Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

12 Mayıs '13

 
Kategori
Öykü
 

Hola Rebeka

Hola Rebeka
 

İlk bakışta onu bir Rus sanabilirsiniz, önümden süzülerek geçtiğinde ben de öyle sanmıştım. O an da dünyanın en pahalı şarabı mı yoksa bu kız mı? Diye sorsalar, tereddüt bile etmeden bu kız derdim. Öyle bir bakışta sarhoş edici etkisi vardı. Böyle kızların şaraptan daha kötü baş ağrısı yaptığını da hesaba katmıyordum ayrıca.

Her neyse, aşırı bir özgüven patlamasının cesareti ile yaklaştım kıza, tipik Türk misafirperverliği ile muhabbete girdim, gülümseyerek. Bu arada artık dişlerimi göstermeyi ihmal etmiyordum gülümserken, çünkü aksinin sahte bi etki uyandırdığını öğrenmiştim. Her ne kadar dişlerim mükemmel olmasa da hissettiklerimin mükemmel şeyler olduğunu gösterebiliyordum artık.

Neyse lafı fazla dolandırmayayım, her Türk önyargısıyla, dünyanın her yerinde Rus denebilecek bu Barbie bebek kılıklı hatun, gerçekte Macar bi babanın Hırvat bi anneyle olan ilişkisinden meydana gelen, Balkan melezi bir yavruydu.

Halihazırdaki bilinmezliğiyle tüm çekici büyüsünü üzerinde barındırıyordu. Keşfedilmeye hazır tropik bir adaydı sanki okyanus ortasında bir yerde. Onu keşfe çıkacak bir denizci gibi hissettim kendimi. Tekneme atladım, yelkenler fora.

Nedense böylesine insan üstü güzellikler karşısında engel olmadığım bir zaafım vardı. Teknemin halatı, özenle atılmış denizci düğümü, kendiliğinden çözülüveriyordu bu durumlarda ve azgın dalgaların eşliğinde sürüklemeye başlıyordu beni rüzgar. Bu sürükleniş bana Lola’nın varlığını bile unutturmuştu hemen.

İyi bir arkadaş olma yolunda ilerliyorduk, çünkü bu sefer, en azından onun adına konuşmak gerekirse sevişmeyi düşünmemiştik. Beni ise ona doğru çeken, doğanın en büyük yasası olan üreme içgüdüsü hala pimi çekilmemiş bir bomba gibi bekliyordu içimde.
Bodrum’un en güzel manzarasının bulunduğu değirmenlere götürdüm onu. Eline de kız birası olan Miller’dan tutuşturdum ve ben de erkek birası olan Efes’i aldım elime, şişelerimizi tokuştururken sanki kahvaltıda yumurta tokuşturuyormuşuz hırsını sezdim Rebeka’da. Biralarımızı iki yanı koy olan bükte, güneşin batışı eşliğinde yudumlarken ben, Rebeka’nın doğal pembe dudaklarına yapışmamak için dişlerimi sıkıyordum. O ise kendi yüzünü göremediği için hala manzaya hayran olmakla meşguldü.

 

Halikarnas Şarapçısı
 11.05.13/Bodrum

 
Toplam blog
: 149
: 284
Kayıt tarihi
: 03.05.11
 
 

1987 Bandırma'da doğdu. Dokuz Eylül Üniversitesi İstatistik Bölümünden mezun oldu. Araştırma, Ban..