Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

13 Temmuz '13

 
Kategori
İş Yaşamı - Kariyer
 

Home Office çalış (ma) !

Home Office çalış (ma) !
 

Vaktiyle bir home office çalışma deneyimim olmuştu. Böylece, home office çalışmanın ayrı bir ofiste çalışmadan özde bir farkı olmadığını, ancak bizim toplumumuzda çok farkı olduğunu öğrenmiş oldum.

İlk evlendiğim zaman, bir dönem mesleğimi nasıl yapmam gerektiği konusunda kararsız kaldım. Serbest çalışsam yürütebilecek miydim? Oturacağımız evin tamamen en arkada, ayrı bir WC'si olan ve ev ile bağlantısı olmayan bir odası vardı. Bu mimariyi ilk gördüğümde anlamamışsam da ofis için yapıldığını kısa sürede kavradım. Evin diğer bölümlerini 1 oda bir salon şeklinde kullanacaktım. Arka odayı ofise çevirdim. Bildiğiniz bir ofisti aslında. Kitaplarıyla, makineleriyle, ofis takımlarıyla....

Bu deneyimim ilginçtir. Eğer kafanızda soru işaretleri varsa gidereceğini düşünüyorum. Çünkü tam 3 seneden fazla böyle çalıştım.

Home Office'in faydalarını sıralayacak olursam;

1- Sabah işe gitmek ve akşam işten eve dönmek ışınlanma süresinden kısadır.

2- Karnınızı evinize gidip doyurursunuz. Öğle yemekleriniz anne eli değmiş gibi olur. Hem de bedava.

3- Kira ve bilumum masraflarınız olmaz.

4- Muhasebeci, ofis programları, internet v.b. sabit masraflarınız ise zaten olacaktır. Ancak telefon, internet,vs masraflarınız  bir tanedir.

5- Hiçbir farkı yoktur.

6- Dışarıda halledeceğiniz iş zamanlarınız haricinde kıyafetleriniz terlik pijama bile olabilir. :)

7- Müvekkiliniz, mükellefiniz telefonun ucundaki ciddi sesin üstünde şort ve askılı atlet olduğunu bilse bayılabilir. :)

8- Bebeğiniz varsa ofis çalışmalarınızın arasında emzirme seansına gidebilirsiniz.

9- Bebeğinizin altını değiştirmek işten bile değildir. Bir terlik sonra evdesiniz. :)

10- Sistemli, düzenli ve disiplinli çalışabilen biri iseniz faydaları saymakla bitmez.

11- Müşterilerinize de bu karınızı biraz ucuz iş yaparak yansıtırsanız, size değil kızmak; yeni bir takım çizgili pijama bile hediye edebilirler.

12- Bir de sizi kıskanan bazı kadın türleri "Sen de bizim gibisin işte, ev kadınısın, bak evdesin." diyerek kendilerini tatmin eder. Çoluğa çocuğa sen de annem gibisin, dedirtir dururlar. Tabi, tabi, der onların da arpalarını ara sıra verirsiniz.

Biz kadın türü fenayızdır. Kıskanırız, kıskandırırız.

Neyse.....

Zararları ise;

1- Türk toplumunda bu iş yaştır.

2- Müşteri, müvekkil, mükellef her kimse sizi duvarda ağır deri panonun altında; koskoca müdür koltuklarına gömülmüş; maaşlarını ödeyebilip ödeyemediğinize  bakmaksızın çalışanlarınıza ve sağa sola bağırıp hava atarken görmek isteyecektir.

3- Arada bir fazla relaks bir müşteri gelip sohbetin dibine vurmak isteyebilir. Burada çizgiyi çizmelisiniz.  Bir keresinde son derece uygunsuz bir zamanda gelen müvekkil gitmek bilmemiş; kendisine çocuğumun uyuduğunu ve artık gitmesi gerektiğini söylememe rağmen; bebeklere bayıldığını söylemiş; bu arada bebek uyanmış bağırmaya başlamış; kadın kendinden geçmiş; bebeği zorla sevmiş, bebeğin ne kadar zayıf olduğunu, yakın olsa ona bakacağını söylemiş; onu ballı yumurtalı sütle beslerse topaç gibi olacağını tekrarlayıp durmuştur. Halbuki bebek 1 yaşından küçük olup, hiç bir şey yememektedir. Bu aylık bebeklere ise bal yasaktır. İnek sütü de verilmeyip, devam sütü verilmektedir. Kısacası müvekkilin uzak olması Allah'tandır. O gün kadının gitmesi için az daha kurban adayacaktım. Bir şey değil kadın gerçekten akıl hastasıdır. Neyse ki görev başarı ile tamamlanmış, kocasından boşanmaması sağlanmıştır. :) :)

4- Neyse, zararlarına ek olarak, ev olduğu için tabela koymak istemeyebilirsiniz.

5- Ayrıca, benimki gibi bazı şeyleri geç keşfeden bir eşe sahipseniz, durum komik olacaktır. Eşim bir gün gelen müvekkile terlik giydirmeye kalkmıştır.  Evet yanlış duymadınız, "Burası ofis, saçmalama " dediğimde "Ama aynı zamanda evvvv..." diyerek beni sinir krizlerine sokmuştur. :) Şimdi gülüyorum. Ama o zaman saçımı başımı yoluyordum.

6- Müşterileriniz size çok acıyabilirler.  Sizin ne kadar zavallı olduğunuzu düşünenler olacaktır. Avustralya'da evinde kuaför salonu açan kişiler onları  ilgilendirmez. Okumuşsanız, ya büronuz olacaktır; ya büronuz olacaktır.

7- Home office'nin ne demek olduğunu anlatmak zaman alabilir.

8- Sonunda pes edersiniz. İlk fırsatta en yakın merkeze gidip kendinize en azından bir oda tutarsınız. Bu aşamadan sonra herkes huzura erer. Kiranızı çıkaramasanız da tuhaftır ki siz de huzura erersiniz. Kazancınız ekside de olsa, moraliniz artıdadır.

Kapitalist dünyanın derin sularında yüzerken kendinizi "Amaaaaaaaannnn, boğulacaksam büyük denizde boğulayım." derken bulabilirsiniz.

Bu sözler aslında sizin sözleriniz değildir.

Home Office yeterince ihtiyaç görür. Denenmiştir.

Ancak sorun başkalarına bunu izah edememektir. Bu da işin can alıcı noktasıdır. Müşteri bunu tasvip etmemektedir.

Müşteri, velinimetinizdir. 

 
Toplam blog
: 82
: 6114
Kayıt tarihi
: 20.05.12
 
 

Hukukçu bir anne.  Hayatta her şeyin kontrol edilemeyeceğini zor da olsa öğrendim.  Hayat, kısa b..