Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

01 Mayıs '07

 
Kategori
Dünya
 

Hollanda’ nın asimilasyon problemi…

Hollanda’ nın asimilasyon problemi…
 

İnsanlik son iki asırdır sanayileşmenin insan imgesinde açtığı yaraları saracak bir şeylere acilen ihtiyaç duymaktadir. Kendimizi kavrayışımız, ihtiyaçlarımız ve evrendeki yerimizi tesbit gibi önemli konularda radikal biçimde farklı bir anlayış içerisindeyiz.

Şartların zorlamasıyla paylaşımın ve birlikte yaşamanın gerekliligine inanan insanlık, oluşturduğu müesseseleri daha düzenli ve daha teşkilatlı bir yapıya kavusturup, evrensel boyut’a tasimak istemektedir. Devletler içte ve dişta, güven ve huzuru temin edecek görev üstlenmesine rağmen, insanlığın arzu ettiği gercek huzuru hiç bir zaman temin edememiştir. Geleneksel kültürlerin birlikte yaşama mecburiyetinden doğan sorunları gidermekte zorlandıkları konusunda sanırım hem fikiriz.

Toplumların sosyalleşmesini temin eden evrensel kültür değerleri kollektif çabalar neticesinde oluşan ve kabul gören değerlerdir. Evrensel kültürün bireyselliği aşarak, bireyin üstünde bir değerde kabul görmesi, sosyal çevrelerin uyumunu sağlayan unsurlar olmuştur. Her ne kadar tarihin derinliklerinde bir yerlerde kültürlerin catışmasını bulsak da, insanlık tarihini sürekli savaşan ve catışan zaman dilimi olarak nitelemek çok büyük yanlış ve hata olur.

Tarihi seyir içinde, kültürlerin uyuştuğu veya çatıştığı dönemlere bakacak olursak, sebebi ne olursa olsun ister dini, ister milli sebepler olsun, en azında içgüdüsel olarak daha iyi ve daha güzel yaşama arzusu yatmaktadır. Her kültür kendi değerlerinin daha iyi ve daha güzel olduğu inancıyla, diğer toplumlar üzerinde hakimiyet kurmak istemiştir. Burada yanlış anlaşılmaya sebep olmasını istemediğim bir durum söz konusu, savaş ve çatışmaların gerekli olduğunu savunuyor gibi bir hatayı düzeltmek isterim. Ben sadece savaş ve çatışma pisikolojisini motife eden unsurlara bakıldığında istisnalar hariç, asıl niyetin kültürlerin egemenlik alanlarını genişletme arzusu olduğuna işaret etmek istedim.

Hollanda ve Avrupada dağılan Sovyet bloku sonrasına paralel olarak ve özellikle 11 Eylül hadisesinden sonra şekillendirilmek istenen yeni dünya düzeni… Tüm dünyada müslümanların sindirilmesine yönelik haçlı zihniyetinin değişik versiyonunundan başka bir şey değildir. Bu anlamda Hollandanın yabancilar politikasında meydana gelen değişim ve Geert Wilders’en müslümanları hedef alan söylemlerinin destek bulması önümüzdeki günlerde Hollandanın radikalizme yatkın siyaset izleyeceği anlamını taşımaktadır.

Şahidi olduğumuz olumsuzlukları ben de dahil bir çok kişi, Pim Fortuyn’la başlayan siyasi popülizmin devamı olarak değerlendirmiştik. Aradan geçen zaman bu değerlendirmemizde yanıldığımızı ortaya çıkartmış oldu. Yeni kabinede görevlendirilen iki devlet sekreterinin çifte vatandaşlığının sorgulanması zihinleri bulandıran bir çok soru işaretlerinin belirmesine neden oldu. Hiç kimse çıkıp’ta Nebahat Albayrak ve Ahmed Aboutaleb’in Hollandaya uyum sağlayamadıkları ( entegre olamadıkları ) iddasında bulunamaz. Her iksi’de sosyal, kültürel, siyasi vs alanlarda kendilerini isbat etmiş kişilerdir. Hal böyle olunca çifte vatandaşlık kisvesi altında her ikisinin’de Hollandaya olan sadakatları bilindiği halde, başka bir amaca yönelik niyetle sorgulanmış oldular. “Bana göre her ikisine’de pisikolojik baskı yapılarak hem rahat hareket etme kabiliyetleri sınırlandırıldı, hem’de etnik kökeni Hollandalı olmayan politikacılara bizim müsadelerimiz ölçüsünde yükselirsiniz uyarısı yapıldı”.

Devletin temel felsefesi ve temel ideolojisi tüm halk ve azınlıklara eşit haklar tanıyarak, sosyal dengeyi sağlayacak olan, demokratik hak ve özgürlüklere saygı ve bağlılık olduğu halde, politik arenada çok bariz ve çok açık hatalara müsade edilmekte ve hosgörüsüzlük sokaktaki vatandaşa kadar sirayet etmektedir!…

Çağımızda uygarlık ve medeniyetin demokratik değerler üzerinde yükseldiği gerçeği politikacılar tarfından bilerek inkar edilmekte olup, uygulanan hatalı politikalar içte ve dışta Hollanda’nın itibarını zedeleyen gelişmelere sebep olmaktadır. Her ne kadar ikinci sınıf vatandaş yerine konsak’ta Hollanda adına olusan olumsuz hava duygusal olarak biz vatandaşlarını üzüntüye sevketmektedir.

Hollanda’da yaşayan ikinci sınıf vatandaşları ve yabancıların gelecekten beklentisi, daha emin ve daha güzel bir kader arayışının buluşma noktası olarak Hollanda siyasetinin demokratik olgunluğa erişerek, demokratik evrensel değerlerle bütünleşmesidir.

Metin YAZAREL

 
Toplam blog
: 65
: 3015
Kayıt tarihi
: 21.06.06
 
 

Sosyal Bilimler Fakültesi Sosyoloji bölümü  terk. Hollanda'da ikamet etmekte. Hollanda'da ..