Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

16 Ekim '12

     
    Kategori
    Deneme
     

    Hoşçakal

    Hoşçakal
     

    Bana sakın şaşırmış gibi yapma. Daha sana geldiğim ilk gün biliyordun zaten. Ama yine de bana inanmış gibi yaptın. Ne yalan söyleyeyim, bu defa ben de kendime inanmıştım ya da inanmak istemiştim desem daha doğru olacak. Bugüne kadar çok kereler kapına geldim. Her defasında da kendimden çok emin çok ama çok kararlı bir şekilde.  Ve her defasında seni yüzüstü bırakıp gittim. Ama inan bana her gelişimde biraz daha şaşırdım. Nasıl oluyordu da bıraktığım yerde tekrar bulabiliyordum seni. Öylece, dimdik karşımda duruyordun. Hiçbir şey sormadan, sorgulamadan beni bekliyordun. Bense yüzsüzlüğümün zirvesinde senden özür bile dilemeden saçma sapan birkaç bahaneyle yeni yeni düşüncelere dalıyordum, kaldığım yerden. Şımarıklığım buyüzdendi belki. Hep giden ama herzaman affedilen olmak. Biliyorum bu sözleri daha önce de benden defalarca duydun ama inan çok istedim kalmayı, çok çabaladım. Herşeyden vazgeçtimiştim aslında. Her şeyi geride bıraktım. Ben onları geride bıraktıkça onlar beni hep içine çekti sanki. Yok, hayır sana kızdığım falan yok. Daha neler? Sen hiçbir zaman bana kolay olacak demedin zaten. Aksine hep zorlukları gösterdin. Hiçbirzaman kolaya kaçmadın ama ben.... Sana kızmıyorum dedim ya hani. Aslında kızıyorum. Neden mi? Bana ne diye bu kadar güvendin ki? Bugüne kadar hangi bir işi tamamlayabilmiştim neyin altına imzamı atabilmiştim de bana bu kadar güvenebildin? Neyse sende gördün artık o kadar yüzsüzüm ki neredeyse kendimi haklı çıkaracağım, sanki bu defa da giden ben değilmişim gibi. Ne söylesem, ne anlatsam bu gerçeği değiştiremem. Gidiyorum. Ama gitmeden önce şunu bilmeni isterim ki; çok güzeldi . Seni yaşamak kimseye hesap vermeden, aldırış etmeden, umarsızca yaşamak... Hiçbir şey söylemeyecek misin? Yine öylece susup gidişime mi izleyeceksin. Acıyorsun bana. Evet acıyorsun çünkü gittiğim hayatta asla "BEN" olamayacağımı bir bedene hapsedilmiş olarak yaşayacağımı biliyorsun. Belki de bu yüzden susuyorsun. Hani "Düşene bir tekme de ben atmayayım." diyorsun içinden. Ne diyebilirim ki sana... Neden mi gülüyorum? Çünkü bende sana acıyorum da ondan... Evet, doğru duydun. Acıyorum sana... Çünkü biliyorumki geri döndüğümde seni tam burda, bıraktığım yerde bulacağım. Yine bekleyeceksin beni. Geri geldiğimde hiçbirşey sormayacaksın bile, öylece kabul edeceksin, hiç konuşmadan dinleyeceksin ve yine yeni umutlar vereceksin bana biliyorum... Ama bu defa gitmek neden bu kadar zor oldu işte onu bilemiyorum. Doğru söyledin; artık büyüdüm galiba... Evet, evet büyüdüm, ama bunu hiç istemediğimi fark ettim. Doğru ya; büyüdüm!!! Neyseeeee..... Şimdi en iyi yaptığım şeyi yapma vakti. Yani arkamı dönüp gitme vakti. Aslında daha öncede vedalar oldu hayatımda. Okul arkadaşlarımdan ayrıldım, sevgilimden ayrıldım, mahallemden oradaki arkadaşlarımdan ayrıldım. Her defasında da "Hadi yine görüşürüz. " diyerek bir daha tesadüfler dışında hiç görüşmeyeceğimizi bile bile gittim. Ama anladım ki insan en çok HAYALLERİNE veda ederken yaşıyormuş ayrılık acısını. Seni bukezde terk ediyorum. Umarım bu sana son vedam olur. Birgün tekrar gelip kapını çalana dek; HOŞÇAKAL HAYALLERİM...

     
    Kayıt tarihi
    : 08.10.12
     
     

    Merhaba; 1981 Antalya doğumluyum. 2 yıl öncesine kadar hep kariyer odaklı çalıştım. Sonrasınd..