Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

13 Mart '08

 
Kategori
Gündelik Yaşam
 

Hoşgeldin!

Hoşgeldin!
 

Meğer ne kadar özlemişim de farkında değilmişim.

Özlediğimi onunla ilk karşılaştığım an anladım.

O’na dokunmayı özlemişim, ellerini tutmayı özlemişim ve en çok da hiçbir şeye değişemeyeceğim, kendine özel mükemmel kokusunu özlemişim.

Taze, sıcacık yeni doğmuş bebek kokusunu

İlk karşılaştığımızda ikimiz de ağlıyorduk.

O, hiçbir şeyden habersiz bir mekandan diğerine geçmesinin ve yolculuğunun uzun sürmesinin verdiği sıkıntıyla ağlıyordu bense sevinçten.

O çığlıklarıyla hastaneyi birbirine katıyordu, ben sessiz sessiz ağlıyordum; dedim ya sevinçten.

10 Mart 2008’ de ilk kez teyze oluşumun üzerinden on yıl, anne oluşumun üzerinden 5 yıl geçtikten sonra yeniden teyze oldum ben.

Sabah çok erken gittik hastaneye. Saat 07:00 gibi.

Gerekli hazırlıklar başladı ve içeri girdiklerinden çok kısa bir süre sonra “O” geldi.

Hemen göstermek istemediler , yine de kaşla göz arasında ilk fotoğrafını çekmeyi başardım.

Sonrasında aldılar götürdüler, yıkadılar, temizlediler yeni giysilerini giydirdiler ve sıra o muhteşem ana geldi. İlk karşılaştığımız ana.…

Kibrit çöpü gibi parmaklarıyla, minicik ayakları, fındık ağzı, fındık burnu ve muhteşem bebek kokusuyla bir kız bebeğimiz var artık bizim. Adı gibi kendi de DURU.

On yıl önce doğumuyla hayatımızı şenlendiren ablası O’nun gelişiyle büyük bir sorumluluk aldığını düşünüyor.

Mucize bebek oğlum, - “ Artık abi oldum ben” diye ortalıkta dolaşıyor, dolaşmakla kalmayıp her türlü bebeklikten kalma oyuncağını, Duru bebeğe vermek için rengarenk poşetlere koyup saklıyor. ( Bu arada gerçekten –abi- olup olmadığını ilerleyen günlerde hep birlikte yaşayıp göreceğiz.J )

Anneanne ve dedesi, üçüncü kez anneanne ve dede olma sevincini yaşıyor.Babası, amcası, babaanne ve dedesinin sevincini anlatmama gerek yok sanırım.

Bir hareket var yani bu günlerde bizim ailede.

İnsanın hiç beklemediği bir anda küçük bir bebekle haşır neşir olması değişik bir duyguymuş. İlk kez anne olmaktan daha farklı bir duygu bu. Elbette bu duygunun aynısını anne olunca da yaşadım ancak o zamanlar içinde bulunduğum duruma inanılmaz bir korku ve sorumluluk duygusu da eşlik ediyordu.

Zihnimde sürekli dans eden şu sorular vardı:

-Ya ben bu çocuğa bakamazsam?

- Offf, galiba ben bu çocuğu emziremiyorum!!!

- Ya sarılığı geçmezse?

- Kolik ağrısı tuttu ne yapacağım ben?

- Aşılarını kaçır mıyım acaba?

- Ya aşıdan sonra ateşlenirse de ateşini düşüremezsem?

- 7 aylık oldu neden diş çıkartmıyor bu çocuk? , ,

Liste böylelikle uzayıp gidiyordu.

Acemi annelik duygularıydı sanırım onlar.

Bu gün durum daha farklı.

Galiba biraz tecrübe var.

Şimdi, hayatın koşuşturması içinde, hayata dair farklı bir renk sanki bu bebek, bir kuş cıvıltısı gibi ya da bahar esintisi gibi, sıradan bir günde ummadığın bir anda sevgiliden o sihirli iki sözcüğü -Seni Seviyorum- duymak gibi, beklenmedik bir anda aşka düşmek gibi.

Çok heyecanlıyım ben bu günlerde çok, anlatılamaz, tanımlanamaz.

Kırk yaşında teyze olmak ne hoş duyguymuş, teyze sahiden de anne yarısıymış.

Ah Duru bebek, iyi ki geldin, hoş geldin, ne iyi ettin de geldin….

 
Toplam blog
: 157
: 1671
Kayıt tarihi
: 12.10.06
 
 

İstanbul doğumluyum ama 20 yıldır Antalya'da yaşıyorum. 3 yaşında bir oğlum var ve eğitimciyim. Kend..