Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

21 Ağustos '10

 
Kategori
Spor
 

Hoş geldin Schuster, tanıştıralım bu Abdullah Avcı!

Hoş geldin Schuster, tanıştıralım bu Abdullah Avcı!
 

Beşiktaş’ın teknik kadrosu yeni olduğu için bu sonucu ve ortaya konulan taktiğe toleransla ile yaklaşmamız gerekiyor. Schuster Türkiye’yi tanıyacak, buradaki futbolun, örneğin İspanya’dakine benzemediğini anlayacaktır.

Ancak üç büyük kulübümüzün başına gelen bütün yabancı teknik adamlar aradan kaç yıl geçerse geçsin bir şeyi anlayamıyor, tanıyamıyor ya da aşamıyor:

Abdullah Avcı!

Beşiktaş taraftarı bütün maç boyunca kendisiyle uğraşsa da şu bir gerçektir ki Türkiye’de futbolu ve büyük takımlarımızı çok yakından tanıyan, bilen ender teknik adamlardan bir tanesidir kendisi; başarılarının tesadüf olmadığını bir kere daha kanıtlamış oldu.

Beşiktaş yeni bir takım ve birbirlerini tanımayan futbolculardan oluşuyor. Bu bir takım için başlı başına sorundur. Ancak dün gece Beşiktaş sadece yabancılıktan kaybetmedi. Teknik kurgusu da tamamen sorunluydu.

Schuster’in aklı hafta arası oynanan Avrupa Kupası maçında kalmış olacak, Türkiye’deki takımlara karşı da serbest bir dizilişle oynayabileceğini düşünmüş ya da o öyle planlamadı ancak takımı dağınık oynadı. Ancak bu küçük uyarıyı o maçın sonrasında yapmıştık.

Delgado solda oynuyor gibiydi ancak yerini yadırgamış bir hali vardı. Hilbert bir ara sola kaydı, Quaresma sağda oynadı. Nihat’ın ne yapmaya çalıştığını anlamak çok kolay değildi. Yeri sabit olan iki oyuncu vardı; Ernst ve Holosko… Holosko da Nobre oyuna girdikten sonra takım arkadaşı ile aynı toplar çıktı durdu. Sonunda Nobre arkadaşına isyan etti, haklıydı. Quaresma’nın yeri sanırım zaten sabit değil; Schuster ona "çık istediğin yerde oyna" diyor büyük bir ihtimalle.

İstanbul Büyükşehir Belediye bu karşılaşmada yanılmıyorsam 12-13 ofsayt pozisyonuna düştü. Bunun bir süre sonra Beşiktaş’ın taktiği olduğunu anladık. Ancak akıllı bir forvet bir iki pozisyon sonra bu taktiği çözebilirdi. Yapacağı şey son adamı orta saha çizgisine kadar çekmekten ibaret olacaktı ki ikinci gol öncesinde yenik olmanın verdiği hırsla da Ferrari yerini boşaltınca İbrahim Akın kaleci Cenk ile yaklaşık 40 metre mesafede baş başa kaldı. Bu taktik Beşiktaş’a daha fazla tehlike yaşatırdı ancak Büyükşehirli oyuncular dikkatli olamadılar.

Hatırlarsanız Aragones de geldiğinde Fenerbahçe'ye ofsayt taktiği uygulatmış ve ilk Şampiyonlar Ligi maçında İstanbul'da büyük bir felaketle karşılaşmıştı.

Açıkçası bu kadar dağınık bir oyun kurgusu ile bir de üstüne garip ve bana göre fazlasıyla demode olan ofsayt taktiği ile Beşiktaş’ın Abdullah Avcı’nın takımını yenmesi mümkün değildi. Zaten Beşiktaş’ı çok yakından tanıyan ve futbolu çok iyi bilen Avcı neredeyse maçı kalesinde büyük bir tehlike atlatmadan tamamladı.

Quaresma için biraz erken özel bir paragraf açıyorum. Dün gece sahada bir ara Kazım Kazım’ı izliyorum sandım. Üstelik ilk yarıda yanında Guti olmadığında Beşiktaş’ın geri kalanından tamamen kopuk oynadı. Zaman zaman rakiplerine yaptığı hareketler profesyonelliğin ve centilmenliğin dışına taştı. Maç sonunda Beşiktaş tribünlerinin sevgi gösterisi onda bu hareketleri daha da yerleşik hale getirecektir. Bunun sonuçlarını hep beraber izleyeceğiz.

Beşiktaş taraftarının maçın başı ile sonu arasındaki tutumu da futbolumuzun genel halini özetliyordu. Bizim insanımızın sporla, futbolla ilgisi dahi yok; bir kere daha ispatlanmıştır. Delgado ve Nihat’a yapılanlar ortadadır. Nihat Beşiktaş’ı seçtiği için sanki cezalandırılıyor. Lafa gelince Beşiktaş’ın çocuğu uygulamada… Beşiktaş taraftarı yıllardır hiç iyi bir tablo sergilemiyor. Bu takımın herhangi futbolcusu ligin henüz ikinci karşılaşmasında yuhalanmayı hak etmiyor.

Bu sonuçlar normaldir. Abartmamak ve çok da ağır eleştirilerden uzak durmak, zaman tanımak gerekiyor.

Ne diyelim; hoş geldin Schuster, tanıştıralım bu Abdullah Avcı!

 
Toplam blog
: 2033
: 1268
Kayıt tarihi
: 09.06.06
 
 

"Keyif verici bir yalnızlık" olarak gördüğüm yazma serüvenimin en önemli merkezlerinden bir tanes..