Hoşgeldin 2010

Sizlere çok uzun zamandır yazamadım buralardan. O kadar sular aktı ki köprülerin altından ama yine bir iki satır yazmadan insan rahatlayamıyor.

Ancak bugün hayat yolunda kendime idol olarak seçtiğim, en çok değer verdiğim üstadımla birlikte yazdığımız bir yazı ile dönmek istiyorum. Aynı zamanda Yenigün Gazetesinde de yazan yazarımız Sayın üstadım Engin MALAY'a teşekkür ederim

Hoş geldin 2010 Hoş geldin mi desem, yoksa hoşt geldin mi desem bilemiyorum. Zira hiç de iyi haberlerle gelmedi 2010. Yeni yılın ilk günlerinde; tabiri caiz ise zam sağanağı başladı! Başta akaryakıt ürünleri olmak üzere çok miktarda vergisel yük, dolaylı ya da dolaysız şekilde vatandaşın sırtına bindi. Akaryakıt, içki, sigara, otoyollar-köprüler, harçlar… Aklıma gelenler şimdilik bunlar. Ama haksızlık yapmayalım şimdi Allah için; Asgari ücrete de zam yapıldı. Bir önceki asgari ücret brüt 36 TL artırıldı. Bunun sonucunda; çalışanın eline asgari geçim indirimi dahil, yaklaşık 30 TL fazla para geçmiş olacak. Medya bu zamla kaç simit alınır geyiği çeviredursun, başka bir anlatımla günde 1 (bir) TL zamlandı asgari ücret. (bozdur bozdur harca!) Asgari ücretli yine yaşadı. Geçtiğimiz yıl; Global krizin teğet geçmediği, hatta delip geçtiği anlaşılan ekonomimizi canlandırmak için hayata geçirilen bir dizi kampanyalarla vergi indirimleri uygulanmış, piyasalara hareketlilik getirilmişti. Hani şu KVD ya da ÖTV sıfırlandı şeklinde boy gösteren kampanyalar.İşte bu kampanyalar ile maliye toplamadığı/toplayamadığı vergilerin faturasını, yeni yılda yeni zamlarla kapatma çabası içinde olacağının ilk haberleriydi bunlar. İlk haberleri diyorum, çünkü bu zam furyası yıl boyunca devam edecek. Zaten enflasyonda da önemli ölçüde düşüş olduğu resmi rakamlarca da açıklandı. Öyleyse birazcık (!) zam, enflasyon canavarının canlanmasına yetmez mantalitesi ile; “Haydi bakalım pamuk eller cebe” sloganı sık sık karşımıza çıkacak. Ara sıra da; “Bu ay elektriğe zam yok” veya “Benzinin litresinde 2 kuruşluk indirim yapıldı.” gibi cümleler de duyacaksınız. Ardından da; “Elektiriğe yüzde 10, benzinin litresine 20 kuruş zam, doğalgazı konuşmuyorum bile ” haberleri hem görsel, hem de yazılı medyada yerlerini alacaklar. Peki n’olcak bu memleketin hali diye soracak olursanız? Bilmem..! Siz biliyorsanız bana e-posta atın. Benim bildiğim cari açıkların kapatılması, bütçeyi dengeye getirmemiz için IMF ile yine masaya oturmak zorunda kalacağımız. Zaten bunun ilk sinyalleri; Hükümet Sözcüsü, Devlet Bakanı ve Başbakan Yardımcısı Cemil Çiçek’ten geldi. Çiçek; “IMF ile bir anlaşma yapmayı istediklerini belirterek; Getireceği paradan daha ziyade bunun bir akreditasyon rolü olacağı içindir. Dolayısıyla, kendi şartlarımızla uyuştuğu takdirde böyle bir anlaşma yapmayı arzuluyoruz'' dedi. Hükümetin yanı sıra; iş dünyası da IMF ile anlaşma olmalı diyor. Eee öyleyse un var şeker var aşçı da var. Tamam artık IMF helvası da pek yakında bu topraklarda!