşısı haline gelmesi” anlamında eksik bir şeyler var benim hobim olarak saydıklarımda.

“Bu yaştan sonra hobi sahibi olmam zor” diyecektim ki gazeteci Cüneyt Ülsever’in bir yazısını okudum. Ona gelen bir mektuba yer vermiş yazısında. Bu mektup, ODTÜ mezunu İnşaat Mühendisi ve 50 yaşından sonra hayatının tutkusunu, hobisini bulmuş bir bayandan gelmiş. Doğa fotografları ve yağlı boya resim gibi uğraşlarından sonra Ağaç bilimi eğitimine katılıp hayatının farklı bir boyut kazandığından bahsediyor bu hanım. Ve şöyle devam ediyor;

“Ağaçları tanımak, özelliklerini öğrenmek adına 2 ay gibi bir sürede 178 ağaç türünü çektiğim fotoğraflar ve özellikleriyle arşivledim. Sanki dünyayı yeni tanıyor gibiydim. Daha sonra Türkiye’nin kır çiçekleri açısından çok zengin bir ülke olduğunu öğrendiğimde kendimi inanılmaz keyif aldığım bir uğraşının içinde buldum. Boş olduğum tüm zamanlarımı kırlarda dolaşarak kır çiçeklerini tanımaya, onların makrolarını çekip özellikleriyle birlikte arşivlemeye başladım. Bir yıl gibi bir kısa sürede 400 tane kır çiçeğini tanıdım. Kır çiçeklerinin makrolarını çekerken, bana göre dünyanın en estetik yaratıkları olan kelebekleri keşfettim. Onları tanımak ve makrolarını çekmek inanılmaz keyif veriyor. Şimdi ise her güne yeni bir heyecan ile başlıyor, doğanın yeni güzelliklerinin farkına varmaya çalışıyorum.”

Aslında insanı hobi sahibi olmaya yönelten merak duygusunun, kişinin belki de farkında olmadığı ilgi ve yeteneklerin, hobi olabilecek sonsuz sayıda konu ile buluşması, galiba biraz da tesadüf. Sanırım bu tesadüf henüz beni bulmadı. Yoksa yanılıyor muyum?

Yazı yazmak, yazı ile ilgilenmek bundan keyif almaya başlamak, daha çok okumaya ve araştırmaya başlamak benim de bir hobim olmaya başladığı anlamına geliyor mu acaba?

Ama ben aslında doğayla ilgili bir hobisi olanlara hep özenmişimdir.

Örneğin kuş ya da kelebek gözlemcisi olup hayatlarını ve ilgilerini onları araştırıp resimlerini çekmeye adayan kişilere.

İnsanların doğanın eşsiz güzelliklerini belgesellerden izlemek yerine aynı güzellikleri kendi gözleriyle görmenin zevki için kırlara, dağlara, parklara koşması, merak ve sabırlarını birleştirmeleri, heyecan veren gezilerle yeni alanları görmeleri,

Ya da denizin dibine merak sarıp bu konuyla ilgili her türlü eğitim ve çaba içine girenler veya bahçe ya da bitkilerle uğraşanlara.

Ama ne yazık ki bu konular ile ilgilenenlere özenmenin dışında gerekli, yeterli ilgi ve alaka ve merak hobim olabilecek kadar, tarafıma henüz ulaşamadı.

Bana da boş lakırdıları kendi kendime oturup yazmak ve “acaba cümlelerim düzgün oldu mu, giriş gelişme sonuç bu yazıda var mı, yazdıklarımın ana fikri nedir, acaba daha iyi nasıl yazabilirim gibi sorularıma cevap aramak kaldı.

Tijen Taşlı- İzmir

 
Toplam blog
: 156
: 2800
Kayıt tarihi
: 03.04.07
 
 

SÖZ UÇAR, YAZI KALIR. 9 Eylül Ünv. İşletme mezunu, 9 Eylül Ünv.Sosyal Bil. Ens.Sağlık Kurumla..