Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 
 

kevser şekercioğlu akın

http://blog.milliyet.com.tr/kevser

17 Ekim '08

 
Kategori
Aile
 

Hoşça kal diyemedim

Hoşça kal diyemedim
 

Cenazeden dönüyorum, uzanıyorum biraz kestirebilmek için, gözümde damla uyku yok, ayaklarım ölmeden once buza kesilmiş gibi. Fönle ısıtmaya çalışıyorum, ısınmıyorlar inatla. Üzerime bir battaniye daha alıyorum ama mevsim kışa vurmuş damarlarımda. Damarlarım yavaşlamış, gözlerim kupkuru-şaşkın-kimsesiz bir boşlukta.

Gerçek bir kış akşamı geliyor aklıma, atkımın-şapkamın inceden yağan kara karşı duramadığı, iş çıkışı metrodan Taksim’e çıktığımda rüzgara direnemediğim bir akşam. Beni bekliyor yakışıklı uzun boylu bir adam. Selamlaşmalar, sarılmalar, sıcacık bir mekana atıyoruz kendimizi. Sosislilerimiz gelene kadar takılıyoruz birbirimize. Varyemez gibisin diyorum neden daha pahalı bir yere gitmiyoruz? Gülüyor her takılmama. Çıkışta, gel sana Şarabi’de bir kadeh şarap ısmarlayayım diyorum. Kabul ediyor gülerek. Sigara içtiğim zamanlar, muhtar çakmağıma bakıyor. Cinsiyet değiştirdim diyorum. Dertleşiyoruz kesintisiz. Tiyatro biletlerimiz ondan ama.

Tiyatro çıkışı kesintiye uğrayan yalnızlık muhabbetlerine devam. Ay yeter içimi bayılttın yalnızlığınla, nikah düşse alırdım seni ama düşmüyor ne yapayım diyorum. Gülüyor yine bir şeyler söylüyor kızdırmak için. Kolkolayız, soğuğa karşı sıkıca. Ay ben de sana bayılmıştım diyorum, zehirlerdim ben seni karın olsaydım diyorum.

Üşümem geçmiyor hala. Aklıma başka bir sıcak akşam geliyor. AKM’de Fındıkkıran balesi var, salon sıcacık. Bir gece once sabahlamışım ablamla, gözlerimi zor tutuyorum ayakta. Arada kapanıyor gözlerim, başım omuzuna dayalı kestiriyorum kısa aralarla. Hiç yorulmadan bana yorum yapıyor. Oğlum sen yanlış zamanda yanlış bir memlekette doğmuşsun diyorum. Okumaya, sanata, görselliğe, temizliğe o kadar meraklı.

Yalnız yaşamasına rağmen, hem zevkli hem tertemiz yapıyor yaşadığı mekanları. Yazlığının terası, bahçesi öyle özenli ki. Evinin düzeni tertibi… Günde beş gazete okuyor yıllardır hiç üşenmeden. Katı kuralları var bazen lüzumsuz kaçan ama nihayetinde o da insan. Evine son yaptığı düzenlemeleri gösteriyor hevesle, bayılıyorum.

Yine bir kış akşamında Mozart CD lerimi dinliyoruz benim evimde kahve içerken. Çocuklu kadınla yapamayacağını anlatıyor nedenleriyle uzun uzun. Bir ara soruyor senin hayatında biri var mı diye. Benim çocuklarım var unuttun mu diyorum küskünlükle. Keşke senin gibi bir kadın bulsam diyor yaptığı gafı düzeltmek için. Bırak diyorum geç kaldın toparlamak için. Beğendiği CD leri ona hediye ediyorum yalnız akşamlarında dinlersin diye.

Bazen duymak istemediği gerçekleri duyuyor benden uzun yürüyüşlerde, bozuluyor, sinirleniyor, ne söylese başka bir cevap alıyor ve biliyor ki son konuşan her zaman ben oluyorum, susturamıyor bir türlü ve biliyor ki bütün söylediklerim doğru. Bazen küsüyor ama uzun sürmüyor. Ya sinemaya çağırıyor ya tiyatroya. Yine yalnız dönemindesin herhalde kimseyi bulamadın bana döndün değil mi diye sitem ediyorum. Yakası kürklü siyah mantoma bakıp mafya babalarının aptal sarışın sevgililerine benziyorsun bu kadar çok konuşma vururlar seni diyor.

Hala buz gibiyim, aklıma bir şey geliyor, eski bir klasörde bir yazı aramaya başlıyorum. Teşekkürler Duman başlıklı bir yazı bu. Okumaya başlıyorum, üç sayfalık onu anlatan bir yazı. Yıllar once yazdıktan sonra bir kopya da ona vermiştim. Okuyunca ağlamıştı. Eşime veriyorum yazıyı, okuyor gözleri doluyor, ellerimi tutunca, kızıyor üşümeme. Sırtıma başka bir kazak getiriyor, endişeleniyor. Ben hala buz gibiyim.

İnsan nasıl davranır hiç ummadığı anda sevdiğini kaybedince bilmiyorum. Bari bir gece yoğun bakımda yatsaydı da kendimizi alıştırsaydık. Nasıl bilebilirdim yazın yaptığımız kahvaltı sonmuş, bilsem tekrarlamaz mıydım? Eski günlerden bahsederken gözlerimizin dolması vedaymış meğer haberimiz olmadan. Ne bileyim bir iki gün once telefonda konuşurken son konuşma olacağını bari sevdiğimi söyleyebilseydim.

Yeni eşinin yanında bana iltifatlar ederken, boşuna çeneni yorma artık çok geç beni kaybettin diye sohbetimiz geliyor aklıma palmiyenin altında. Keşke daha sıkı sarılsaydım yanından ayrılırken, bilemedim. Elimde okuduğu için mutlu olduğu ve okuduğu için mutlu olduğum yazıdan parçalara takılyor gözlerim.

Bazen seversin nedeni yoktur gibi gelir ama büyüdüğünde anlarsın ki tonlarca neden vardır ona duyduğun sevgiyi besleyen. Kızlar için alilelerindeki erkekler hep önemlidir. Sevdikleri insanlarla yoğururlar duygularını. Çocukken önemsenmek, ilgi görmek en önemlisi doğru açılardan temiz sevgiler görmek ilerideki hayatlarında, oluşan kişiliklerinde çok önemlidir ve asla unutulmaz.

Benim seninle paylaştığım güzeldi Dayı Duman, teşekkür ederim, özellikle (geçmişteki) ilgine, gösterdiğin sevgine, sen olduğun için sana. Seni seviyorum yeğenlerin en güzelinden dayıların en şekerine, güzel bir film gelmiş biletler benden bu kez, aradaki frigolarla birlikte “Sinemaya gidelim mi seninle?”.

 
Toplam blog
: 374
: 869
Kayıt tarihi
: 15.01.07
 
 

1965 Akçakoca doğumluyum. Evli ve dört kız annesiyim, küçük bir kızın  anneannesiyim. A.Ü. Halkla..