Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

05 Nisan '13

 
Kategori
İnançlar
 

Hocayla korku ve ümit konusunda sohbet...

Hocayla korku ve ümit konusunda sohbet...
 

kainatpadisahi.wordpress.com


"Selamünaleyküm hocam. Hayırlı Cuma'lar"

"Senin de Cuma'n hayırlı olsun evladım. Hoşgeldin."
 
"Hoşbulduk hocam. Afiyettesiniz inşallah"
 
"Allaha şükür evladım. Sen nasılsın bakalım?"
 
"Ben de iyiyim hocam. Sağlığınıza duacıyım."
 
"Bugün neler soracaksın bakalım?"
 
"Hocam, etrafıma bakıyorum da, insanlar haksız yere para kazanıyorlar, kul hakkı yiyorlar, başkalarına eziyet edip, cinayet bile işliyorlar. Bu insanlarda Allah korkusu yok mu?"
 
"İnanmayan insanlarda ne korku ne  de ümit yoktur evladım. Allah'tan ancak kalben inananlar korkar ve Allah'ın rızasına mazhar olmayı ümit eder."
 
"Tamam da hocam, bu insanların arasında namaz kılanlar, oruç tutanlar ve görünüşte dindar görünen insanlar var."
 
"Sen görünüşe bakma evladım. Onlar kendi kafalarına göre dini kendi yaşayışlarına uygulamaya çalışmaktadırlar. Ne yazık ki dünya menfaatlerini her zaman önde tutmaktadırlar."
 
"Peki hocam, bizler nasıl bir kul olmalıyız?"
 
"Rabbimize karşı kulluğumuzu ifa ederken şu iki duygu çok önemlidir. Bunlar Kur'an-ı Kerimin ifadesiyle havf ve recadır. "Havf" Allah'ın azameti karşısında ürperme, korkma; "Reca" ise rızasına, rahmet ve mağfiretine mazhar olmayı ümit etmektir. Yüce Mevla'mız, kendisine kulluk ederken bu duygular içinde olmamızı emreder. Kuran'ı Kerim'in Araf suresinin 56. ayeti şöyledir:
 
Düzene sokulduktan sonra yeryüzünde bozgunculuk yapmayın. Allah'a (azabından) korkarak ve (rahmetini) umarak dua edin. Şüphesiz, Allah'ın rahmeti iyilik edenlere çok yakındır. 
 
Bu ayette korku ve ümidin bir arada tutulması öğütlenmektedir. Bu hikmete binaen, Hak Teâlâ Peygamberlerini, hem müjdeleyici, hem de uyarıcı olarak göndermiştir. Nitekim Nisa Suresinin 165. Ayetinde:
 
Müjdeleyiciler ve uyarıcılar olarak peygamberler gönderdik ki, peygamberlerden sonra insanların Allah'a karşı bir bahaneleri olmasın. 
 
buyurulmaktadır.
 
"Peki hocam, Allah korkusunu nasıl ifade edebilirsiniz?"
 
"Allah korkusu, insanın isyanı ve itaatsizliği sebebiyle, Allah'ın sevgisinden ve rızasından mahrum kalma, ilahi huzurda hesaba çekilme ve azaba uğrama endişesidir. Allah Teâlâ;
 
"Ey kullarım! Bana karşı gelmekten sakının. Yapmakta olduğunuz şeylerden mutlaka sorguya çekileceksiniz. Şüphesiz iyiler Naim cennetindedirler. Şüphesiz günahkârlar cehennemdedirler"
 
buyurarak bizlere sürekli tedbirli ve ihtiyatlı olmayı emretmektedir. İhtirasların ve nefsanî arzuların dizginlenmesinde, günahların ve her türlü kötü işlerin terk edilmesinde saygınlık ve itibar kazanmada, gönüllerdeki Allah korkusu en önemli etkendir. 
 
"Peki hocam, Allah'ın çok bağışlayıcı olduğu ayetlerde yazıyor. Bu durumda ondan sadece korkmalı mıyız?"
 
"Allah'ın azab ve gazabından, korkmamız gerektiği gibi onun sonsuz rahmet ve merhametinden de ümitvar olmamız, imanımızın gereğidir. Fıtrat olarak günah işlemeye de meyilli olan insanın ebedi saadeti ancak Yüce Allah'ın rahmeti sayesinde mümkündür. Rahmeti her şeyi kuşatmış olan Rabbimiz, kullarına karşı engin şefkat ve merhamet sahibidir. Hatadan dönüldüğü, affı istendiği takdirde, kendisine şirk koşulması hariç affetmeyeceği günah, bağışlamayacağı suç yoktur."
 
"Bu konuda hangi ayetler var hocam?"
 
"Bu hususta Kur'an-ı Kerim de şöyle buyrulmaktadır. "De ki: Ey kendilerinin aleyhine aşırı giden kullarım! Allah'ın rahmetinden ümidinizi kesmeyin. Şüphesiz Allah bütün günahları affeder. Çünkü o çok bağışlayandır, çok merhamet edendir."
 
"Peygamber efendimizin bu konudaki görüşleri nasıldır hocam?"
 
"Peygamber Efendimiz (s.a.v.) Allah'ın kullarına olan şefkatinin bir annenin çocuğuna olan şefkatinden daha fazla olduğunu müjdelemektedir. Rahmeti gazabından fazla olan Rabbimiz kendisinden af dileyenler hakkında şu müjdeyi vermektedir:
 
"Kim bir kötülük yapar, yahut kendine zulmeden, sonra da Allah'tan bağışlama dilerse, Allah'ı çok bağışlayıcı ve merhamet edici bulur."
 
"Peki hocam, bütün bu anlattıklarınızın aşırısı bizim psikolojimizi bozmaz mı?"
 
"Evet evladım. Güzel bir soru. Havf ve recade, ifrat ve tefritten de uzak durmalıyız. Aşırı korku kişiyi ümitsizliğe düşürür. Aklı ve mizacı bozar, meşru istek ve arzuları bile köreltir. Reca'nın fazlasında ise ihmal ve atalet vardır. Bu hususta şu hadisi şerif ne güzel örnektir:
 
"Ölmek üzere olan bir gence Efendimiz (s.a.v.) "Kendini nasıl buluyorsun?" diye sordu.
 
"Ey Allah'ın Resulü, Allah'ın rahmetinden ümidim var, ancak günahlarımdan da korkuyorum" dedi. Bu cevap üzerine Resul-i Ekrem Efendimiz:
 
"Bir kulun kalbinde ikisi (yani ümit ve korku) birleşti mi Allah o kulu umduğuna nail, korktuğundan emin kılar" buyurdular.
 
"Peki hocam, bu konuda nasıl bir dua önerirsiniz?"
 
"Sevgili Peygamberimiz korku ve ümit konusunda hep şöyle dua ederdi:
 
"Allah'ım! Bize, günahla aramıza engel olacak korkundan hisse, bizi cennete ulaştıracak kadar itaatinden hisse nasip eyle"
 
"Verdiğiniz bilgiler için çok teşekkürler hocam.Sağolun, varolun"
 
"Sen de sağol evladım. Haydi tekrar hayırlı Cuma'lar. Selametle..."
 
"Teşekkürler hocam, Size de hayırlı Cuma'lar, hoşçakalın." 
 
 
Toplam blog
: 974
: 3444
Kayıt tarihi
: 16.01.07
 
 

2017 Basın özgürlük endeksine göre 180 ülkeden 155. sırada olan ülkemizde yemek tarifleri  ve tel..