Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

12 Aralık '14

 
Kategori
İnançlar
 

Hocayla sabır konusunda sohbet...

Hocayla sabır konusunda sohbet...
 

sozlerindir.com


“Hayırlı Cuma’lar hocam”

“Hoş geldin evladım. Senin de Cuma’n hayırlı olsun”

“Nasılsınız hocam?”

“Allaha şükür. Sen de iyisindir inşallah”

“Sağlığınıza duacıyım hocam.”

“Yine bir şeyler soracaksın herhalde”

“Evet hocam. Sorum şöyle olacak.  Bu fani dünyada,  günler geçtikçe yakınlarımızı kaybediyor ve kahroluyoruz.  Bizi derinden yaralayan bu durumları nasıl atlatabiliriz?”

“Bak evladım. Allah Resulü bir gün Medine sokaklarında bazı sahâbilerle birlikte yürüyordu. Kabristanın yanından geçerken, çocuğunun kabri başında feryat figan eden bir kadına rastladı. Evlat acısına yüreği dayanamayan kadıncağızın bu halini gören efendimiz ona “Allah’tan sakın ve sabret” dedi. Kederinden bunu söyleyenin Peygamber olduğunu fark edemeyen kadın, “Benim başıma gelen senin başına gelmedi de, böyle konuşuyorsun!” dedi. Bir müddet sonra kadına, onun Allah’ın Resulü olduğu söylenince, bu kederli anne, söylediği sözden dolayı pişmanlık hissetti.  Özür beyanında bulunmak üzere, Rahmet elçisinin kapısına geldi ve “Kusurumu bağışla, Allah’ın elçisi olduğunu bilemedim.” dedi. Bunun üzerine Efendimiz (s.a.s.) ona şu karşılığı verdi:

“Sabır, musibet ilk başa geldiği anda ortaya konulan tavırdır.”

“Yani kötü bir olay başımıza geldiğinde sabretmemiz gerek değil mi hocam?”

“Başka ne yapabiliriz ki evladım?  Hepimiz bu dünyada faniyiz ve şimdiye kadar gidenlerin geri geldiği görülmemiştir.”

“Haklısınız hocam. Peygamber efendimizin de başına böyle olaylar gelmiş midir?”

“Gelmez olur mu evladım? Bir beşer olan Peygamberimizin de  başına benzer musibetler gelmişti. Biricik oğlu İbrahim, henüz on sekiz aylıkken hayata gözlerini yummuştu. Bu acı olay karşısında bir baba olarak o da gözyaşlarını tutamamıştı. Ölenlerin ardından yaka paça dövünerek ağlamayı kesinlikle yasaklayan Rahmet Elçisi, oğlu için ağlamasına şaşıranlara şu cevabı vermişti:

“Akan bu gözyaşları merhamettendir. Göz ağlar, kalp hüzünlenir. Ama biz ancak Rabbimizin razı olacağı şeyleri söyleriz.”

“Tamam da hocam, insan yakınlarını kaybedince o an için hayata küsüyor işte.”

“Her canlının mutlaka tadacağı bir gerçektir ölüm. Dünyaya veda edip gidenin sevenleri açısından dediğin gibi son derece elim olan bu olay, büyük de bir musibettir aynı zamanda. Bununla birlikte insanoğlunu saran sıkıntılar ölümle sınırlı da değildir. Ruhsal, fiziksel ve ekonomik sıkıntılar, kaza ve felaketler, hastalık ve geçimsizlikler, takatimizi zorlayan çeşitli hâdiselerdir. Aslında olumsuz gibi görünen bu durumlar hemen her birimiz için sabır ve imtihan vesilesidir. “

“Anladım hocam. Peki bu konuda bana bir ayet söyleyebilir misiniz?”

“Ankebût Suresi nin  2. Ayeti şöyledir evladım:

“İnsanlar, "İnandık" demekle imtihan edilmeden bırakılacaklarını mı zannederler."

İşte bu ayet, müminlerin hayatta meşakkat ve sıkıntılara her an hazırlıklı olmaları gerektiğine vurgu yapmaktadır.

“Bir söyleşimizde bütün peygamberlerin de buna benzer meşakkatler çektiğini söylemiştiniz hocam.”

“Evet evladım. Çünkü insanlık tarihinde en çetin imtihanlara peygamberler tâbi tutuldu. Hz. Adem’den bizim Peygamberimiz Hz. Muhammed’e kadar bütün peygamberler birçok zorluklarla karşılaştılar.  Peygamberimiz bizzat yaşadıkları musibetler karşısında sabrın metanetin ve mümince duruşun nasıl olması gerektiğini bizlere gösterdi. Üzüntü ve kederi sükûnet ve vakar ile karşılamayı tavsiye etti. Acımız  gözyaşına dönüşse de gözyaşımızın isyana dönüşmemesi gerektiğini  anlattı. Yüreğimiz, acının kıskacında ezilse de, belimiz zahmet yüküyle bükülse de, dilimizden bizi bu imtihan dünyasına gönderen Rabbimize karşı en ufak bir isyanın dökülmemesi gerektiğini hatırlattı. “

“Anladım hocam.  Peki bir mümin nasıl olmalıdır?”

“Mümin olmak, nimetlere erişince Allah’a şükretmektir. Mümin olmak, sıkıntı ve meşakkatle karşılaşınca isyana sürüklenmeden sabır ve metanetle Allah’a teslim olmaktır. Mümin olmak, acıyı isyana değil, kazanıma dönüştürebilmektir. Mümin olmak, can sıkıcı bir durum karşısında soğukkanlı ve feraseti elden bırakmamaktır. Mümin olmak “Sizi biraz korku ve açlıkla; mallardan, canlardan ve ürünlerden biraz azaltma ile deneriz. Ey Peygamber”, sabredenleri müjdele” ayetindeki “müjdelenenler” den olabilmek için çaba sarf etmektir. “

“Peygamberimiz bu konuda neler demiştir hocam?”

“Efendimiz şu güzel tasviri yapmıştır evladım.”

“Müminin durumu ne ilginçtir! Her hâli kendisi için hayırlıdır. Bu durum yalnız mümine mahsustur. Başına sevinecek bir hâl geldiğinde şükreder, bu onun için hayır olur. Başına bir sıkıntı gelecek olursa ona da sabreder; onun için bu da hayır olur.”

“Peki hocam, sabır konusunda nasıl dua etmeliyiz?”

Allah Resulü’nü hayatına model olarak seçen bizler, imtihanın ne zaman ve ne şekilde geleceğini bilemediğimizden, “Hanginizin daha güzel işler yapacağını  sınamak için ölümü ve hayatı yaratan O’dur” ayetinin bilinciyle hareket ederiz. Bununla beraber “Biz Allah’a aidiz ve yine O’na döneceğiz.”

Duayı ise şöyle yapmalıyız.  

Allah’ım! Sıkıntılarımın mükafatını senden bekliyorum, bunun karşılığını bana ihsan et, benim için onu daha hayırlısıyla değiştir.”

“Anladım hocam. Verdiğiniz bilgiler için çok teşekkürler. Sağ olun”

“Sen de sağ ol evladım. Allaha emanet ol.”

“Siz de Allaha emanet olun hocam. Hoşça kalın”

“Güle güle evladım.”

 

 
Toplam blog
: 974
: 3444
Kayıt tarihi
: 16.01.07
 
 

2017 Basın özgürlük endeksine göre 180 ülkeden 155. sırada olan ülkemizde yemek tarifleri  ve tel..