Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

10 Ocak '12

 
Kategori
Deneme
 

Hoş geldiniz...

Hoş geldiniz...
 

Bizler üzüntülerle güçlenmeyi öğrenmiş bir nesiliz... Kim bizi bu hale getirdi, biz neden zehirleri tadarak bağışıklık kazandık, derimiz mi kalınlaştı, kaçkere öldük her yeni zehirde...

Mecbur muyuz durmadan evrim geçirmeye, mecbur muyduk her seferinde, ölmemek için, bir gülücük uğrunda kendimizi değiştirmeye?

Şimdi kabul etmişim, az önce kanıtlamış kelimelerim de ben yeni fark etmişim, yaşamanın bir sıcacık gülücükle eşdeğer olduğunu. Kalp çarpıntılarımı duymaya başladım, farkında mısın?

Kime soruyor acaba diye düşünme, muhattabım sen ve senin gibi "ben mi" diye soran herkes, diğerlerinden umudum yok artık...

Dedim ya, birileri benim bahçemde, yıllarca gizlediğim, ırak taraflarını özenle süslediğim, kapılarının şifresini minik bir nadan ile çözüverdiğim bahçemde, yıllarımın tüm düşünce fırtınalarında, bardaktan boşanırcasına, ulaşılmaz gökleri, bir çocuğun balonunu patlatan kahpe iğnelerle delmişcesine yağmurlarda, kayan topraklarından gün yüzüne fışkıran , kalbime gömdüğüm insanların kemikleriyle ve beni aynı toprağa gömen çatal dillerin hançerli sözcükleriyle birlikte tohumlarını ektiğim o ağaçların gölgesinde serinlemek istermiş...

Ne basit, ne kolay, ne rahat, uğruna ömür verilmiş, kimine göre ulu sedirlerimin, kimine göre henüz fidanlarımın altında huzura erişmek istemiş...

Kim istemiş de buyur etmemişiz?

Kim istemiş de bir somun ekmeği pay etmemişiz?

Kim istemiş de tüm huzurumuzu kaçırmaları uğrunda bir nadan peşine varımızı yoğumuzu dökmemişiz?

Peki kim bu bahçeye bir gariban çiçek dikmiş?

Şimdi mi geldi aklınıza benim de sert rüzgarlarımın olduğu, mevsim dönünce, sularımın çekilip yapraklarımın kuruya, dallarımın sarıya çaldığında mı fark ettiniz doğa ana olmadığımı?

Süper kahramanların hayatlarınızı kurtarmadığını, kimsenin süper kahraman olmadığını?

İşte şimdi hoş geldiniz. Eliniz bahçemdeki taşlara çarpınca fark ettiniz, burada engellere, taşlara ve tüm doğal felaketlere de yer bulunmaktadır... Onlar da tüm felaketlerim gibi özenle bakılmışlardır.

İşte şimdi eliniz taşın yanındadır, dönüp gitmek de dahil olmak üzere taşı kaldırma, elimizi altına sokma hakkınız da vardır.

Benim de sularım çekilir, herkes gibi bende de mevsim yenilenir, sizin derdiniz bahçe midir, benimle birlikte bu bahçede yaşamak mıdır, bana bunu gösterir...

Eliniz... Nerede? Çıkış kapısının kolu da, çiçek dikeceğiniz toprak da hizmetinizde...

 
Toplam blog
: 10
: 366
Kayıt tarihi
: 05.01.12
 
 

Edebiyat alanında çok da benzeri olmayan bir tarzda denemeler yazmaktayım. Ayrıca yerel bir gazet..