Hollanda'nın hüsranı- boğaların zaferi

2010 Dünya Kupasını İspanya kazandı. Hollanda için entresan bir final oldu, makus talihini oynadığı bu üçüncü final maçındada yenemedi. Robben'in iki pozisyonu önemliydi fakat kaleci Casillas gole imkan vermedi. Sarı kartların hava uçuştuğu ve 10 kişi kalan Hollanda 1-0 yenilerek finalde yine kaybetti.

İspanya, uzatmaların bitimine 4 dakika kala baskılarının neticesini İniesta'nın attığı golle Dünya Şampiyonu olarak aldı. Del Basque'nin çalıştırdiğı İspanya futbolun bir sistem oyunu olduğunu, tüm hatların makine düzeninde ciddi bir şekilde çalışması halinde başarının geleceğinide böylece ispatlamış oldu.

Bu kupanın diğer bir entresan tarafı ise, Dünya Şampiyonu olan İspanya'nın hocasının Beşiktaşı çalıştırması ve sorunlu bir şekilde işine son verilmesiydi. Dünya üçüncüsü Almanya'nın hocası Löw ise bir zamanlar Fenerbahçeyi çalıştırması ve gönderilmesiydi. Nedense, milletçe sabırsız oluşumuz ve bu sabırsızlık futbol klüplerimizede yansıyor. Başarıyı kestirmeden yakalamak istememiz, bizi her zaman hüsrana uğratmaktadır. Sistem ve alt yapıya önem vermememiz neticesidir ki, sözü geçen bu iki antrönör, ülkemizden gönderilmiştir.

70 Milyonluk bir Türkiye'de 70 tane üst düzey futbolcunun olmayışı ne kadar acıdır ki, biz hale Milli Takımımızda Gökhan Zan ve Emre Belözoğlu'ndan medet umuyoruz. Bugün Dünya Kupası bize gösterdi ki önce sistem olacak ve o sistem içindeki oyuncular bir makine çarkı gibi işlerini ciddiye alacaklar, çalışacaklar ve çok süratli bir şekilde hedefe kilitleneceklerdir. Ancak bu şekilde başarının geleceği bilincinde olacaklardır.

Eğer Dünya Kupalarında yer alacaksak, önce altyapı ve sistemimizi yerleştirmemiz ve işi ciddiye almamız şarttır. Polemiklerle, ahkam kesicilerle bir yere varılamıyacağını artık anlamamız lazımdır.