Hoşgeldin Mehmet!

Tertemiz yürekleri, hiçbir virüs bulaşmamış beyinleriyle, masum bir canlı olarak dünyaya gelir çocuklarımız...

Canlılar içerisinde, hayatıyla orantılı olarak en uzun süre bakıma muhtaç olan varlık onlardır.

Özellikle altı yedi yaşına kadar anne babasının gözetimi altında yetiştirilmesi gereken çocuklar, hayatları boyunca kendilerine rehberlik edecek kişilik özelliklerini bu dönemde alırlar. Belli ki yaratıcı, onları insanî, medenî, kültürel açıdan iyi yetiştirebilmemiz için bize bir fırsat vermiş.

Anne baba olarak hepimiz onların bedenen ve ruhen daha sağlıklı, daha üstün özelliklere sahip olarak yaşamalarını yürekten istememize rağmen, bırakın onlara artı özellikler kazandırmayı, yaratılışlarındaki doğal özellikleri bile koruyamıyoruz.

Çocuğunu iyi terbiye etmek ebeveynin hem hakkı hem görevidir. Çocuğun en mükemmel şekilde yetiştirilmesi, ihtiyaç duyduğu bütün insanî ve ahlâkî faziletleri, sosyal kural ve davranışları, dinî inanç ve değerleri öğrenmesi ve yaşaması, sağlıklı, bilgili, faziletli, ayrıca sanat ve hüner sahibi olabilmesi için, ana babanın bütün imkânları kullanarak gayret sarfetmeleri gerekir.

Böyle bir terbiye ana babanın çocuğuna bırakacağı en önemli mirastır.

Sosyal ve ekonomik şartların giderek zorlaştığı dünyamızda, hâlâ bilinçsizce 10-15 çocuk sahibi olmayı marifet sayan aileler olduğu gibi, durumun vahametini gören bazı aileler de çocuk yapmaya cesaret edemiyorlar. Geleceği biraz karanlık gibi görünen bu karmaşık dünyanın ortasına masum bir varlığı terketmeye kıyamıyorlar. Ancak üremek, her canlının en doğal görevi.

Bayramla yeni yılın içiçe olmasının sevincine, dün ailemize yeni katılan Mehmet'in mutluluğu eklendi. Kayınbiraderimin bir oğlu dünyaya gelerek, daha önce teyze olma duygusunu yaşayan eşimin "hala" olmasını sağladı. Mehmet'e ve bu bayram arefesinde doğan bütün bebeklere, sevgi, barış ve güzellik dolu bir dünyada, mutlu, huzurlu, sağlıklı, başarılı ömürler diliyorum.