Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

13 Şubat '15

 
Kategori
Haftasonu
 

Hollanda Empati

Beynimin ve bedenimin birbirinden ayrı yaşadığı kısa seyahatte, canlıya ve yaşama dair izlenimler.
 
Bu işte bir yanlışlık mı var diye bakıyorsunuz çevrenize. Gördüklerim mi rüya, yoksa ben mi gerçek değilim diye, ya da senaryosu yazılmış, yönetmenin motor anonsu ile başlayan film sahnesimi gördüklerim. İster istemez kendinizi oyuncuların içindeki fügürandan ayırt edemez duruma geliyorsunuz. Bir taraftan bütün yaşananlara dünyalı gözüyle bakma hissi, diğer taraftan, Türk gibi düşünme dürtüsünün yakanızı bırakmayışı. Ne yaparsanız yapın bünyeniz de aitiyetinize ait genler taşıyorsunuz. 
 
Bunun için çok çabalayıp kendinizi yormayın. Hayatınızda çelişki ve çatışmaları hiç bu kadar derinden yaşamamışsınızdır. Bazen, biz aslında yaşayan bir ölüyüz de farkındamı değiliz, yoksa gördükleriniz, size ait gerçeklerle hiç mi örtüşmüyor, diyorsunuz kendi kendinize.
 
Çaresiz, kafanızı kaldırıp silkeleniyor, sallanıyor doğruluyor, ve büyük gerçeği kabul ederek, kendiniz gibi olmaktan başka seçenek olmadığını anlayarak izliyorsunuz olan biteni. Oksijenin temizliği doğayı, doğanın ki, yaşanılan çevreyi, çevre ise insanları çok temiz tutmuş olmalı ki, aralarında hiyerarşik geçişler denge içersinde yürüyor. Herkes birbirine saygı duymak istercesine saygı yarışı, herkes kendisini ve çevresini temiz tutmak istercesine temizlik yarışı başlıyor. Evet evet herkes birbirine gerçekçi ve dünya normlarının öngörüsüyle yaklaşırsa yerel demokrasi ve geleneğin nasıl normalleşerek yaşam biçimine dönüştüğünü anlatıyor adeta. Hayatın devamı ve daha da ilerisinde bu öngörüler öne çıkıyor gibi sanki. Ama bütün bunları yaparken, hiçbir çaba göstermeden, eylemleriniz ve yaşama yansıyan müdahaleleriniz kendiliğinden oluşuyor belirsizce.
 
Böyle bir yaşam, nerede var der gibisiniz. Burası Yerkürenin parçası Dünya da onyedi milyonluk küçük ülke Hollanda tabiki. Kısa seyahatimde hep şunu düşündüm uçaktan inene dek. Benimde içinde olduğum kısa seyahatimde küçük yada farklı anlaşmazlıklar yaşansın, yabancıyla anlaşamamak, kurallarla donatılmış ülkede kural ihlali, ya da kaybolmak düşüncesi geçti aklımdan. İstedim ki bana müdahale edilsin, anlaşamayalım, bir şeyleri halledemeyeyim, kısaca neler yapıyorlar, nasıl müdahale ediyorlar olaylara. Bütün bunlar mümkün olmadı tabiki. Ne kadar istesem de, azda olsa değişikliği yaşamak için çaba göstersem de, bu karışık durumu anı olarak saklamak için bile olsa yakalayamadım. Mutlaka her ortamda anlaşma sağlamanız için sistem elinden geleni yapmış. Öyleki, yabancıya tiren güzergahını ya da gideceğiniz yerin adresini sorduğunuzda, mahcubiyet yaşıyor gibi oluyorsunuz, birde yabancı dil bilmiyorsanız vay halinize, diye düşünüyorsunuz. O çekingenliğinizi anlıyorlar gibi olsa gerek ki, sizi rahatlatmak için ellerinden geleni yapıyorlar. Önyargılardan arınmış havası, göze çarpıyor. Rahatlatıcı fazlaca durum var ortada. Her yer işaret ve levhalarla dolu. Aklınızı kullanarak bile birşeyleri başarabiliyorsunuz. Zaten şehir yaşamının tamamına, bisikletler, tramvaylar, kanallar, akıcı ve düzgün trafik damgasını vuruyor. Belki de küçük ülkenin büyük kalabalığında denge teorisi göze çarpar gibi. Her yer tertemiz, temizlik işçisi görünmüyor, trafik normal ve akıcı, trafik memuru görünmüyor, sanki büyük kalabalıkta sizde görünmüyor gibisiniz. Yere döşenmiş taşların renkleri ve yükseklik kodları bile hesaplanmış. Küçük gibi görünen ayrıntılar her noktada itina ile hesaplanmış. İnsan ve diğer bütün canlılar düşünülmüş, çok küçük detaylar ister istemez göze çarparak insana rahatlama hissi veriyor. 
 
Empati yaparak ''ah keşke bende bu ülkede doğmuş olsaydım'' diyorsunuz. Aklınızdan geçiyor tabi ki. Ama bu hiç mümkün değil bir taraftan. Diğer taraftan bizde niye böyle değil, bizim ülkemizde niçin bunu başaramıyoruz diyorsunuz. Nasıl olacak, hangi iradeyle kim bunu başaracak. On yıllar gerekli başa dönmek yeniden başlamak için. Bu da mümkün değil aslında, ama haydi bunun başarıldığını varsayalım bir anlık. Sonra ne olacak, içinde yaşadığınız toprakların üzerini işgal eden insanlarımızı nasıl medenileştireceksiniz. Kurallar, kurallar, kurallar.    Ahmet Keleşoğlu  
 
ahmetmahmutkelesoglu@hotmail.com
 
 
Toplam blog
: 7
: 315
Kayıt tarihi
: 03.12.14
 
 

1962 yılında Ünye'de doğdu. 1984 yılında Dokuz Eylül Üniversitesi İİBF Maliye bölümünden mezun ol..