Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

27 Şubat '15

 
Kategori
İnançlar
 

Hocayla ölüm ve ötesi hakkında sohbet...

Hocayla ölüm ve ötesi hakkında sohbet...
 

“Hayırlı Cuma’lar hocam”

“Hoş geldin evladım. Senin de Cuma’n hayırlı olsun”

“Nasılsınız hocam?”

“Allah’a şükür evladım. Sen nasılsın?”

“Aslında moralim biraz bozuk hocam.  Yoğun bakımda yatan bir arkadaşımızı birkaç gün önce kaybettik”

“Allah rahmet eylesin.  Bir gün hepimizin gideceği yer orası”

“Öyle de hocam, son birkaç yılda 5 tane arkadaşımı kaybettim. Biri haricinde diğerleri benden birkaç yaş küçüktü. Bu durumlara tanık olunca insan ister istemez, sıranın ne zaman kendisine geleceğini sorguluyor.”

“Ölümün yaşı olmuyor evladım. Bak, ayeti kerime de “Her canlı bir gün ölümü tadacaktır” diyor.”

“Onu biliyorum hocam. Bu konuda başka hangi ayetleri söyle bilirsiniz?”

“İsra suresi 13. Ayet şöyle der:

Her insanın amelini boynuna yükledik. Kıyamet günü kendisine açılmış olarak karşılaşacağı bir kitap çıkaracağız. ‘Oku kitabını, bugün hesap sorucu olarak sana nefsin yeter’ denilecektir.”

“Bu konuda peygamber efendimizin hadisi var mı hocam?”

“Elbette var evladım. ise Peygamberimiz (s.a.s) bir hadisinde şöyle buyuruyor: “Kıyamet gününde insanoğlu şu beş şeyden hesaba çekilmedikçe Rabbinin huzurundan bir yere kımıldayamaz: Ömrünü nerede ve nasıl tükettiğinden, gençliğini ne şekilde yıprattığından, malını/servetini nereden kazanıp nerelere harcadığından, bildiği ile amel edip etmediğinden.”

“Ölüm kelimesi insanlara soğuk geliyor. Değil mi hocam?”

“Hayatta hep yüz yüze olduğumuz hâlde bir türlü idrakine varamadığımız bir gerçektir ölüm ve ötesi. Oysa Peygamberimiz (s.a.s) bir hadislerinde, “Ağız tadını kaçıran, lezzetleri yok eden ölümü çokça hatırlayın” buyuruyor.”

“Ölümden kurtuluş yok ama, insanlar nedense ölümü pek sık hatırlamıyorlar hocam.”

“Evet evladım. Şöyle geriye dönüp baktığımızda görüyoruz ki zengin-fakir, genç-yaşlı, iyi-kötü, zalim-mazlum nice insanlar bu dünyadan gelip geçtiler. Birçoğunun yerinden yurdundan eser bile kalmadı. Her geçen gün bir sevdiğimiz bizi bırakıp gidiyor. Biz de bir gün sevdiklerimizi bırakıp gitmek için her an gelmesi muhtemel ecelimizi bekliyoruz. Şurası bir gerçektir ki bugüne kadar ölümden yakasını kurtaran hiçbir insan yoktur. Her geçen gün yıpranan bedene, ağaran saça dur demek mümkün değildir. İstesek de istemesek de doğumla geldiğimiz bu dünyadan ölümle ayrılıp gideceğiz. Bu gerçeği Yüce Rabbimiz bizlere şöyle bildiriyor: “Nerede olursanız olun, sağlam ve güçlendirilmiş kaleler içinde bulunsanız bile ölüm size ulaşacaktır.” “Her canlı ölümü tadacaktır.”

“Hocam, iyilik yapanlar da, kötülük yapanlar da bunların karşılığını görecekler zaten. Öyle değil mi?”

“İmanın altı esasından biri de ahirete inanmaktır. Ahiret yurdu, bu dünyada yaptıklarımızın karşılığını bulacağımız, hâlimize göre mükâfat ya da azap göreceğimiz yerdir. Öyle ki artık dünyaya geri dönüş yok; herkes bu dünyadaki amelinin karşılığını eksiksiz görecektir. Kimseye haksızlık da yapılmayacaktır. Yüce Allah bu hakikati şöyle dile getirmektedir: “Her kim zerre ağırlığınca bir hayır işlerse onun mükâfatını görecektir. Kim de zerre ağırlığınca kötülük işlerse onun cezasını görecektir.”

Hesap gününde hiçbir şeye itiraz etme hakkımız olmayacaktır. Zira karşımıza çıkan kendi işlediklerimizden başkası değildir. Yüce Rabbimiz bu konuda şöyle buyuruyor: “Artık kitap (amel defteri) ortaya konmuştur; suçluların, onda yazılı olanlardan korkuya kapılmış olarak, ‘Vay halimize! Bu nasıl kitapmış! Küçük-büyük hiçbir şey bırakmaksızın hepsini sayıp dökmüş!’ dediklerini görürsün. Böylece yaptıklarını karşılarında bulmuşlardır. Rabbin hiç kimseye haksızlık etmez.”

O günün manzarasını yine Yüce Yaratıcının kelâmından dinleyelim: “Kişinin kardeşinden, anasından, babasından, eşinden ve çocuklarından kaçacağı gün kulakları sağır edercesine şiddetli ses geldiği vakit, işte o gün herkesin kendini meşgul edecek bir işi vardır. O gün birtakım yüzler vardır ki pırıl pırıl parlar, güler sevinirler. O gün nice yüzler de vardır ki toz toprak içindedir. Onları bir siyahlık bürür. İşte onlar kâfirlerdir, günaha dalanlardır.”

“Ama insanlar sanki bu dünyayı daha çok düşünüyorlar hocam. Öyle değil mi?”

“İnsan, tabiatı gereği dünyaya düşkündür, âhireti ise hatırından uzaklaştırma eğilimindedir. İnsanoğlunun ölümden hoşlanmamasının, ondan ürkmesinin en önemli sebebi, dünyaya olan aşırı tamah, ölümün ve âhiretin unutulup hazırlık yapılmaması, günah ve isyan karanlığında hakikat ışığının görülememesidir. Oysa Allah Rasûlü (s.a.s)’nün uyarısı çok ağırdır: “…(Gaflete) dalan, gülüp oynayan, kabirleri ve toprak altında çürümeyi unutan kul ne bedbahttır! Azan, haddi aşan, nereden geldiğini ve nereye gittiğini unutan kul ne bedbahttır!”

“Hocam, neden dünyamızda kötülükler, zulümler, haksızlıklar, katliamlar, savaşlar, cinayetler, öldürmeler, suçlar bir türlü sona ermiyor? Neden hırsızlık, arsızlık, edepsizlik, fuhuş, zina, taciz, uyuşturucu, alkol, kumar hiç azalmıyor? Neden yalan, dolan, gıybet, iftira hiç eksik olmuyor? Neden insanlar tabiata, çevreye ve diğer canlılara sürekli zarar veriyor? Neden insanlardaki daha çok kazanma, daha çok tüketme, daha çok sömürme, daha çok eğlenme hırs ve tutkusu, ikiyüzlülük, bencillik, haset, intikam, kin ve öfke bir türlü sona ermiyor?”

“Bu sorduklarının birçok cevabı yanında çok önemli bir cevabı var evladım: Ölüm, ahiret ve hesap çoğu zaman aklımıza gelmiyor. Ölmeyecekmiş gibi yaşamaya devam ettiğimiz anlar oluyor. Unutmayalım ki günah ve haramlardan uzaklaşıp sevaplara, hayırlara ve iyiliklere yönelmek için ölümü, ahireti ve hesabı daima hatırda tutmak gerekiyor.”

“Peki hocam bizim ne yapmamız gerek? Nasıl yaşamalıyız?”

“Dünya pazarında hiçbir şey karşılıksız verilmezken, ebedî âlemde vaat edilen nimetler çalışmadan, hazırlanmadan kazanılır mı? Mademki ölüm var, ahiret var, hesap var, mizan var, sırat var, cennet var, cehennem var; öyleyse ölüme, ahirete ve hesaba hazır olalım! Hesaba çekilmeden önce kendimizi hesaba çekelim!”

“Anladım hocam. Verdiğiniz bilgiler için çok teşekkürler. Allaha emanet olun.”

“Sen de Allah’a emanet ol evladım. Güle güle.”

 
Toplam blog
: 974
: 3444
Kayıt tarihi
: 16.01.07
 
 

2017 Basın özgürlük endeksine göre 180 ülkeden 155. sırada olan ülkemizde yemek tarifleri  ve tel..