Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

25 Eylül '13

 
Kategori
Futbol
 

Hoşgeldin İmparator!

Hoşgeldin İmparator!
 

"Umuda Yolculuğa Devam" yazımda Romanya maçından sonra artık Fatih Terim'in Galatasaray serüveninin şimdilik bittiğini söylemiştim. Çünkü herşey çok aşikârdı. Başbakan Milli Takım'ın başına Terim'i istedi, Terim görevden kaçamadı, Terim'i takımdan uzaklaştırmak isteyen Ünal Aysal'a da gün doğmuştu. Önce "eleman" krizi, ardından "Sneijder'i ben istemedim. Hatta almayın dedim", "Sol bek istiyorum almıyorlar" açıklamaları, 1-1 biten Antalyaspor maçının sonrasında "Git derlerse gitmem direnirim, birilerinin içi rahat edecek diye sözleşme imzalamam" demeçleri, 6-1'lik yenilginin ardından çıkan telefon krizi derken kaçınılmaz sona gelindi. En başından beri Ünal Aysal'ın Fatih Terim'i takımın başında istemediği açıktı. Fatih Terim'in yeri git gide sağlamlaşıyor ve kulübün adının önüne geçiyordu.

Daha doğrusu Yönetim Kurulu'nun. Bununla birlikte Ünal Ayal her surette kurumsallaşmaktan ve profesyonellikten bahsediyordu. Florya'ya tamamen hakim olan bir teknik direktörü de istemiyordu. Unutulmamalı ki Fatih Terim, Adnan Sezgin'in Florya'ya girmesini dahi engellemişti. Bu kadar güçlüydü. Ünal Aysal buna karşılık önce "eleman" sözüyle çıktı ortaya. Fatih Terim sineye çekti ve "evet elemanım" dedi. Sürtüşmeler hep devam etti ama hep de saklandı. Ta ki Abdullah Avcı istifa edene kadar. Söylenene göre Demirören'in ilk tercihi Mustafa Denizli iken ve hatta görüşmeler tamamlanmışken Başbakan araya girdi ve bu ismin Fatih Terim olması gerektiğini söyledi. Hemen Fatih Terim'le görüşüldü ve Fatih Terim emir büyük yerden olduğu için mi yoksa böyle bir durumda Milli Takım'a sahip olmak için mi bilinmez ama görevi kabul etti. Bu Galatasaray yönetimini hepten çileden çıkardı. Bu kadar yoğun bir tempoda bir de araya milli maçlar girmişti. Yönetim hayır dese kamuoyunda çok tepki alacaktı. Evet demek de emrivakiydi.
 
Dediğim gibi Ünal Aysal Fatih Terim'i istemediği için bu süreci çok iyi kullandı. Önce şartlı olarak izin verdiler. 4 maç için izin verildiği duyuruldu. Ancak bu 4 maçın sonunda Milli Takım dünya kupasına giderse ne olacaktı? Elbette ki başında Fatih Terim olacaktı. Ancak Fatih Terim'den kararını Ekim ayına kadar vermesini istediler. Yani böylece Fatih Terim, Milli Takım'ın kaderi henüz belli olmadan Galatasaray için karar vermek zorunda bırakıldı. Bence önüne koyulan 2 yıllık sözleşme de Fatih Terim'i zor durumda bırakmak için yapılan bir taktik. Bu sözleşmeye göre 4. maçtan sonra Milliler dünya kupasına gitseler bile başında Fatih Hoca olmayacaktı. Herkes kılıçlarını kuşanmış beklerken Fatih Terim'in 3 hafta üst üste kazanamaması ve üstüne de 6-1'lik sonuç sonun başlangıcı oldu. Maçtan sonra Ünal Aysal Fatih Terim'e ulaşmak istedi ancak Fatih Hoca telefonlara cevap vermedi. Bunun nedeni de Ünal Aysal'ın tüm açıklamaları medyaya yapıyor olup kendisi ile birebir paylaşmamasıydı. O da "Başkan beni arıyorsa medyadan buldun" deyiverdi. Artık bu da bardağı taşıran son damla oldu. Bu yüzden resmi olmayan ilk açıklamada Fatih Terim'in işine son verilme sebebi olarak "Başkanlık makamına saygısızlık ve bunu devam ettirme" olarak duyuruldu. Ancak daha sonra resmi olarak "yönetim planlarına uymadığı için" denildi.

Ünal Aysal, hayatının büyük kısmını yurt dışında geçirmiş birçok şirketin CEO'luğunu yapan çok önemli bir iş adamı. Bütün riskleri göze alarak Fatih Terim'i koltuğundan etti. Fatih Terim'le küllerinden doğup iki yıl üst üste şampiyon olan, Şampiyonlar Ligi'nde bir de çeyrek final oynayan takımın baş aktörü, taraftarların İmparator'u artık yok. Eminim ki o koltuğa oturacak kişi şu an belli. Ancak açıklamak için bir ya da iki gün bekleyebilirler. Ama herşeyden önemlisi ligin flaş takımı Rize ve Juve maçları. Eğer Galatasaray bu iki maçı da kazanırsa Ünal Aysal aldığı riskin meyvelerini toplar ve dünyaca ünlü olacağına inandığım yeni teknik direktörü ile sezona devam eder. Hatta daha da iyi olabilir. Ama eğer bu iki maçta da kayıp yaşanırsa, bu kayıplar Ünal Aysal'ı olağanüstü kongreye ve hatta tamamen istifaya kadar götürebilir.
 
Sonuç olarak bazı çevreler tarafından sevilse ya da sevilmese de Fatih Terim bu ülkenin gelmiş geçmiş en iyi teknik direktörü. Yönetim Kurulu tarafından oy birliği ile alınan bu kararı antrenmandayken öğrenmemesi gerekirdi. 96-2000 döneminden sonra belki de çıtayı yükselterek daha da ileri gidebileceği dönemde "Kovulmadan gitmem, ben imzamı 1974'te atmışım." dediği Galatasaray'dan koparıldı. Şimdi Fatih Terim için söylenecek tek şey var. Hoşgeldin İmparator! Ay-Yıldızlı koltuğun hazır...

 
Toplam blog
: 14
: 93
Kayıt tarihi
: 13.08.13
 
 

Hayatın hızlı akışı içinde bir tutam soluklanarak etrafına bakan ve aslında herkesin her gün fark..