Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

08 Şubat '07

 
Kategori
Haber
 

Hrant Dink'in ardından(II):"Kavgayı da severiz, Voltaire'i de"

Hrant Dink'in ardından(II):"Kavgayı da severiz, Voltaire'i de"
 

“Kara haber tez duyulur” demiş atalarımız. Yine öyle oldu, Hrant Dink’in ölüm haberi anında duyuldu. Canlı yayınlar, ajansların “flaş haber”rumuzu ile dünyaya servisi ile aynı anda herkes “kara haberi” öğrenmiş oldu. İstanbul’u gözetleyen kameralar yılbaşındaki ölüm anını yakalayamadığı gibi, Halaskargazi caddesindeki bu cinayet ile zanlıyı da tesbit edemeyerek, iki ölümlü vakada sıfır çekmiş oldu. Allahtan bir banka ile bir tekstil firmasının güvenlik kameraları kayıttaydı da katilin yakalanması için fırsat doğdu.

Yapılan açıklamalarda görüntüleri izleyerek oğlu Ogün’ü ihbar eden babaya, ihbarından dolayı ödül verilecekmiş.Katili ihbar edene ödül verileceği daha önce duyurulmamıştı. Baba bu ödülü oğlunu ihbar ettiği için mi alacak, yoksa Ogün Samast’ın babası olduğu için mi alacak? İşte herşeyden anlam çıkaran bir toplum olarak sorduğumuz bu soru kadar yanıt da önemlidir. Babaya bundan sonra emniyete muhbirlik yapması da teklif edilebilir, neden olmasın? Bir babaya ülkeyi baştan ayağa sarsan bir cinayeti işeyen oğlunu ekranlardan teşhis edip, ihbar etmenin iç dünyasında yarattığı fırtınayı hangi ödül dindirebilir? ... Bir annenin yüreği oğlunun katil olarak anılmasını ne kadar kaldırabilir? ...

Ogün Samast’ı yetiştiği Karadeniz iklimi fırtınayı pek sever, kavgacıdır, öfkelidir, ataktır Karadeniz insanı. İpsiz Recep’ler, Topal Osman’lar Rum çetecilerini silip süpürmüşlerdir Kurtuluş Savaşı’nda. Topal Osman , Atatürk’ün Muhafız Alay komutanlığına kadar yükselmiştir. Kavgayı seven bir iklimin çocuğunun eline silahı tutuşturup da, bir de hedef gösterdiniz mi kahraman da olur bu memlekette, kabadayı da, katil de...

Devlete baktığımız da aynı kavgayı görebiliyoruz.Başbakan, cumhurbaşkanı ile kavgalı, hükümet asker ile kavgalı, spordan sorumlu devlet bakanı federasyonla kavgalı, iktidar muhalefetle kavgalı...Kurumlardaki bu kavga sokağa nasıl yansımasın? Asli görevi milyonlarca gence sağlam bir gelecek sağlamak olan devlet , işsiz güçsüz, bombalı pankart misali dokunsan patlayacak şekilde ortada gezinen bu sessiz yığına nasıl sahip çıkacak? İktidarın öncelikli hedefi Çankaya’ya türbanı taşımak, imam-hatiplilere üniversite yollarını açmak, islami felsefeye uyan her motifi sonuna kadar kullanmak olup da bilime sırt çevrilirse daha çok Ogün Samast’ları cezaevlerinde çürütürüz. 15-20 yıl sonra cezasını çeken Ogün altına son model araba çekilerek dışarı şaşalı gösterilerle çıkabilir.Ama geriye dört duvar arasında boşa geçen bir gençlik ve yaşanmamış insani duygular kalır.Sevgiyi, aşkı, acımayı, sevinmeyi bile unutturacak bir cezaevi hayatı Ogün’ü beklemektedir.

Kızkardeşini “namus belasına”öldüren bir abi gibi sırtı sıvazlanacaktır da Ogün Samast’ın. Sonuçta bir Ermeni’yi öldürmüştür. O Ermeni’ler ki kökünü bu topraklardan kazımak gerekir. Ermeni’ler düşmandır ve düşmanlar öldürülmelidir. Fatih Sultan Mehmet ‘den Abdülhamit’e, Atatürk’ten İnönü’ye herkes yanlış yapmıştır. Azınlılara, gayrimüslimlere eşit hak ve hürriyet vermekle tarihi hata yapılmıştır..... Şimdi soruyorum sizlere değerli Milliyet blog okurları;bu cümleleri söyleyenler bu ülkede var mıdır? Varsa sayıları ne kadardır? Yoksa , ben bu cümleleri yazdığım için herkesten özür diliyorum.

Hrant Dink’in öldüğü gün “hepimiz Ermeni’yiz” diye bağırdı yüzlerce insan, "Hepimiz Ermeniyiz”pankartı taşıdı binlerce insan cenazede. Sonra “hepimizin başbakanı”çıkıp bu sloganı eleştirerek “maksadını aşan”bir söylem olduğunu mikrofonlara aktardı. Ama yurtdışında ülkemizdeki aznlıklar ile ilgili bir soruya , eşi Emine Erdoğan için “benim eşim Arap” derken bu sözleri ile çelişeceğini bence hiç düşünmüyordu. Yoksa Siirt bir arap şehriydi de biz mi bilmiyorduk?

Gelgelelim derin devlete...Yasal yollardan halledilemeyen işlerin altında ihale genelde hep derin devlete çıkar.Derin devlet heryerdedir. Efsanelere de açıktır derin devlet işleri. Abdullah Çatlı’nın Asala’nın çökertilmesindeki derin faliyetlerde kullanıldığı söylenirdi.NTV de yayınlanan açıkoturumda o zamanki Asala oprasyonlarını yöneten istihbarat görevlisi bunu yalanladı. ATV deki son baskı programında gazeteci Ergun Babahan Sabancı suikasti için “tetikçi Fehriye Erdal’ın Sabancı Center’e Susurluk kazasında ölen emniyetçi Hüseyin Kocadağ’ın referans verdiğini”ve bu suikastçinin “Gladio’nun başkenti Brüksel’de himaye(!)edildiğini” söyledi. Kulaklarıma inanamadım. Sakarya Üniversitesi öğretim görevlilerinden ve MİT’le ilişkisi olduğu söylenen, Dç.Emin Gürses Hrant Dink’in milli kuvvetlerden olduğunu söyledi. O zaman gerçek nedir...? Gerçek tektir: bu ülkenin 1923 de atılan temeline dinamit konulmuştur.Hrant Dink cinayeti ile fitil ateşlenmiştir. Hrant Dink’in sıradan bir gazeteci olduğunu söyleyenler yanıldıklarını tarih önünde anlayacaklardır. Hrant Dink’in cümlelerine ve üslubuna katılmayan en radikal insan bile O’nun yaşaması için çalışmalıydı. Aslında da böyle olmalıydı, Voltaire 200 yıl önce ne güzel söylemiş: ”sözlerinize katılmıyorum ama sözlerinizi söyleme hakkınızı sonuna kadar savunacağım”. Tüm bunlar bu cümleden ibarettir. Mevlana kültüründen gelmiş bu coğrafyada herkes kendi adaletini, kendi milliyetçiliğini yaşarsa toz ve dumandan önümüzü göremeyeceğiz. Bizlere, gençlerimize, cezaevine giren Ogün’lere, toprağa serilen Hrant’lara yazık olmaya devam edecek....

 
Toplam blog
: 242
: 1784
Kayıt tarihi
: 24.06.06
 
 

1970 doğumluyum.Karadenizin bir sahil şehrinden, hayatın güler yüzlü tarafına tutunmak için İstan..